Hazin derbi

Haberin Devamı ›
Son senelerin en kötü derbisi, iki takım için de sezonun genel bir özetiydi aslında. Kötü yönetildiler, iyi çalışmadı çalıştırılmadılar, elele şampiyonluğa ve 3 rakibe el salladılar. Maç genelinde bir kördöğüşü şeklinde geçti, yetmedi, maç sonunda alenen dövüştüler. Maç biterken, ligin kendileri için bittiğinin de farkındaydılar. Dilerim ki, bu kez taraftarları tarafından alkışlanmasınlar. Kendilerinin hiç utanmadığını maç sonrası gördük, oysa utanmalılar!
Parçalı formayla yekpare bir futbol oynayarak başladı Galatasaray. 12 deplasmanda 20 puan kaybetmiş Fenerbahçe oyunu kendi alanında kabul ederken, Kewell’ın başrolde olduğu, pozisyona aday pek çok hücumda son vuruşu, ya da son pası feci yaptılar.
Gökhan sakatlandı çıktı, Aragones de Selçuk’u sakatladı! 34’te 2. sarı kartı görmekten kurtulan Selçuk hem takımın iyilerinden biriydi, hem de ikinci sarı kartı görmeyecek kadar zeki. Oysa Uğur Boral yoktu mesela, ya da Deivid… Semih zekası ve tekniğiyle Sarı-Lacivertlileri tutuyor, Galatasaray’ı oyalıyor, gol kokan cılız akınlar son pas düzgün kullanılmadığı için gidiyordu. Emre’nin kullanamadığı son pasla, Güiza’nın kollarıyla düzelttiği pozisyon dışında sıkıntı bile yaratamadı Fenerbahçe. Bir kez Semih önü açık Deivid’e vermektense kendisi şutladı. Nafile!
Galatasaray'da mecburen stoper oynadığı dönemde görevini başarıyla yapan Hakan Balta, gerçek yerinde daha etkili, Topal güvenli, Ayhan akıllı ve arkadaşlarından farklıydı. Lincoln girerken çok iyi mücadele eden Ümit değil, tükenen Kewell kenara alınmalıydı. Arda ilk 45'te Ümit’e attığı güzel, 64’te Baros’a attığı şahane pas dışında yoktu. Onsuz pozisyon da! Lincoln vardı bir de ümit beslenen. Görüldü ki, onun da ruhu Türkiye’yi terk etmiş!
Fenerbahçe'de ikinci yarıda Carlos, ilk yarıda Selçuk, ikinci yarıda Deniz, tamamında Emre ve Lugano arkadaşlarından bir adım sıyrıldı.
Yeri gelmişken; Fırat Aydınus tarafından sahada tutulan Sabri ve Emre Belözoğlu'nun gençlere örnek olarak gösterebilir miyiz?
Bir de Lugano... Son dakikada gol aramak yerine Emreye kafa attı. Attığı kafayla Türk meslekdaşlarının da makyajı aktı: Hammadde ham! İşini iyi yapan olmadığı gibi, kontrollü davranan da yok, utanan da, özür dileyen de.
Fırat Aydınus da iki takım kadar kötüydü. Oyunun bir 10 dakikasını ve temposunu götürdü. O da ezeli rakipler gibi dağınık, güvensiz ve nedense fazla kontrollüydü. Daha önce söylediğim gibi Sabri ve Emre Belözoğlu önceden atılmalıydı. Hepimiz gördük. O ne gördü, ne duydu...