MENÜ

Entrika!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Medyanın Haluk Ulusoy’a karşı tavır almış yazarları, federasyon başkanlarının ‘üniversite mezunu’ olma şartını futbol yasasına koymayan iktidarı, açık açık Ulusoy’a destek vermekle suçlamıştı. Bir de üstüne üstlük Haluk Ulusoy, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP kadroları ile yakın ilişkiler içindeki Hasan Doğan, Cihan Kamer, Serdar Güzelaydın ve Davut Dişli gibi isimleri listesine alınca, ortalık toz duman olmuştu... Günler geçti, kongre ertelendi, naklen yayın ihalesine ilişkin karar netleşmedi. Ve şu an Ulusoy yalnız değil... Karşısında bir aday adayı var: Levent Bıçakçı... Eğer, o başkan adaylığından çekinir ise başkası olacak. Ancak, Ulusoy seçimden kaçmaması halinde muhakkak bir kişiyle yarışacak... İktidarla! Olayın bu noktaya kadar gelmesinde önemli bir dönüm noktası var... Genel Kurul’un bir gece öncesi... Oteldeki odasına dinlenmek için çekilmiş Ulusoy’un yanına Hasan Doğan (Tayyip Erdoğan’ın arkadaşı, Ramsey’in sahibi Remzi Gür’ün eniştesi), Cihan Kamer (kuyumcu) ve Murat Aksu (1 ay öncesine kadar TFF, şu an Beşiktaş yönetim kurulu üyesi, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun oğlu) gelerek somut isteklerde bulunur: 1- Yönetim Kurulu’ndaki 9 üyeyi biz belirleyeceğiz. 2- Başkanvekilleri bizim 9 üyemiz arasından ve bizim tarafımızdan seçilecek. 3- Ata Aksu ve Hüsnü Hayali’yi kesinlikle yönetime almayacaksınız. Ulusoy bu teklifi kabul etmez. Hoş, zamana bırakılsaydı ya da bu noktaya geleceğini bilseydi, belki, biraz pazarlık, biraz ödünle, kabul de ederdi bilinmez, ama gelinen nokta bu... Tabii, burada sorgulamamız gereken başka satır başları da var... Mesela, Haluk Ulusoy’u Serdar Güzelaydın, Davut Dişli, Hasan Doğan ve Cihan Kamer gibi isimleri yönetim kurulu üyesi yapacağı için eleştirenler, aynı kişilerin Levent Bıçakçı’nın listesinde yönetimde olmasını hazmedecekler mi? Amaç üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi? Mesela Levent Kızıl... Haluk Ulusoy’un evinden çıkmayan Kızıl, tüm kulüplerin bir senesini etkileyecek naklen yayın toplantısı yapılırken, Amerika’da olacak... Bu hayati karar verilirken, Amerika’daki tatilini 3 gün ertelemeyen Kızıl, Bıçakçı federasyonunda hangi göreve soyunacak? Asıl mesele ise ortada duruyor: Bu gelişme gösteriyor ki; bizde başkan adaylarını siyasi iktidarlar belirliyor, spor adamları değil... Bu bir hizmet yarışı değil, koltuk sevdası.. Eğer Levent Bıçakçı seçilirse ki, muhtemeldir, davul boynunda olacak, tokmağı başkası çalacak... Merak ettiğim de şu: Bu kadar büyük bir gücü arkasında bulan siyasetin futbol adamları, neden aralarından bir başkan adayı çıkartmıyorlar da, Levent Bıçakçı’yı ateşe atıyorlar. Hedefte olmaktan mı korkuyorlar? Bu soruları elbette kendilerine de soracağız... Özerk (!) Türk Futbolu’nun en önemli sınavı öncesi Kulüpler Birliği ne yapacak? Ulusoy olmasın da, ister başkan, ister yönetim kurulu üyeleri kim olursa olsun mu diyecekler? Bir başkan adayı belirleyip, kendilerini yönetecek lideri kendileri belirleyemeyeceklerse zaten, kendi spor adamlıklarını da, ağırlıklarını da gözden geçirmeliler... Ve Haluk Ulusoy... Ne yaparsa yapsın, adaylıktan çekilemez, çekilmemeli. Türk Futbolu’nu futbol adamlarının mı, kulüplerin mi, siyasilerin mi yöneteceğini görmemiz açısından onun tavrı önemli. İktidarın dayattığı, herhalde düne kadar kendisinin de bayıldığı insanlardan kurtulmak için de bir fırsattır bu. Hatta çok güzel bir yönetim kurulu listesi oluşturmak için de... Yarışırsa, düne kadar kapısında el pençe durup, ‘en büyük başkan sensin’ diye yere göre koyamayanların kim olduğunu da görme fırsatını yakalar... Çekilirse, futbol, siyasi iktidarın “iktidar alanı” olarak kalır. İki aday iyidir... Planlar, projeler, listeler yarışır... Siyasi iktidarın kartviziti ile anılan insanlar neyi nasıl yapacaklarını, neden ve neyin pazarlığını yaptıklarını anlatacaklardır. Zor iş!.. Futbolumuz, davulu da boynuna asacak, tokmağı da elinde tutacak bir “futbol adamı” arıyor...

YORUM YAZ