Başlarken...

Haberin Devamı ›
Beşiktaş-Galatasaray Süper Kupa finalini kalabalık bir grupla birlikte seyrettim. Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe taraftarları bir arada... Fenerbahçeli olmasına rağmen (Üstünde Fenerbahçe forması da vardı) Beşiktaşlı Saffet amcasını kızdırmak için o 90 dakikalığına Galatasaray’ın kazanmasını isteyen 11-12 yaşındaki küçük kardeşimizin 2 sıra arkasında oturan babasına dönerek, “Baba! Aziz Yıldırım o maçta Denizlispor’un kalecisini niye satın almadı ki?” sorusuyla irkildim...Daha küçücük...Futbolun sahada oynandığı ama maçların saha dışında kazanıldığına o kadar emin ki! Onun arkadaşları da öyle düşünmüyor mu.Biz farklı mı düşünüyoruz...Futbol dünyasında tanıdığım en temiz başkanlardan olan Adnan Ölmez’in, Hikmet Tanrıverdi’nin iddialarını haklı ve inandırıcı buluyorum... Ama eksik... Mesela bunlardan birisi çıkıp özel sohbette gözyaşlarıyla anlattığı gibi, “Ancak bizim 8 farklı galip gelmemiz halinde düşme ihtimali doğacak bir kulüp son maçta 2 futbolcumuzu satın almış” diyorsa onu da açıklamalı, araştırılmalı... Bir diğeri Malatyaspor-Gaziantepspor kupa maçından sonra oteldeki konuşmaları da anlatmalı, gönderdiyse teşvik primlerini de...Ben Ali İpek’in iddialarına da inanıyorum. Hani açıklayacağını söylediği çantacılar vardı ya, onlar gerçekten var... Ve bütün kulüpler aynı insanları hep birlikte kullanıyorlar...Ben Aziz Yıldırım’ın iddialarına da, Özhan Canaydın’ınkilere de, Yıldırım Demirören’inkilere de inanıyorum...Bu bütün iddaalar, “Yavuz hırsızın ev sahibini bastırmasına” benziyor...Federasyondaki görevini bırakıp bir kulüpte görev yapan arkadaşımın, “Kulüpçülük enteresan. Kesin olan bir şey var bu dünya farklı. Bu show business. Yazılı olan kurallar kadar bu dünyaya ait yazılı olmayan kurallar da var. Ve bu dünyada oyun yazılı olmayan kurallarla oynanıyor” dedikten sonra sivrisineklerle daha uğraşmaya gerek var mı?Bataklığı kurutmalıyız...Ben sporu seviyorum. Futbolu seviyorum... Sporun insanlara yaşam boyu sürecek kaliteler kazandırdığına inanıyorum. Oyunumuzu çaldırmayalım... Kirlettirmeyelim.Şike ve müşterek bahisle mücadeleyi sağlamak için çok daha önceden harekete geçmesi gereken insanlar, “Yasa yapmamız lazım” derse manşetlere taşımayalım. “Ne bekledin” diye soralım...Teşvikin ayıp olduğunu bütün dünya kabul ederken, “Bence teşvik suç değil” diyen insanlara saygı duymayalım...Ne imiş suç?Bir adam çıktı mektup yazdı. “Ben, Denizlispor için 3 futbolcu bağladım, paramı vermiyorlar” diye hem de... “Şike organize ettim, paramı alamadım” diyor... Diyelim ki iddia doğru... O kişinin cezası yok. Adam şike organize ettiğini söylüyor, ürünü de kirletiyor, zihinleri de, cezası yok! Bunu çağdaş bir insan nasıl hazmeder? Diyelim ki iddiası yalan. Yine cezası yok! Sende var bende var onda yok! Yasa yok! Kirlilikle mücadele yok! Samimiyet yok! Bu çocuklar, “Baba bizim başkan niye şike yapmadı ki” diye sorduğu müddetçe biz mağlubuz...Bu sezon Avrupa Kupalarına katılan bütün takımlarımızın tur atlamasını istiyorum. Nasıl olsa şampiyon 4 büyükten biri olacak. Kirliliğe, hileye olan teslimiyetimizin bitmesini diliyorum. Şampiyonluk ya da kümede kalmak için spora dair tüm değerleri ayaklar altına alırken, sızlanan başkanların koltuklarından uzak kalmasını diliyorum...Çoğu insan rahatsız olacaktır bu yazdıklarımdan ama olurlarsa da olsunlar. Yüksek sesle okumalarını istiyorum. Teşvik veren de, alan da ahlaksızdır. Şike yapan, maç satan kadar satın alan da ahlaksızdır. Bunu yapanların başkalarına saygıları olmasını beklemek de ahmaklıktır. Kendisine saygısı olmayanın rakibine ya da spora saygı duyması mümkün mü?İyi sezonlar...