MENÜ

Aragones farkı

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Geçen sezon Avrupa’nın en çok puan toplayan 16. takımı olan Fenerbahçe, bu hüsran için yapmadı ki tarihin en pahalı transferlerini. Bu sezon o Fenerbahçe 58’inci. Biraz Aurelio olsun, biraz Alex rolüne soyunsun diye alınan Emre, moral bulduğu Denizli maçından sonra evinde, milli takımda ‘oynamaktan’ keyif aldığını söyleyen Kazım İstanbul’da ise; bu eleniş öyküsü kulübede durup, kendisine zorla takım verilmiş gibi davranan, oyuncusuna duygu transferi yapmayan, gülmeyen, heyecanlanmayan, hep somurtan Aragones’e aittir... Denizlispor’u dahi rahatsız etmeyen, hücum yapısı ile Dinamo Kiev karşısına çıkılır mı?
Yazık oldu, hem de çok yazık... Fenerbahçe’nin iyi oynama ihtimali hep vardı, hep var, oynayamıyor. İstisnalar ve duran toplar dışında 3. bölgede bir türlü çoğalamıyor. Zavallı Güiza ile arkasındaki oyuncular arasındaki mesafe genelde 20 metreden az olmuyor. Deivid’in gelişiyle rahatlayan Gökhan, 15. dakikada nihayet rakip yarı sahaya iniyor, pasında Kiev defansı top Selçuk’a gelmeden kademeye giriyor. Tam herkes ‘takım oynamaya başladı’ diye düşünüyor, ters topta Selçuk adamını yakalayamıyor, Volkan en kötü kararla kalesini boşaltıyor. Ve sanki sezon sonuna kadar sürdürülecek lig ve Fortis Kupası maçları, Saracoğlu’nda yapılacak UEFA Kupası finali hayalinden sonra çok yavan kalıyor.
Geçen seneki takımdan Semih yok, Kezman yok, Aurelio yok ama galiba en önemlisi Zico yok. Dostluk yok, yardımlaşma yok, duygu yok, başarı da yok...
Carlos gitmiyor, Josico gitmiyor, zekasıyla her zaman fark edilse de eski Alex, Kiev’de de aranıyor. Takımın iyilerinden, havadan da rakip için tehdit olabilecek Selçuk sakatlanıp kenara giderken, Maldonado giriyor.
Geçen senenin Şampiyonlar Ligi çeyrek finalisti Fenerbahçe, rahatlıkla ikinci olabileceği grubu Avrupa Şampiyonu sıfatlı bir teknik adamın tek katkı yapamaması yüzünden sonuncu bitiriyor. Yazık...

YORUM YAZ