Arama

Popüler aramalar

Yıldırım üzerinden Demirel'i vurmak

Abone OlGoogle News

Fenerbahçe-Efes Pilsen final serisi basketbolu hiç olmadığı kadar Türkiye’nin gündemine oturturken, bir çok kişinin de eteğindeki taşları dökmesine neden oldu. Meğer ne kadar Turgay Demirel ve Aziz Yıldırım düşmanı varmış da haberimiz yokmuş.
Hayatı boyunca köşelerinde basketbolun ‘b’sine yer vermeyen yazarların yanı sıra, kişisel husümet besleyenlerden tutun, avantaları kesildiği için federasyonu devirmeye yeltenenlere kadar bir kesim, fırsat bu fırsat deyip Aziz Yıldırım üzerinden Turgay Demirel’e vurmaya başladılar.
Hatta o kadar ileri gittiler ki, 5. maçın bitiminde çalınan centilmenlik dışı faulün yanlış olduğunu yazdığımız için ülkede işini belki de en iyi yapan gruplardan olan basketbol yazarlarına sallamaya başladılar.
Vay efendim kural açıkken nasıl öyle bir düdük çalındı diye hakemleri eleştirirmişiz.
Size soracaktık ya ne yazacağımızı...
Şimdiye kadar sizden öğrenmiştik çünkü analiz yapmayı, tespitte bulunmayı, yorumlamayı, yol göstermeyi, hamaset yapmamayı, eleştirmeyi, eleştirirken de fikir üretmeyi...
Basketbol yazarı dediğin Turgay Demirel’i yerden yere vurmalı onlar için. Spor yazarı demek de, Aziz Yıldırım’ı yerin dibine sokmak. Bunları yapmıyorsan yazar, gazeteci değilsin onlara göre. Hatta adam bile değilsin.
Niye?
Çünkü onlar gibi düşünmeli, onlar gibi inanmadığın şeyleri yazmalı, onlar gibi kişisel kin ve nefretini kusmalısın sütunlarına. (Ki eleştirilmesi gerektiği zaman en ağır yazıları da yazarız, yazdık da. Ama sadece ben, ya da benim gibi taraf olmayan, kin gütmeyen, karşısındakini düşman belleyip sürekli bel altından vurmaya kalkmayanlar yazabilir. Ya da herkes yazar ama altında niyet olduğu için anlam taşımaz benim gözümde)
Bunları yapmıyorsan, yandaş, besleme, uşak oluyorsun onların gözü önünde.
İnsan kendi gibi bilirmiş karşısındakini.
O potansiyel var demek ki kendilerinde!!!
Yıllardır cevap verme gereği bile hissetmemiştim. Ama o kadar yazıldı çizildi ki, ilk defa okuyan, basketbolu hiç takip etmeyenler, “Türkiye’de basketbol yazarı yokmuş” diye düşünecek.
Var...
Hem de işini çok iyi yapanlar var.
Keşke, Yıldırım, Demirel ve bize sallayanlar da işlerini gerçekten adam gibi yapabilseler...

Haberin Devamı

Bari 2009’da hedefi bulalım
Basketbol Federasyonu’nun en ağır eleştirdiğim yönlerinden birisi de Tanjeviç’e sahip çıkmalarıydı. Mutlak favori olduğumuz 2005 Avrupa Şampiyonası’nda yaşanan hezimet sonrası bana göre kesinlikle görevine son verilmeliydi Tanjeviç’in. Oyuncuların neredeyse tamamı çok yanlış davranmıştı. Fakat dünyanın her yerinde bilet asıl sorumluya kesilir. Neşteri vurmadığı için, ona neşter vurulmalıydı. Turgay Demirel ise inandığı yoldan dönmedi. 2007 de hüsran oldu bizim için. Tarihin yetiştirdiği en önemli jenerasyon yıllar boyu hiçbirşey kazanamadı. 2010 diye diye, tek sayıları ıskaladık hep. Şimdi önümüzde 2009 Avrupa Şampiyonası var. Bari bunu ıskalamayalım. Çünkü o potansiyel fazlasıyla var bizim oyuncularda.

Haberin Devamı

O düdük terse çalınsaydı...
Bitime 13 saniye kala Fenerbahçe aleyhine çalınan ‘centilmenlik dışı faul’ kararının çok ağır olduğunu, dünyanın hiçbiryerinde böyle bir uygulamanın yapılmadığını ben dahil o maçı teknik olarak yorumlayan tüm basketbol yazarları yazmıştı. Hatta basketbol camiasından kiminle konuşsam, benimle aynı fikirde olduğunu dile getirdi. En az kendimden olduğum kadar diğerlerinden de eminim ki, o düdük Efes Pilsen aleyhine çalınsaydı yine aynı şeyleri yazacaktık. Bakış açımızda en ufak bir sapma olmayacaktı.
Ama adım gibi eminim ki, kitaba sığınıp o düdüğün arkasında duranlar ortalığı yangın yerine çevirecekti. ‘Aziz Yıldırım destekli Turgay Demirel federasyonundan da bu beklenirdi. Resmen maçı sattılar’ diye feryat figan edeceklerdi. Bas bas bağıracaklardı.
Düşününce bile gülüyorum... Komik duruma düşüyorlar...
Onlarla aramızdaki fark bu işte...

Haberin Devamı

Büyük düşünmek
Daha Tanjeviç’in ağzından bir kere bile duymadım, ‘Gidip şampiyon olacağız’ en azından ‘madalya alacağız’ söylemlerini. Hep eveleyip geveledi. Federasyonun gözüyle görmek istemediği Ergin Ataman ise hangi takımda olursa olsun hep ‘Bizim hedefimiz şampiyonluk’ dedi. Bir çok defa oldu da. Hala bile ‘Milli takım şampiyon olmalı’ diyor. Tanjeviç’i köpekbalıklarının önüne atmak için değil, inandığı için söylüyor. Önce o inanacak ki, oyuncuları peşinden gitsin. Bence de Türk insanının, Türk sporcusunun sevdiği yöntem bu.

Hoşgeldin Hido
Ne kadar övünsek, ne kadar gurur duysak az onunla. Dünya üzerinde onu tanımayan insan neredeyse yok artık. Cumhuriyet tarihinde ülke tanıtımını sağlayan en önemli insanlardan biri oldu. Transferde de adından en çok söz ettiren basketbolcuydu. Magic’in NBA finali oynamasında birinci faktör Hido’ydu bana göre. Bugün Türkiye’ye geliyor. Geçen yıl elemelerde büyük özveride bulunmuştu. Şimdi daha fazlasını bekliyoruz ondan. ABD’de başardı. Polonya’da da başaracaktır. Haydi Hido. Bu ülke sana güveniyor.

Haberin Devamı