Erken kalkan
Haberin Devamı ›
Sezona iddialı bir şekilde hazırlanan iki ezeli rakibin, sezon öncesi böyle bir turnuvayla karşı karşıya gelmesi, alışık olmadığımız bir durumdu. Asırlık Çınarlar turnuvasının gelecek yıllarda Fenerbahçe’nin de katılımı ile daha da renklenmesini bekliyoruz.
Erken kalkan, erken yol alır derler. Beşiktaş, aylar öncesinden transferlerini yaptı, kadrosunu kurdu ve tam takım olarak idmanlara başladı ve hemen hemen hazır hale gelmiş. Galatasaray ise halen arayışta. Dünkü farkın en önemli nedeni buydu.
Önce kazanandan başlayalım. 5 tane üst düzey yabancı transferi yapan Beşiktaş, kalburüstü yerli oyuncularıyla da, gerek Türkiye Ligi, gerekse ULEB Cup için yeterli sayılabilecek bir kadro kurdu. Niceviç, Dalmau ve dün oynamayan Shumpert, önemli derecede Euroleague tecrübesine sahip. İtalya sayı kralı Apodaca, her pozisyonda potaya gidebiliyor, hem şutu, hem birebiri çok iyi olan atletik ve yenetekli bir forvet. Yine dün oynamayan Jaacks da, yaşanan pota altı sorununa çare olabilir. Rakibine oranla çok daha hazır olan Beşiktaş, farklı kazanmasına rağmen rakibe 20’ye yakın hücum ribauntu verdi, neredeyse bütün sayıları çember altından yedi.
Beykoz’dan sonra, Beşiktaş karşısında da bekleneni veremeyen Galatasaray ise tam tersi durumda. Aslında Galatasaray da, transfer döneminin başında hedeflediği isimleri kadrosuna katabilseydi, şu an bambaşka bir performans sergiliyor olabilirdi. Dee Brown’un gelmesiyle, Brian Greene gibi gönderilmesi gündemde olan William Avery, kendisinden beklenenin çok azını veriyor. Dün sahada en ufak bir olumlu hareketi yoktu. Charles Gaines, Joventut’ta oldukça başarılı bir sezon geçirdi. Dün de iyi niyetli ve çalışkandı. Ancak o, yaratıcılığı olmayan, daha çok tamamlayıcı ve görev adamı rolünde. Yanında oynayanların özellikleri, onun performansını doğrudan etkileyecektir.
Dee Brown Galatasaray’a çok şeyler katabilir. Ancak Cim Bom’un transferlerini bir an önce tamamlaması gerekiyor. Tüm bu olumsuzlukların üstüne Cüneyt’in erken sakatlığı, maçı da çok etkiledi. Bu arada Hüseyin Beşok’a TBL’ye “hoşgeldin” diyorum. İki maçta da Galatasaray’ın ayakta kalan tek ismiydi.