‘’Fenerbahçe'den duble zafer‘’
Coach Obradovic maçın yanı sıra, uzun zamandır ritm bulamayan Hickman ve Sloukas’ı da kazanmayı hedeflemişti dünkü Cedevita maçında. Nitekim ilk beşte başlayan bu ikili müthiş oynarken, Udoh’un 11 sayı ve 4 blokluk performansı ile ilk periyot 27-12 sona erdi.
Kafalarda da maçın kolay kazanılacağı düşünceleri oluşmaya başladı. Ama İstanbul’a bu yıl iki kez gelip hem Efes’i hem Darüşşafaka’yı yenen Cedevita’nın pes etmeye niyeti yoktu. Sloukas ve Hickman kenara gelince, bu kez ‘as’ oyunculardan kenar katkısı alamadı Fenerbahçe. Udoh’un faul problemine girmesi, Vesely’nin sakat sakat oynaması da savunmanın düşmesinde etkendi belki ama özellikle 3. çeyrekte yenilen 28 sayının açıklaması olamaz. Kanarya her zamanki gibi son çeyrekte vidaları tekrar sıkınca, zora giren maç farklı bitti. Burada performansı sürekli yükselen Datome’nin katkısı çok büyük oldu.
Hickman 11 sayı, 6 asist; Sloukas da 11 sayı ile geri döndü. Kaliniç yine ortalarda yok. Açıkçası bir ışık da vermiyor. Ligde onun lisansını iptal edip, Hickman’ı aktive etmek çok daha mantıklı olur gibi. Sakatlanan Antiç ve Sloukas’ın durumları umarım ciddi değildir. Uzun rotasyonu zaten sıkıntılı. Bir de Antiç eksilirse, acil transfere ihtiyaç olabilir.
‘’Şovu Türkler yaptı‘’
Son yılların en özenle düzenlenmiş, emek harcanmış All-Star’ını izledik Ülker Arena’da...
Her şeyden önemlisi katılımcılar da izleyenlere daha çok saygı göstermiş, özellikle de yerliler yarışmalara özel olarak hazırlanmıştı. En çok hazırlanan da Furkan Korkmaz olmuş. Daha önceki smaç yarışmalarında çoğu yarışmacılar, hiçbirşey hazırlamadan çıkıp doğaçlama birşeyler yapmaya çalışıyorlardı. Ama Furkan, atletik yeteneklerini, zekasıyla birleştirince ortaya müthiş bir şov çıktı. Özellikle son smaçta ‘Jedi’ Cedi Osman’la beraber ‘Darth Vader’ kostümü ile vurduğu smaç, salona kostüm ve ışın kılıçları ile çıkması harikaydı.
Ligdeki süreleri az ama...
Berk Uğurlu’nun ‘yetenek’, Melih Mahmutoğlu’nun ‘üç sayı’ yarışmasını kendi taraftarları önünde kazanması, tribünleri de mutlu etti. Türkler ligde fazla dakika alamıyor, ama All-Star’a damgalarını vurdular. Üç yarışmada birden, birbirinden yetenekli yabancıları geçtiler. Darısı önümüzdeki maçlara!...
Para ödülü de yetmedi!
All-Star maçında ise bu kez kazanana ödül vardı ama yine beklenen ciddiyet yoktu. Tamam All-Star bir şov ama, biraz da kazanmak için oynanmalı. Bunun için ilk kez ‘para ödülü’ kondu fakat çok da farkeden birşey olmadı. İkinci yarıda 15 sayı geriden gelip 156-136 ile kazanan Asya Karması, sayı rekorunu da kırmış oldu.
Gabriel maçta şov yaptı
Geçen yıl smaç şampiyonu olan Kenny Gabriel bu kez All-Star maçında şov yaptı, ‘En Değerli Oyuncu’ seçildi. 14/14 isabet oranı ile (çoğu smaçtan geldi), 34 sayı atan Gabriel, bu seneyi de boş geçmedi. Maçta Yeşilgiresun’lu Crocker, 8/12 isabet oranı ile sadece 14 dakikada 8/12 üçlük isabeti ile 32 sayı atması da zor bir performanstı. MVP’yi kıl payı kaçırdı ligin yeni ismi.
‘’All-Star erken başladı‘’
Hiç alışık olmadığım, hatta ilk kez şahit olduğum bir Euroleague maçı izledim dün Volkswagen Arena’da... All-Star maçı yarın ama Fenerbahçe ve Darüşşafakalı oyuncular (çoğu da oynayacak zaten), All- Star havasına erken girmiş sanki. All-Star tadında toplam 206 sayının olduğu bir Euroleague maçı vardı sahada. Fenerbahçe’nin müthiş hücum performansı ile başladı maç. İlk çeyrek 37, devre biterken de 62 sayı üretmişlerdi. Ama ‘nasıl olsa atıyoruz’ havasında oynadıklarından en az Darüşşafaka kadar kötü savunma yaptılar, oyunu koparamadılar. Nitekim deplasmanda 106 sayı atıp kendi rekorlarını kırdıkları bir maçı bile riske attılar. Darüşşafaka Doğuş, hep geriden geldi ama hep oyunun içinde kaldı. Bunun ödülünü de almaya ramak kalmıştı. Maçtan önce sorsalar ‘Fenerbahçe’ye 100 sayı atacaksınız’ diye kendileri bile inanmazdı. Ama 100 attıkları maçı kaybettiler. Sonuçta izleyenlerin son derece keyif aldığı, hücumların mükemmele yakın olduğu, tuhaf bir Türk derbisine şahit olduk Euroleague’de... Bu sonuçla Darüşşafaka şansını artık mucizelere bırakırken, Fenerbahçe liderlik yolunda önemli bir engeli daha aştı.
‘’Anadolu Efes'e yakışmadı‘’
Hedefin Final-Four’sa, bütçen iki yıldır Avrupa’da ilk dörde giriyorsa, Top 16’da ‘çerez’ sayılabilecek bir deplasmanı kazanman gerekir. İlk çeyrekte 47, maç sonu ise 84 sayı inanılır gibi değil. Oysa ki, Top 16’ya daha iyi başlayan, sürekli gelişen bir Efes izliyorduk. Kaybedilen Kuban maçında dahi son top hariç oldukça dengeli, ne yaptığını bilen bir takım vardı sahada. Ama Cedevita maçı sanki öylesine bir hazırlık karşılaşması gibi oynandı. Fark 13’e çıktıktan sonra Efes’te bazı şeyler ‘dank’ etti ama maç sonunu oynayamama sorunu bir kez daha ‘hort’ladı. Efes’in kafa kafaya girip kaybettiği bu kaçıncı maç! 13 sayı geriden gelip Birkan ve Brown’un kişisel çabaları ile öne geçtiler ama gerisi gelmedi. Bocalama döneminde İvkoviç de maçı izlemekle yetindi, hiç müdahele etmedi kayıp giden oyuna. İvkoviç’in hediye ettiği maçlara bir yenisi daha eklendi Zagreb’de.. Cedevita’da Zoriç yoktu, tek pivot Bilan tek başına denize döktü Efes’in tüm uzunlarını. İvkoviç, prensip olarak Tanjeviç gibi, pivotlara yardım getirtmiyor. Başlarının çaresine baksınlar istiyor. Ama sanki bu taktik biraz ‘demode’ olmuş gibi. Onlardan başka uygulayan da yok. Zirbes’i, Stimaç’ı, Bilan’ı, yani Avrupa’nın vasat sayılabilecek pivotlarını ‘star’ yapıyor bu savunma planı. Sonuçta bu yenilgi, ilk iki yolunda ağır bir darbe vurdu Efes’e... Belki çeyrek finale kalırlar ama saha avantajını ellerine geçirmeleri artık çok zor görünüyor.
‘’Yine Efes‘’
Efes ve Darüşşafaka, 4 gün aradan sonra bu kez Euroleague’de karşı karşıya geldi, kazanan yine değişmedi... Top 16’da ilk iki maçını kaybeden Darüşşafaka, havlu atmış görüntüde başladı maça. Efes de onlara ayak uydurunca, ilk yarı tatsız tutsuz geçti. Forma giyen hiçbir oyuncusundan katkı alamayan Darüşşafaka, ilk yarıda sadece 27 sayı üretebildi. İkinci yarıda Cedi’nin ateşlediği (Bir dakika içinde 2 blok yaptı, dönüşte iki basketten 5 sayı üretti) Efes, Birkan’ın da üçlükleriyle 15- 0’lık seriyle bir anda 18 sayılık farkı yakaladı. Heurtel’in savunmaya çalıştığı Ender’le 3 üçlük bulan Daçka, bu kez 12-0’lık seriyle skoru 61-57’ye getirdi. Maçın seyredilebilir yegane dakikaları da bunlardı. Ardından Granger ve Brown’la tekrar oyuna ağırlığını koyan Efes, en ufak bir direnç görmeden evindeki galibiyet serisini sürdürdü. Hedefi doğrultusunda kazanmaya daha çok ihtiyacı olan Efes, iki oyun kurucusunun toplam 18 asist yaptığı maçta istediği skoru aldı. Darüşşafaka, sıradan bir hazırlık maçı oynuyormuş havasındaydı. Kadro kalitesi itibariyle bundan çok daha iyisini yapabilirler.
‘’Fener düğümü 4. çeyrekte çözdü‘’
Çok zorlandı, çok çaba sarfetti ama sonunda kazanmayı bildi Fenerbahçe, bu yılın flaş takımı Lokomotif Kuban karşısında. Her iki takım da birbirine fazlasıyla önlem almış, iyi hazırlanmıştı dün geceye. Obradovic, ilk planda ligin en önemli skorerlerinden Delaney’i etkisiz hale getirmeyi planlamıştı. Bunu başardı ama Claver ve Draper başta olmak üzere diğerleri başa fazlasıyla bela oldu. Kuban Coachu Bartzokas da savunmada sürekli adam değiştirip Fenerbahçe’nin hücum ritmini bozmayı düşünmüştü. İlk üç çeyrek bunda fazlasıyla başarılı oldu. Ama 4. periyotta maçın bütün hikayesi baştan yazıldı.
Hak edilmiş galibiyet
Datome’yi 4 numaraya çekip 4 kısaya dönen Obradovic’in takımı, savunmada müthiş bir efor sarfederken, hücumda da 30 dakika bulamadığı pozisyonları bulmaya başladı. Fitili ateşleyen ise son haftaların formda ismi Bogdanovic’ti... Hem Delaney’i sahadan sildi, yetmedi hücumda 18 sayı atıp takımın önderi oldu. Ona önce Datome, ardından Vesely eşlik etti. Ters eşleşmeleri maç boyunca kullanamayan Sarı-Lacivertliler, son bölümde kısayla kalan Vesely’i fazlasıyla besleyince hücumdaki tıkanıklık yerini, fırtınaya bıraktı. Liderlik yolunda çok değerli, sonuna kadar hak edilmiş bir galibiyet aldı Fenerbahçe...
‘’Fenerbahçe kusursuz oynadı‘’
Euroleague’in en zor deplasmanlarından biri Belgrad... İlk turda da Belgrad’da kazanan tek takım Fe nerbahçe’ydi. Unvanını korudu Fenerbahçe...
Bir hafta önce Anadolu Efes’e karşı ikili oyunlardan elini kolunu sallayarak 20-25 basket bulan Kızılyıldız, dün bir tane bile ikili oyun sayısı üretemedi. İstanbul’da 84 sayı atan Kızılyıldız, kendi evinde normalde 90’lı sayılara ulaşırken, 60’larda kaldı.
Obradovic, savunma stratejisini mükemmel belirlemiş. Elinde de Udoh ve Ve sely gibi blokçu oyuncular olunca -ki bu ikisi toplam 7 blok yaptı- Kızılyıldız potayı bile göremedi. Savunma iyi olunca hücumlar da tıkır tıkır işledi. Dixon 11 asist yaparken, Datome 8/10 isabetle 21 sayı üretti. Maçın kahramanı ise 15 sayı, 15 ribaunt ve 5 blokla oynayan Vesely’ydi. Eski Partizanlı, eski ezeli rakibini fazlasıyla sıkıntıya soktu dün gece. Kanarya’da tek sorun, rotasyonun iyice daralması. Obradovic, Türkler’i zaten ikinci plana atmış oynatmıyor. (Sloukas olsaydı, Berk de oynamazdı). Kaliniç ve Hickman’ın dakika aldığı anlarda Fenerbahçe 10 sayı geride. Bu ikili de hiç verimli değil. Koca Top16, 7-8 oyuncuyla umarım sorunsuz biter.
Efes hediye etti
Efes bütün maçı çok iyi savunma yaparak geçirdi. Sürekli öndeydi ama her zamanki gibi maç sonununu oynamayı beceremedi. Elindeki maçı hediye etti Kuban’a.. Son hücumda Granger kısa rakibi arkasına almış potaya gideceğine, topu atmaya cesaret edemedi, zor pozisyondaki Brown’a bombayı bıraktı...
Maçın ritminin değiştiği an, Randolph’un 24 saniye süresi dolduğunda potaya attığı toptu. Hadi İvkovic uyudu farkına varmıyor, kenarda Aggelou var, Adziç var, bir sürü yabancı yardımcı var. Ortalığı yangın yerine çevirir insan, hakemleri monitöre bakmaya mecbur bırakır. Kimsenin sesi çıkmazsa, hakkını aramazsan, o bir basketle de maçı kaybedersin..
‘’Moral bozucu mağlubiyet‘’
Tarihinde ilk kez katıldığı Euroleague’de, iç sahadaki ilk Top 16 maçına çıkan Darüşşafaka Doğuş’un mutlaka kazanması gereken bir karşılaşmaydı. Maça da kazanacak gibi başladı Daçka. Özellikle Mehmet Yağmur-Semih Erden ikilisi harikalar yaratıyordu. Mehmet savunmada 3 top çalıp hücumları organize ederken, Semih tam 4 blokla potayı karartmıştı Hırvatlar’a... Hücumda da her aldığını atıyordu milli pivot. Darüşşafaka bir kaç dakika daha böyle devam etse, belki Cedevita erken havlu atacaktı.
Pullen’in gecesiydi
Ne zaman rotasyona girildi, Cedevita da Pullen sayesinde oyuna tutundu. Bütün beş değişince, takımın da ritmi tamamen bozuldu. Ondan sonra tekrar kontrolü eline almak için çabaladı durdu Daçka ama gece Pullen’in gecesiydi. Savunmada müthiş bir enerji koyan Mehmet Yağmur neden bir daha oyuna girmedi anlamadım. 25 sayı atan Pullen’in ilacı olabilirdi o savunma konsantrasyonuyla... Bir de Darüşşafaka’nın iki 4 numarası Bjelica ve Harrangody yokları oynarken, Cedevita’nın 4 numarası Walker, biri maçı bitiren üçlük olmak üzere toplam 3 üçlükle galibiyete büyük katkı yaptı.
Moral bozucu olabilir...
Malaga’dan sonra dün de elindeki maçı verdi Yeşil- Siyahlılar... Tecrübe eksikliğine katılmıyorum. Coach ve kadroya giremeyen Oğuz ile Dudley dahil 13-14 oyuncunun Euroleague tecrübesi var. Sadece oynadıkları forma farklı... Yeni takımların böyle iki yenilgi ile başlaması, moral bozucu olabilir. Teknik-taktik olarak bazı şeyler değişebilir ama bundan sonra önemli olan Darüşşafaka’nın mental olarak direnç gösterip, gösteremeyeceği.









































