Sek sek...

Haberin Devamı ›
Istanbul’da iki büyükten biri, fazla değil, üç saat önce kan kusmuştu Ali Sami Yen’de... Bunun ızdırabını herhalde yaşamamak için, Beşiktaşlı futbolcular ve teknik heyet maçı izlemiştir ve gereken dersi çıkarmıştır düşüncesiyle geldik maça. Maç öncesi elimize gelen kadro yapısı ve maç başında futbolcuların isteğini görünce de aslında iyi ders çıkarmışlar diye düşündük. Ama Beşiktaş, maçtan maça da, oyun içinde de çok değişkenlik gösteriyor. Adeta sek sek oynuyor.
Maçın başında Marsilya morali ve yukarıyı yakalamanın istediği ile bindirdikçe bindirdi Beşiktaş, rakibinin üstüne. Eksik olan ise; futbolun olmazsa olmazı, gol için gerekli olan pozisyonu bulamamalarıydı. Pozisyon fakirliğinde, Rize’nin canlı oyunu ve sahaya akıllı yayılışının da etkisi vardı. Oyunun Beşiktaş adına etkili olan bölümünde, Koray ve Serdar’ın ileride kurdukları baskıya, sağdan Ali Tandoğan ve soldan Üzülmez, yaptıkları koşularla hücum zenginliği getiriyorlardı. Onların getirdiklerini Bobo, Delgado ve Nobre gibi gol şansı yüksek oyuncular gol yapmaya çalışıyorlardı. Ama bunlar hep kalenin uzağında olunca şöyle, ‘Ah!, Oh!’ dedirtecek pozisyon 29. dakikaya kadar olmadı. 29. dakikada Nobre’nin direği kıracak gibi giden şutu eğer direk yerine ağları vursaydı, maçın da o anda Beşiktaş lehine kırılması mümkün olurdu. Gol kısırı görüntünün aslında ilacı; zaman zaman Beşiktaş’ın tek ve çabuk pasla yaptığı çıkışlardı. Ama bunları Beşiktaş çok tekrarlamadı. Bunda Rize’nin oyunu sıkıştırmasının da etkisi vardı.
İkinci yarı daha iyi olacak diye beklerken, defans ‘savrukluğu’ ve konsantrasyon eksiliği ile gelen gol ve sonrasında ortaya çıkan sinir, panik ve seyirci baskısı bilinçsiz futbolu getirdi. Bulunan gol ise kimseyi tatmin etmedi. Bir ileri bir geri, sek sek oynamaya devam ediyor Kartal... Bakalım nereye kadar?