Arama

Popüler aramalar

Oldu ama!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Önce rakip kim ona bakalım: Hırvatistan Ligi’ni geçen sene beşinci bitirmiş, hiç UEFA Kupası maçı oynamamış, Galatasaray’ın Florya’daki antrenman sahasına benzer stadı olan, Hırvat Milli Takımı’nda hiçbir futbolcusu olmayan ülkesini Inter Toto’da temsil etmeleri en büyük başarısı sayılan bir ekip. Hal böyle olunca bir de Trömse dersi daha önce alınınca aklınıza ne geliyor? Aslan çıkacak, sağlı sollu ataklarla rakibi sersemletecek, bitirici vuruş ile gelecek golle Cim Bom perdeyi açacak değil mi? Maç oynanmaya başlayıp dakikalar ilerleyince işin hiç de öyle olmadığı görüldü. Galatasaray Lincoln ve Linderoth yokluğunda beklenildiği gibi oynamadı. Sağ taraftan Sabri’yi yıpratıcı koşular yaptırmak için Uğur’un önünde kullanan Kalli taktik açıdan ‘deplasman doğrusunu yaptı.’ Ayhan solda, Hasan ortada topla çok oynayınca Aslan yavaşladı. Zaten futbol kalitesi kısıtlı olan Hırvatlar’a topu ayaklarından geç çıkaran diğer Sarı-Kırmızılılar da adeta yardımcı oldu. Çok koşarak, topu alan rakiplerine ilk anda baskı yapmaktan başka hiçbir oyun planı olmadığını Cim Bom bilerek, topu daha çok isabetli pas yapıp rakibin dengesini bozmalıydı. İlginç olan bu kadar kalite farkına rağmen Galatasaray’ın ilk net pozisyonunu 31’de Ümit Karan ile bulması ve ilk tehlikeli şutun da 41’de Mehmet Güven ile atılmasıydı. Bu sahalarda ve böyle rakiplerle maç yaparken konsantrasyon eksikliğinin nelere malolacağını herkes bilmeli ve ona göre maç öncesi hazırlıklar yapılmalı. Servet’in sebep olduğu anlamsız gole, iyi görüntü vermeyen futbola ve üç gün oynasa Galatasaray’ı yenemeyecek rakibe karşı elde edilen galibiyetle Aslan gurbette vize aldı.