Arama

Popüler aramalar

Tam doğruyu bulmak zor

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Farklı kazanılan Gençlerbirliği maçında Beşiktaş’ı bu sonuca götüren en öndeki hamlenin, Yusuf ile Holosko’nun oyuna dahil oluşlarının olduğu açık. Ancak 90 dakikanın bütününde Beşiktaş’ın boyutu üç kez değişen oyununu gözardı edip, sadece sonuç bölümüne bakarak Kartal’ın ‘yanlış bir 11 ve oyun anlayışıyla başladığı’ hükmü de çok doğru değil... O zaman ilk yarıdaki, sezonun birlikte oynamayı en çarpıcı şekilde sahnelemeyi başarmış oyununu yok kabul etmiş sayılırız. Yok, ilk yarıdaki ekibin tam anlamıyla tatmin ettiğini söylersek de, ikinci yarının ilk 20 dakikasındaki rakibin yüklenmesine boyun eğme bölümü karşımıza çıkar. Aynı şekilde son etapta Yusuf ve Holosko’nun oyuna girmesiyle oyunu koparan Beşiktaş’ın, bundan sonrasına ait 11 şekillenmesini Gençlerbirliği maçını bitiren 11’e göre düşünmek de bizi yanıltır.

Beşiktaş’taki konunun esası ofansif oyuncularındaki devamlılık sorununun sezon sonuna kadar tam anlamıyla çözüme kavuşamayacağı gerçeğidir. ‘Ne yapılabilir’e gelince... Nihat, Holosko, Tello, Tabata, Yusuf grubundan devamlılıkta nispeten potansiyel sahibi Tabata ve Holosko’ya daha çok şans tanıyıp, Tello, Yusuf, Nihat üçlüsünü son bölümlere saklamak, Siyah-Beyazlılar’a gücünü ekonomik kullanma yolunu açar. Sonuç almada hünerli olan oyuncular fiziki açıdan yetersizse, onları kendilerinin diri, rakibin yorgun olduğu son bölümlerde kullanmak, 2 kere 2’nin 4 ettiği kadar rasyoneldir. Tıpkı Yusuf’un, Gençlerbirliği maçında kullanıldığı gibi...

10.5 numaraya gerek yokmuş
Mustafa Denizli, “Bize 10 değil, 10,5 numara bir oyuncu lâzım” derken, elindeki kadronun özelliklerinden dolayı defansını ve ofansını birbirinden bağımsız ve kopuk oynatmaktan başka seçeneği olmadığının altını çiziyordu aslında... Böyle bir oyun formatında da arada köprü kuracak oyuncunun da çok özel olması gerektiğini dile getiriyordu.

Gençlerbirliği maçında Beşiktaş, birlikte hareket eden bir takım olarak iyi sınav verdi. Tabata da oldukça iyi oynadı, ancak Mustafa Hoca’nın ‘10,5 numara’ diye boyutlandırdığı bir güçle oynamadı. Başka bir şey oldu Beşiktaş’ın oyununda... Stoper Sivok ve İbrahim Üzülmez’in bir, hatta zaman zaman iki fazladan geriden çıkan oyuncu olarak ofansa verdiği katkı, üstüne Tabata’nın Gaziantep’teki standart hali, Beşiktaş’taki takım yakınlaşmasını sağladı. Demek ki, bu kadroya bakıp o denli karamsar olmanın gereği yokmuş. Herkes standardının üstüne normalde yüzde 10 düzeyinde bir özveri eklese, 10,5 numaralara gerek kalmazmış.

Hakem hocaları
Yıllarca faal futbol hakemliği yaptıktan sonra gazete ve televizyonlardaki yorumlarıyla bugünkü meslektaşlarını eleştiriyor hakem hocalarımız. Ama televizyondan defalarca izledikleri halde Bilica’nın kartının renginde uzlaşamadılar. ‘Zamanında iyi hakemdi, kötü hakemdi’ diye bugün arkalarından konuşmak yersiz. Aslında onları bireysel anlamda eleştirmek de boşuna sanki. Çünkü aynı kurumdan ve aynı sistemden eğitim aldıkları halde bir standartları hiç olmamış. Ortak bir bakış açısı yakalayamamışlar. Üzücü olan bu... Şu anda görevde olanları yerden yere vurmak en son onlara düşer. Zira bazıları bugün düdük çalanların bir kesiminin de hocalığını yapmış.