Milli araya kadar haneye ne kadar puan yazdırırsanız o kadar iyidir denilir. Trabzonspor’un bu iki haftalık periyotta oyun olarak eleştirilecek çok şeyi varken kazandığı altı puan, ilerleyen haftalar adına umutlu konuşabilmek için önemli. Ancak yalnızca alınan puanlar altın değerinde, oynanan oyuna dair ise bir türlü giderilemeyen sorunlar da Trabzonspor’un önünde önemli dersler olarak duruyor
Kaleye ilk şut 17. dakikada. İnanılır gibi değil.
Dün gece maça giderken çok hareketli bol pozisyonlu bir maç beklentisi içindeydim. Niye derseniz; Trabzonspor’un başında Fatih Tekke, Kasımpaşa’da ise Şota gibi golleriyle, gol krallıklarıyla bizlerde derin izler bırakmış iki isim vardı. Ancak ilk 45 dakikada gerçekten sahada futbol adına hiç bir şey göremedik. ‘Daha sezon başı, zamana ihtiyacımız var’, ‘milli maç arasından sonra gibi...’ mazeretler bana göre günü kurtarmaktır.
Tam bizim futbolumuzu anlatan bir söz, deyiş.
Kasımpaşa’nın oynamak isteyeceği futbol, Trabzonspor’un avantajına dönüşebilir. Fatih Tekke orta sahada istediği üçlüyü kuramasa da doğru hamleleri yapacaktır. Bahane değil, galibiyet ve 2’de 2 yapma zamanı.
Beşiktaş, son yıllarda yaşadığı kabus başlangıçlardan ders çıkarabilirse bu kez sezona tutunabilir. Yeni sezon planlamasında doğru teşhisler yapılmış lakin tedavi için yönetimin aksiyon alması gerekiyor.
Sezon başlangıcı için yüksek tempoda geçen bir ilk yarı izlediğimizi söyleyebilirim. Halil Akbunar ile Joao Mario defans arkasına sarkmalarda ofsayta yakalanmasalar belki Beşiktaş-Eyüpspor maçının devre sonu skoru daha kabarık olabilirdi.
Mourinho bu sezona gerçekten farklı (!) başladı. Başarılı 11’ler ile oynamıyor. Feyenoord maçının alkışlanan takımını tek mecburi değişiklik ile (Mert yok, Yusuf var) sahaya sürmüştü.
Her sezon başı, yeni bir umuttur.
Kadıköy’deki Feyenoord maçındaki yüksek coşkunun ardından Fenerbahçe’nin 3 günde bu kadar negatif değişmesi şaşırtıcıydı.