26 ülke ve 75 şehir gören seyyah antropolog Serena Karamızrak
11 Mart 2018, Pazar 15:44Güncelleme Tarihi:
Serena Karamızrak (32) İstanbul Üniversitesi antropoloji mezunu. Şu sıralar halka ilişkiler şirketinde genel koordinatör olarak çalışıyor. Her fırsatta kendini yollara atıyor. Ya tek başına geziyor ya da arkadaşlarıyla… Bugüne kadar 26 ülke ve 75’ten fazla şehri gördü. En unutulmaz anılarını ise Hindistan, Tayland ve Nepal’de yaşadı. (Hürriyet)

Herkes gezmek, yeni kültürleri tanımak ister. Yalnız bu durum gezginler için biraz farklı… Bir şey olmuş olmalı ki, hayatınızın merkezine seyahati koydunuz…
- İlk olarak Köln’e yaptığım iş gezisiyle başladı yurtdışı seyahatlerim. Sonrasında hayatımın bir bölümünde gerçekten çok acı kayıplar yaşadım. Anladım ki seyahat, yaralarımı saran en büyük unsur. Her fırsatta kendimi uçağa attım. Seyahat benim antidepresanım… Bu çok büyük bir tutku…

Gezginler yolda olma halini tercih ederler. Siz fırsat buldukça yola çıkıyorsunuz, kendinizi gezgin olarak tanımlıyor musunuz?
- Dediğiniz doğru… Kendini sadece gezmeye adamış insanlar gerçek gezgin. Ama ben de her bulduğum fırsatı değerlendiriyor ve her gün yeni şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Bu yerler hakkında önceden bilgi edinip seyahat etmek çok daha anlamlı oluyor.

İşte burada gezgin ve turist arasındaki fark ortaya çıkıyor. Gezgin, önceden araştırmış, kendini gideceği yere hazırlamış, ne göreceğini, nelerle karşılaşabileceğini bilen… Turist, daha çok anı yaşamak ve gittiği yerde gördükleriyle yetinen… Ben bir gezginim…

Siz de en çok iz bırakan ülke hangisiydi?
- Bugüne kadar 26 ülke ve 75’ten fazla şehir gördüm. Tabii köyler ve kasabaları da içine katarsak bu rakam daha da artıyor. Ama hedefim dünyadaki tüm ülkeleri gezip görebilmek. En çoksa Hindistan, Tayland ve Nepal’den etkilendim…

Aynı zamanda bir antropolog için buralar tam bir cennet…
- Evet, bir kere bizden çok farklılar. Paraya pula çok fazla önem vermiyorlar. Onlar için en önemlisi iç huzur. Biz bunu pek başaramıyoruz. Özellikle Tayland’da insanlar hep güler yüzlü ve yardımsever.

Hindistan için durum biraz farklı. Orada yoksulluk olduğu için size sürekli bir şeyler satmaya çalışan insanlarla karşılaşıyorsunuz. Otantik kelimesinin tanımı ise Nepal ile birebir örtüşüyor. 36 farklı etnik grubun olduğunu ve 123 farklı dilin konuşulduğunu duyunca kulaklarıma inanamamıştım.

Nereleri gezdiniz, biraz deneyimlerinizden bahsedebilir misiniz?
- Tayland’da Bangkok, Pattaya ve Phuket’i gezdim. Özellikle ‘The Beach’ filminin çekildiği Phi Phi Adası’na hayran kaldım. Hindistan’da Varanasi’de ölü yakma törenleri beni çok etkilemişti.

Sevdikleri insanların yüzleri açık bir şekilde yanarak kül olmasını izlemeleri çok ilginç… Agra’daki Taj Mahal ve Jaipur’da fillerle çıkılan Amber Kalesi’ni de gezdim. Nepal’de ise başkent Kathmandu’da ayak basılmadık yer bırakmadım. Durbar Meydanı adeta bir açıkhava müzesi. Nepal’in diğer şehirleri Bakthapur ve Patan da harikaydı…

Bu üç ülkeye gitmek isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
- Tayland’a için en uygun dönem kasım-mart arası... Hava bunaltıcı değil ve yağışlar da diğer mevsimlere göre daha az. Hindistan ve Nepal’e ise kasım-şubat ayları gidilmeli. Çünkü yazları oldukça sıcak olduğundan gezmek zor olabilir.

Üç ülkeye de kesinlikle yalnız gitmeyin. Buralar zor rotalar. Ya buradan bir turla seyahat edin veya oradan yerel bir acenteyle anlaşın. Özellikle Hindistan ve Nepal için söylüyorum, yalnız gidenler için şehir içi ulaşım oldukça zorlu. Ayrıca kesinlikle sokaktan yemek yemeyin ve açık su içmeyin.

En çok eğlendiğiniz seyahat hangisiydi?
- Dubai’deki çöl safarisinde çok eğlenmiştim. O sıcacık kumların üstünde uzanıp sessizliği dinlenmek değişik bir deneyimdi. Tayland’da da yarı uyuşturulmuş kaplanların yanına gidip onlara dokunmuştum, hem ilginç bir deneyimdi hem de üzücüydü. Hırlama sesleri hâlâ kulaklarımda…

En son nereye gittiniz, neler yaptınız?
- Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’e gittim. İlk durağım Plitvice Gölleri Doğal Parkı oldu. Her gün yaklaşık 15 bin turistin ziyaret ettiği parkın içinde göller, şelaleler ve bin bir çeşit bitki türü var.

Ayrıca Hırvatistan’ın keşfedilmemiş sahil kasabası Rovinj bu sene gittiğim favori yerlerden. Adeta Hırvatistan’ın Portofino’su… Gidince ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Gezmek güzel, peki bütçeniz ne kadar?
- Bir rakam vermek gerekirse en ucuz seyahatim üç günlük Beyrut gezisiydi. Hem uçak, hem konaklama için toplamda 450 TL harcadım. Geçen yıl yaptığım Belgrad gezime de 650 TL ödemiştim. Yine diğer masraflarla yaklaşık olarak 1000 TL harcamıştım. Ortalama bu miktarda geziyorum.

İleriki dönemlerde de bir antropolog olarak kaybolmaya yüz tutmuş kültürleri araştırmak istiyorum. Kim bilir belki bir gün hem seyahatlerimin hem de bu gibi çalışmalarımın yer aldığı bir kitap çıkarırım.

Serena Karamızrak, seyahatlerinde çektiği fotoğraflarınız ‘@serenakaramizrakk’ Instagram adresinden paylaşıyor.































































