MENÜ

Eyvallah Semih

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Maç öncesi dersine daha iyi çalışan teknik adamın Bilic olduğu açıktı. Melo’yu Veli’nin, Selçuk’u Atiba’nın etkisiz hale getirmesi Sarı-Kırmızılılar’ın pas trafiğinin hiç işlememesine yetti. Ne işi var dediğimiz Necip de Sneijder’in içeri kat ettiği atakları kesince Bilic’in planı işledi. Galatasaray kazandığı topları kolayca kaybederken, Beşiktaş etkili kontrataklar geliştirdi. Oğuzhan’ın iyi yönettiği ataklarda son pas ya da son vuruşlardaki dikkatsizlik Beşiktaş’ın Olcay ve Almeida ile öne geçmesini 2 kez engelledi.

Beşiktaş’ın oyundaki üstünlüğü Mancini’nin müdahalesi ile değil Melo’nun bireysel başkaldırısyla bitti. Veli’ye meydan okuyan Brezilyalı yaptırdığı iki faulün ardından rakibini oyundan uzun süre düşürdü. Galatasaray’ın yakaladığı pozisyonlar da bu arada geldi. Drogba aradığı hava topunu Selçuk’un ortasında nihayet bulmuştu ki; Burak dokunup pozisyonu harcadı. Veysel’in yaptığı iki ince dokunuş, Dany’nin kontrolsüzlüğü ile penaltıyı ve golü getirdi.
Almeida’nın ikinci yarıda kaçırdığı golün ardından, Atiba’nın gol yapacağı pozisyonda topu çalması iyi oynamayan Galatasaray’ın maçtan 3 puanla ayrılmasını sağladı...

Galatasaray’da daha iyi oynayanlar Melo, Hakan Balta ve elbette Muslera’ydı. Penaltı alan Veysel ve Telles de iyi oynadı. Ancak bu oyun Chelsea’den puan almaya yetmez. Takımın Drogba ve Burak’a ihtiyacı var!
Beşiktaş’ın daha iyi oynadığı,

Galatasaray’ın kazandığı maçın en şık hareketi ise Semih’in yaptığıydı. Herkesin saygısını kazanan genç kardeşimiz, herkesin rakibe, hakeme, hatta takım arkadaşına küfür ettiği, dalaştığı, kolay kazanmayı marifet saydığı dönemde, doğruyu söyleyip Çakır’ı hatadan dördürerek alkışımızı aldı. Cüneyt Çakır’ın penaltı kararı doğruydu doğru olmasına ama 62. dakikada Ceyhun’u ikinci sarıdan kızartsa maçın kaderi değişebilirdi. Melo ve Drogba’ya kart göstermemesi ise ciddi hatalardı.

YORUM YAZ