Arama

Popüler aramalar

Eze eze

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Yiğidi öldür, hakkını ver demişler. Elemeler öncesi gerek seçilen kadroyu, gerekse hazırlık maçlarındaki performansı fazlasıyla eleştirmiştim. Ama bu takım, beş maçta da öyle bir oyun çıkardı ki, şapka çıkarılır. Alınan galibiyetlere değil, özlediğimiz takım ruhunu sahaya yansıtmalarına.
Öyle ya da böyle gruptan çıkacağımızı biliyorduk, rakipler kesinlikle bizim ayarımızda değildi, üstüne üstlük bir çok eksikleri vardı.
Ama özellikle savunmadaki istek, yardımlaşma ve sertlik üst düzeydi. Son 4 maçta 65 sayıyı bile göremedi rakipler. En az 12 sayı fark attık, ortalama 16 farkla kazanıldı bütün maçlar. Adeta ezdik Belçika’yı, Ukrayna’yı, Fransa’yı...
Belçika, en azından grubu üçüncü bitirerek umudunu gelecek yıla taşıma amacıyla çıktı maça. Haddini bilerek, kontrollü, tempoyu düşürerek, en doğru şutu bulana kadar topu çevirerek oynadı.
Bizim de üçlükler girmeyince ilk yarı başa baş geçti.
İkinci devre ise, savunma sertliği iyice artınca, Belçika’nın da direnci kırıldı. Zaten güçleri de bir yere kadar. 6 dakikada sadece 1 basket yedik, kapılan toplar sonucu hızlı hücumlar bulunca da maç bir anda koptu. Gerisi ise şovdu.
93 yılından bu yana sürekli katıldığımız Avrupa Şampiyonası’na bir kez daha gidiyoruz. Rutine bağladık. Bu bizim için başarı değil, ama oynanan basketbol bana 2006’yı hatırlatıyor. Umarız Polonya’ya kadar unutmazlar neler yaptıklarını...
Moors turnike atarken dirseğini kullandı, Kerem Gönlüm Sloven Jersan’ı ikaz etti. Hakem de, “Haklısın, doğru söylüyorsun” deyip faul çalacağına Moors’u bir daha dirsek atmaması konusunda uyardı. Enteresan bir bakış açısıydı.
Bosco, bizim guardları savunurken ayağını tuttuğu adamın ayağının altına sokuyor. Doğal olarak bizimkiler de yeri öpüyor. Belçika’da da bunu çok yaptı. Dün de Ender 2 kez, Engin de bir kez top kaybetti. Sonuncusunda Tanjeviç çıldırınca, taraftar da ona uydu sahaya yabancı madde yağdı. Ya biri oyuncuya isabet etseydi...