MENÜ

Mes que un derbi!

Dünya tarihinin kulüper bazındaki en önemli karşılaşması. O kadar önemli ki, Şampiyonlar Ligi Finali'nin ardından en fazla seyredilen karşılaşma özelliği taşıyor ve bu sayı milyonlarla ölçülebiliyor. Bu karşılaşmanın kendine has bir adı var ama bu maç aslında bir derbiden fazlası (Mes que un derbi). Huzurlarınızda Real Madrid-Barcelona maçı...

Mes que un derbi!

El Clasico (Klasik), neden bir maçtan daha fazlası?

Çünkü bu karşılaşma aslında sahadaki 11 kişinin değil, iki farklı görüşün, iki farklı ideolojinin ve belki de iki farklı tarihin birbirine yeşil sahada üstünlük yarışı.

Bu karşılaşmanın önemini anlamak için en başa, bu maça değer katan günlere dönmek daha doğru olacaktır. Bu yazıda da bu tarihe yapılabillecek en hızlı yolculuğu okuyacaksınız.

Öncelikle size tarafları forma renkleri ve kadrosuyla değil, savundukları düşüncelerle açıklayayım. Oynanacak ilk karşılaşmanın ev sahibi olduğu için önceliği Real Madrid’e verelim.

1930’lu yıllar. İspanya’da diktatör Franco dönemi. Haliyle yönetim kendi fikrinde olmayanlara muhalefet ve güç de elinde bulunduğu için ağır yaptırımlar uygulayabilme hakkını kendisinde görüyor. Başkent Madrid olunca da bu baskının merkezi de Madrid oluyor. O dönemlerde çok fazla çatlak ses duymak, bugünkü kadar kolay olmuyor. (İspanya’da tabii ki de)
Başkaldırının az sayıdaki yollarından birisi de Barcelona kulübü oluyor. O dönemlerde Katalan kulübüne transfer olmak ya da yönetimde yer almak değil, sempati duymak bile farklı olmanın bir göstergesiydi. Bu arada bu işin sonuçları da alınan risk kadar büyük oluyordu. En net örneği, dönemin Barcelona başkanı Josep Sunyol’un Franco askerleri tarafından öldürülmesiydi. Bazı kaynaklar bu olayın, İspanya iç savaşını başlatan hamle olarak adlandırılır.

O dönemde Barcelona, diktatörlüğe karşı oluşan her türlü halkçı görüşün kaynağı olduğu için, Barcelona kulübü de bu görüşleri benimseyen insanlar için bir bayrak niteliği taşıyordu. Zaten ‘bir kulüpten fazlası’(Mes que un club) olmalarının nedeni de budur.

Futbol sahasına siyasetin karıştığı dönemler

Sene 1953. Dönemin en gözde futbolcularından De Stefano, Kolombiya’da Club Deportivo de Millionares kulübüyle başarılı işlere imza atıyor ve Avrupa takımlarının dikkatini fazlasıyla çekiyor. Bu takımlardan öne çıkan ikisi de haliyle Real Madrid ve Barcelona oluyor. Barcelona transfer görüşmelerine hızlı başlıyor ve rakibinin önüne geçmeyi başarıyor fakat Real Madrid’in devreye girmesi ve oyuncuyu ikna etmesi, işin rengini fazlasıyla değiştiriyor. Barça, bu durumdan haliyle rahatsız oluyor ve işi FİFA’ya taşıyor. FİFA’nın kararı da oldukça enteresan oluyor ve bu oyuncunun iki takımda da dönüşümlü oynamasına karar veriyor. Buraya kadar olmayan siyaset baskısı, Franco’nun devreye girmesiyle yüzünü gösteriyor ve Barcelona, oyuncu üzerindeki haklarından vazgeçmek zorunda kalıyor.

Bu olay belki de en önemlisiydi ama günümüze kadar iki takım arasındaki transfer yarışı ya da oyuncu değişiklikleri, her zaman uzun süre konuşulan olaylar olmuştur. Hemen bu durumu da bir kaç örnekle sizlere hatırlatayım..

Yakın tarihte ilk akla gelen isim tabi ki Luis Figo. 2000 yılında ‘Los Galacticos’ projesinin bir parçası olarak Barcelona’dan Real Madrid’e transfer olan Portekizli futbolcu, o tarihten sonra ‘hain’ olarak adlandırılıyor.

Bu iki takım arasındaki transferlerle ilgili enteresan bir bilgiyi de hatırlatmadan geçmeyim. Real Madrid, Barcelona’dan direkt olarak transfer ettiği oyuncu sayısı 17 iken, Barça, rakibinden sadece 3 oyuncuyu renklerine kattı. ( 1905 yılında Lizarraga, 1965 yılında Lucien Muller ve 1996 yılında Luis Enrique) Diğer transferlerin hepsi, oyuncu Real Madrid’den sonra oynadığı takımla anlaşarak yapılıyor. Direkt oyuncu alımında Real Madrid’in Barça’dan aldığı oyuncu sayısı ise tam 17.

2 çok fazla bilinmeyen bilgiyle devam edelim;

İki takım arasındaki düşmanlığa yaklaşan çekişmeden, haliyle oyuncular da payına düşeni alıyordu ama bu konuda da iki istisna bulunuyor. 2005 yılında Madrid’de oynanan maçı neredeyse tek başına kazandıran Ronaldinho, 1983 yılında Maradona gibi rakip seyirci tarafından alkışlanan ikinci oyuncu olarak tarihe geçti.

İkinci ve son bilgi de;

2007 yılında İspanya çapında yapılan bir araştırmaya göre, ülkede %25 oranında Barcelona, %32 oranında da Real Madrid taraftarı olduğudur. Bu dengeyi Avrupa’da inceleyecek olursak, son araştırmalara göre Real Madrid’in Avrupa çapında yaklaşık 31.3 milyon hayranı bulunurken, Barcelona için bu sayı 58 milyona ulaşmış durumda.

Bu iki takımın önümüzdeki ilk randevusu 21 Kasım Cumartesi günü olacak ve yine sadece yeşil saha değil, düşüncelerin savaşına sahne olacak.
Hepinize iyi seyirler...

Burak Sarıaslan

Haberin Devamı
YORUM YAZ