MENÜ

Güvercin uçuşu

Haftanın filmlerini Abbas Bozkurt yazdı: Sofya Film Festivali’nde En iyi Yönetmen ödülünü kazanan ‘Güvercin’, Adana’nın kenar mahallelerinden birinde yaşayan Yusuf’un çatıdaki kuşlarla kendine kurduğu dünyayı anlatıyor.

Güvercin uçuşu

Banu Sıvacı’nın ilk filmi ‘Güvercin’ sokaklardaki billboard’larda afişini, televizyon programlarında filmlerini öven oyuncularını göremeyeceğiniz türden yapımlardan. Büyük ihtimalle birkaç hafta salonlarda kalacak, yalnızca birkaç semtte gösterime girecek, sonrasında perdede izleme şansınız olmayabilir.

Haberin Devamı

Babasından kalan güvercinlerine bağlı, tüm hayat sevincini bu kuşlardan alan Yusuf’un yaşamın acımasızlığıyla tanışma öyküsü ‘Güvercin’. Adana’da, yaşam derdinin herkesin belini büktüğü kalbini sertleştirdiği mahallelerden birinde ağabeyi ve ablasıyla yaşıyor Yusuf. O, çatıdaki kuşlarla birlikte, sürekli göklere bakarak zihninde farklı bir dünya kursa da, duygulardan arınmış katı bir gerçeklik onun etrafını sarmaya başlıyor. Hülyalı, hayalperest, özgürlüğüne düşkün Yusuf’un bu katı gerçeklikle baş etmeyi öğrenmesine büyümek diyoruz herhalde. O halde, bir büyüme filmi bu ya da büyümeyi öğrenmeyi reddetmenin filmi.

Geçtiğimiz yıl önce Berlin Film Festivali’nde, ardından da İstanbul Film Festivali’nde beğeni toplayan bu mütevazı ama duygusal olarak iz bırakan film, size dertlerinizi unutturacak saatler vaat etmiyor. Bunun yerine, sanatın belki de en önemli işlevini, “duygusal eğitim” verme işini kendiliğinden, doğal bir şekilde gerçekleştiriyor. Bosnalı yönetmen Aida Begic’in göç etmek zorunda kalan, yerinden yurdundan olan Suriyelilerle birlikte sokakları arşınladığı yürek burkan filmi ‘Beni Bırakma’ sinemasal anlamda ‘Güvercin’ kadar iz bırakmasa da, anlattığı insan öyküleriyle günümüze dair pek çok önyargıyı kırmayı sağlıyor.

Haberin Devamı

Hepimizin sokaklarda karşılaştığı, savaştan kaçıp yeni bir yaşam kurmak için didinen insanları daha iyi anlamak adına, gazetelerde çıkan haberlerin bir adım ötesine geçmek için gidebilirsiniz ‘Beni Bırakma’ya. Haftanın bir diğer önemli filmi ‘Radiogram’ ise, Bulgaristan’da 1970’li yılların başlarına götürüyor bizi. Müziği yasaklayan baskıcı bir rejime karşı kişisel savaşını veren insanların dokunaklı hikayesini anlatıyor.

Dehşetin yüzü

Korku filmi hayranlarının son dönemdeki favorilerinden, doğaüstü olaylarla ilgilenen bir çiftin dehşet veren serüvenlerine bizi ortak eden ‘Korku Seansı’ serisinde bir rahibe ile tanışmıştık. İşte ‘Dehşetin Yüzü’ bu rahibenin etrafında gelişen olayları konu ediniyor. Romanya’da yaşanan bir intihar vakası Vatikan’ı harekete geçiriyor. Yine şeytani güçlerin iş başında olduğu tanıdık bir senaryo var, ama ‘Korku Seansı’nın keskin etkisinden uzak bir film çıkmış ortaya.

YORUM YAZ