"Saçlarıma aklar düştü"
Galatasaray'ın başarılı kaptanı Arda Turan, Avrupa'ya transfer olmak istediğini, çünkü Türkiye şartlarının kendisini çok zorladığını söyledi.

Futbol Federasyonu'nun resmi yayın organı Tam Saha'ya röportaj veren genç yıldız, Türkiye'deki futbola bakışla Avrupa'daki bakışı kıyaslayarak çarpıcı açıklamalar yaptı. Arda, "Oradaki psikolojik şartlarla buradaki arasında dağlar kadar fark var. Sen burada bir maç kaybettiğin zaman 15 gün sokağa çıkamıyorsun. Oradaki oyuncu kaybettiği maçın ardından stadın barında bir şeyler içiyor. Bakın Sabri'nin saçlarına kaç tane beyaz var. Daha 24-25 yaşında. Benim de saçlarımda aklar oluşmaya başladı. Bunlar hayatın gerçekleri. Kafamıza takmıyoruz diye bir şey yok. Sokağa bu gerçeklerle çıkıyoruz. Evet, çok para kazanıyoruz. Peki, Chelsea'deki adam çok para kazanmıyor mu, onlar da şöhretli değil mi?
Avrupa'ya transferi konusunda da açıklama yapan genç kaptan,"Şartlar oluşunca Avrupa'ya gitmek istiyorum. Yani şampiyon olduğumuz zaman gitmek istiyorum. Galatasaray taraftarı da beni orada görmek ister. "Bizim çocuğumuz Avrupa'da oynuyor" düşüncesi onlara da gurur verir. Burukluk olacaktır belki ama ben 90 yaşıma da gelsem yine Galatasaray taraftarıyım. Gitmek istiyorum çünkü bu ülke şartları beni çok zorluyor. Çok üstüme geliyorlar, sıkıyorlar, keyfimi kaçırıyorlar. Ben gülmeyi, eğlenmeyi, yaşamayı seven bir adamım. Belki Avrupa'da başaramayacağım ama denemek istiyorum. Buna şu anda gücüm de imkânım da yeteneğim de var. Ben bunu yapacağım" dedi.
23 yaşındaki oyuncu, Liverpool'da oynamak istediğini yinelerken, şunları söyledi: "İngiltere'yi istiyorum. Her zaman Liverpool'da oynamak istediğimi söylüyorum. Galatasaray'a yakın çünkü. Forması kırmızı, örf ve adetleri, gelenekleri olan bir kulüp. Hayırlısı inşallah."
Evlilikle ilgili soruyu da yanıtlayan Arda Turan, "Hayatın ne getireceği belli olmaz. O yüzden bu konu hakkında fikir beyan etmiyorum. Sadece hayırlısı olsun diyorum. Çok hanımefendi bir kız arkadaşım var. Oturmasını, kalkmasını bilen, dünya görüşü olan, bir şeyler paylaşabildiğim bir insan. O yüzden çok mutluyum. Bana çok yardımcı oluyor. Beni hiç üzmüyor, hep işime odaklanmamı sağlıyor. Kendisi de şöhretli bir iş yaptığı için beni çok iyi anlayabiliyor. O yüzden çok huzurluyum." dedi.
"HER ZAMAN TÜRK HOCADAN YANAYIM"
Milli Takım teknik direktörlüğüne Guus Hiddink'in getirilmesi konusunda da açıklama yapan Arda, her zaman Türk hocadan yana olduğunu söylerken; bu konuda kendisini eleştirenlere Avrupa'dan örnekler verdi. Genç oyuncu, "Ben o süreçte de ne düşündüğümü söylemiştim. Her zaman Türk hocadan yana oldum. Fikrimi söylediğimde "Bu Arda'nın haddine değil" dediler. Hayatında futbol oynamamış insanlar bu konuda fikir beyan ediyorsa, bu onlardan çok benim haddimedir. Ben bu Milli Takım'ın futbolcusuyum ve bu ülkenin Milli Takımı'nın başına geçecek teknik direktörün uyruğu hakkında söz söylemem kadar doğal bir şey olamaz. Steven Gerard ile Frank Lampard çıkıyor ve İngiliz Milli Takımı'nın başına kimin geçmesi gerektiğiyle ilgili isim söylüyor. Ben söyleyince "Arda'nın haddine değil" oluyor. Benim haddime değilse, hiç kimsenin haddine değil. Ben fikrimi söyledim, "Türk hoca olmasından yanayım" dedim. Çünkü duygular da önemli. Ama Hiddink kararına da saygı duyuyorum. Sonuçta Hiddink çok iyi bir hoca, kariyeri ortada. Umarım Milli Takımımıza çok faydalı olur" açıklamasını yaptı.
Türk oyuncusunun duygusal yapısı hakkındaki görüşlerini de dile getiren 23 yaşındaki yıldız, "Gerçekten de Türk insanının duyguları her zaman önde gelir. Evet, profesyoneliz ama kimse kimseyi kandırmasın, bizim duygularımız her zaman ön plandadır. Ben de o yüzden Türk antrenör demiştim. Ama şimdi de bizi çok yakından tanıyan Oğuz Hoca var." dedi. Bununla birlikte Hiddink'in de kariyeri asla tartışılmayacak bir hoca olduğunu belirten Arda, Hollandalı teknik adamın mutlaka katkı sağlayacağını söyledi.
"GİTMEMİZİ İSTEMEDİLER"
Milli Takım'ın Güney Afrika'da düzenlenecek olan Dünya Kupası'na katılamamasıyla ilgili olarak çarpıcı açıklamalarda bulunan Arda, şunları söyledi:
Samimiyetle söylüyorum, ilk defa az üzüldüm. Gerçekten oyun anlamında her şeyi yaptığımızı düşünüyorum. Dönüp maçlara baktığımda, hepsinde rakiplerimizden daha iyi oynadık. Ama biz duran toptan gol yiyoruz. 90 dakikanın 85 dakikasında iyi oynadığımız bir maçı 5 dakikalık konsantrasyon eksikliği nedeniyle kaybediyoruz. Bu bizim klasik yapımız. Estonya'da berabere kaldığımız maç var; o maç aynı şekilde oynansın bir daha asla o sonuçla bitmez. Deplasmanda İspanya'ya kaybettiğimiz maç var. Bir kişi İspanya'nın nasıl bir takım olduğunu göremiyor ve bizim o gün oynadığımız futbolu eleştiriyorsa, ben gerçekten o kişinin futboldan anlamadığını düşünürüm. Çünkü o gün pozisyonuna sadık, iyi oynayan hatta İspanya'dan daha etkili pozisyonlar bulan bir takım görüntüsündeydik. Ancak 1-0 öne geçtikten sonra Bernabeu'nun atmosferini kullanıp kazandılar. Ama Ali Sami Yen'de onları mahvettik. 3-0 bitebilecek maçı 2-1 kaybettik. Neden? 1-1'i korumayı düşünmedik. Eğer 1-1'i korusaydık o 1 puan bizi ikinci yapmaya yeterdi. Ama onu düşünmedik. Çünkü Türk insanın ve Türk medyasının üç günlük maç aralarındaki baskısı bizi etkiliyor. Sadece kazanmayı istiyorsunuz. Aslında ben artık kendi oynadığım maçlar için hep mantıklı skoru düşünüyorum. Dünyanın en büyük takımında da oynasam, o gün için beraberlik yetiyorsa ben o avantajı kullanırım. Artık bu mantalitedeyim. İspanya'ya saldırdık da ne oldu? O gün 1 puan alsaydık bugün belki Dünya Kupası finalistlerinden birisi olacaktık.
Dünya Kupası'na gidememenin kendilerine çok büyük şeyler kaybettirdiğini söyleyen Arda, "Dünya Kupası'na gitmek çok önemli bir şeydi. Orada Avrupa Şampiyonası'ndan daha büyük bir başarı elde edebilirdik. Çünkü Avrupa Şampiyonası'nda hep üst düzey Avrupa takımlarıyla oynuyorsunuz. Dünya Kupası'nda ise nispeten daha zayıf takımlar var. İyi konsantre olduğumuzda bu takımın iyi yerlere gidebilecek potansiyeli var. Çünkü bu takım cesaretli oyunculardan kurulu. Bu çok farklı bir şey. Cesaretli, iyi mantaliteye sahip, kazanmak isteyen, kimseden korkmayan oyunculardan oluşan bir takımız. Futbolcular da kariyer olarak çok şey kaybetti. Dünya Kupası gerçekten bir karnaval. Bütün dünyanın gözü orada olacak. Hem Türk futbolunu hem de kendimizi tanıtmak için büyük bir fırsattı. Bir Avrupa Şampiyonası bizi bireysel olarak ne kadar ileriye taşıdı. Dünya Kupası'nda bir o kadar daha ileriye gidebilirdik. dedi.
Eleme maçlarının hepsinde oynayan biri olarak vicdanının rahat olduğunu söyleyen milli yıldız, "Ama şu yönden çok üzgünüm, bu ülkedeki herkes bizim Dünya Kupası'na gitmemizi istemiyordu. Bunu söyleyince şimdi "Arda çok konuşuyor" diyecekler" açıklamasını yaptı.
Galatasaraylı oyuncu, "Herkes Dünya Kupası'na gitmemizi istemiyordu" derken bunu hangi anlamda söylüyorsun? sorusuna, ise "Yani en azından herkesin bu inancı taşımadığını söylüyorum. İyi takım olmadığımızı söyleyenler var. Bosna-Hersek ülke olarak bizden daha fazla inanmıştı. Bizim insanlarımızın bir kısmı ise Avrupa Şampiyonası'nda yarı final oynamış takımlarına inanmıyordu." şeklinde yanıt verdi.
2010'a gidemememin 2012 Avrupa Şampiyonası'na katılmak için itici bir güç olacağını dile getiren Arda, "Bir turnuva kaçırdık, bir daha kaçırmak istemeyiz. Bence güzel de bir kura çektik. Bir de rakiplerle oynayacağımız maçlarda deplasman havası yaşamayacağız. İyi konsantre olursak, iyi motivasyon sağlarsak bu gruptan mutlaka çıkarız." dedi.
ALMANYA EŞLEŞMESİ AVANTAJ
2012 Avrupa Şampiyonası Eleme Grubu'ndaki rakiplerimiz hakkında değerlendirme yapan Arda, grubun güçlü takımı Almanya ile olan eşlemeyi olumlu karşıladığını söyledi. Milli oyuncu, "İspanya, İngiltere veya İtalya eşleşmesine göre Almanya eşleşmesi bence çok daha iyi. Almanya kaliteli bir takım ama son oynadığımız Avrupa Şampiyonası yarı finalinde onlardan daha iyi futbol oynayabildiğimizi de gösterdik. Şansları eşit iki maç oynayacağız. Bence Almanya eşleşmesi dezavantaj değil avantaj" dedi.
"MİLLİ MAÇLARI SARACOĞLU'NDA OYNAYALIM"
Arda, milli maçların oynandığı statlarla ilgili olarak; "Futbolda stadyum çok önemli.. Yapsınlar bir milli takım stadı her maçımızı orada oynayalım. Olimpiyat Stadı’nda rakibinize baskı kuramazsınız. Futbolcu açısından keyifli bir stat değil. Mesela, Şükrü Saracoğlu milli takım stadı olarak belirlensin, 50-60 bin seyirciyle rakibe baskı kuralım.
Her şehre böyle statlar lazım. Futbolcu iyi statta iyi futbol oynar. Avrupa Şampiyonası Finalleri’nde 10 kere oynayayım hepsinde iyi oynarım. Top güzel, zemin güzel, atmosfer güzel kendimi de kuvvetli hissediyorsam neden kötü oynayayım?” ‘İspanya’ya saldırdık da ne oldu? “Türk medyasının maç arasındaki 3 günlük baskısı bizi etkiliyor. Avrupa 3.’lüğü başarı olarak görülmüyor. Her zaman Avrupa 3.’sü oluyoruz ya...” açıklamalarını yaptı.
2