MENÜ

Yılmaz Şahin: Türkiye'de bilgiye değil tecrübeye değer veriyorlar

Estonya'da Raplamaa JK'nın yardımcı antrenörü, Rezerv Lig'in teknik direktörü olan Yılmaz Şahin, Türkiye'de UEFA Pro Lisans almanın bir hayli zor olduğunu söyledi. Şahin, ayrıca Süper Lig'deki hocaların pek çoğunun da futbolu geliştirmek adına yeteri kadar çabamaladıklarını vurguladı.

Yılmaz Şahin: Türkiye'de bilgiye değil tecrübeye değer veriyorlar

Estonya'da Esiliiga B Ligi takımlarından Raplamaa JK'yı çalıştıran Yılmaz Şahin; kariyer yolculuğunu, yaşadıklarını ve deneyimlerini FANATİK'e anlattı. Avrupa'da takım çalıştıran nadir hocalardan biri olan Şahin, "Konya'nın bir köyünden çıktim, ve yolum Avrupanin bir cok ülkesinden gecti. Suan Estonya'nın Raplamaa takımında; görev yapiyorum. Uzun süreli bir projenin içerisindeyim şu anda. 3. Lig Rezerv Lig takımının baş antrenörüyüm. Raplamaa'nın da yardımcılığını yapıyorum. Alt yapıda U-13 takımıyla ilgileniyorum. Onun haricinde farklı bir görev olursa antrenörlerin eğitimi gibi, onlara katkıda bulunmaya çalışıyorum. Bir projem var halihazırda burada yürüttüğüm, o projenin de yöneticisiyim burada“ dedi.

Haberin Devamı

'Herkes dile getirdi'

TFF'nin antrenörlük eğitimine ilişkin açıklamalarda da bulunan genç teknik adam, sözlerine şöyle devam etti: "2021 yılına kadar Türkiye Futbol Federasyonu'nun antrenörlük eğitiminin kalitesi sürekli tartışıldı. Bu halihazırda federasyonda görevli olan insanlar tarafından bile getirildi. Birçok profesyonel Süper Lig tecrübesi olan hocalar tarafından dile getirildi ama buradaki önemli olan kısım şu oldu benim için. Şu an kalite değil ücretlerin ve statünün konuşuluyor olması. Sadece benim icin değil yüzlerce, binlerce Spor Bilimleri Akademisi, antrenörlük mezunu öğrenciler var. Bu antrenör adaylarini Avrupa'ya gönderme gibi bir amaç yok zaten ortada. Potansiyeli olan hocalarımızın UEFA B Belgesi almasında UEFA A Belgesi almasında gereklikler sağlandığı sürece bir sakınca göremiyorum. Ama Pro Lisansı’nın yanı sıra UEFA B ve UEFA A kursları da gereksiz pahalı. Genç antrenörler için ulaşılamaz bir konumda.“

Haberin Devamı

'Belgemizin geçerliliği yok'

"Biz mezun olup C Belgesi ile antrenör niteliği ile markete çıktığımız zaman bunun geçerliliği yok hiçbir yerde. Böyle olduğu için Avrupa'daki hocalarla yarışma olasılığımız imkansız çünkü ben 2 ay önce gittiğim eğitimimde Arsenal'in o meşhur, şu günlerde hatta herkes yazıyor, çiziyor hakkında, onunla aynı master programında eğitim alıyoruz. Çok genç bir arkadaş Arteta'nın yardımcısı, 95 doğumlu. O adam orada Pro Lisansını almış. Aynı şeyi bizim ülkemizde görmek imkansız. Avrupa’daki genç hocalar için bu durum çok daha kolay mesela. Milli takımın başına gelen Kenan hoca. Onlar genç yaşlarda Pro lisansa erişmişler acaba Türkiye'de olsalardı bunu yapabilirler miydi? Bunun yanında antrenman modelleri ile bir bilgimiz olmadığı için, antrenmanlarımızı sahaya yansıtıp, sonuçlarını alamıyoruz. Bütün duyduklarim deneme yanilma modeli üzerine. Böyle olduğu için maalesef 4 dil öğrenmek zorunda kaldım. Bunun İngilizcesi'ni, İspanyolcası'nı, Estonyacası'nı iyi seviyede öğrendim. Ögrenmeye de devam ediyorum bu arada dil bilmek antrenörün bilgi seviyesinde bir ölçüt değildir. Ben bu dilleri, bilgimi geliştirmek ve farklı ülkelerde farklı kültürlerde sahaya yansıtmak için öğreniyorum."

Haberin Devamı

'Önümüze engeller koydular'

"Ben 2013 yılında antrenörlük eğitimine başladım ve antrenörlük bölümünü bitirdim. İspanya'ya gittim, orada stajımı yaptım. Geldim Türkiye'ye, yüksek lisansıma başladım. Master tezim için tekrar Avrupa'ya gittim, orada tezimin de parçası olan bir takımla daha çalıştım. Çok uluslu (Multicultural) özellikli bir tez yazdım. Bunca tecrübeye sahip olan birisinin nasıl bu kurslara kabul edilmemesi Nasıl TFF sisteminin bizim önümüze çok büyük setler serdilerinin bir ispatı değil mi sizce de? Bu sadece Yılmaz Şahin olarak değil tüm üniversite okuyan, antrenörlük hayali kuran gençler için, bu gençlerin aileleri için, spor bilimleri fakültelerinde ders verip böyle bir eksikliğin anlayamayan hocalar için, bölüm başkanları için söylüyorum. Ayroca Atatürk'ün bizlere gösterdiği yolda muhasır medeniyet seviyesinin üzerini hedef alan bir Türk genci olarak söylüyorum... Bunları uluslararası tecrübelerime dayanarak söylüyorum. Bir sürü federasyonla yazıştım, görüştüm, gittim bizzat Avrupa'nın birçok kulübünü; bunun içerisinde Barcelona'sı var, Celta Vigo'su var, Porto'su var... Gidip ziyaret edip görüştüğüm dostluklarım, arkadaşlıklarım var, çok ciddi isimler eğitim aldığım isimler. Bu tecrübeler sayesinde Avrupa'da çalışma şansı yakaladım.

Haberin Devamı

'Bilgiye değil, tecrübeye önem veriyorlar'

"Ben Porto Üniversitesi'ne ziyarete gittim Vigo Üniversitesi'nde çalışırken. Tüm profesörler aynı odada oturuyorlar, futbol odası var. Türkiye'deki üniversitelerden oluşan büyük eksiklikler var. Bugün tez merkezine girelim, tüm doktora tezleri, yüksek lisans tezleri birbirinin kopyası. Böyle tembel bir ortamdan yetişen insanlar zaten o tembelliği süregelen insanlar oluyor yani oradaki insanlar yaratıcı, yeni şeyler ortaya koymak konusunda eksik kalmalarına sebep oluyor. Bugün herkes Mourinho'yu kopyalamaya çalışıyor, Jurgen Kloop'u kopyalamaya çalışıyor. Halbuki Johan Cryuff Enstitüsü'nde ilk derstir, kendini tanımak. Yani futbol federasyonunun şu anki yönetiminden benim anladığım bilgiye değil, tecrübeye önem vermiş olduğu. Halbuki bilginin, tecrübenin önüne geçmesi gerekiyor bu konuda. Nasıl bu kanıya vardın diyorsanız, bugün dünyanın en iyi antrenör eğitmenleri arasında nitelendirilen Raymond Verheijen Hollandalı hoca, Türkiye'de çok fazla sevilmez ama o adamın dediği şey de budur. Futbolculukla hocalık çok ayrı şeylerdir. Türkiye'de de bu UEFA A ve B kurslarının yıldırım hızıyla ortaya konulması yani lisansı olmayan hocaların kurallarının çiğnenip hocalık görevi verilmesi gibi...“

Haberin Devamı

'TFF'den lisans almak çok zor'

"Burada yapılan yanlışlığı binlerce insanın sesi olmak adına, buradaki yaşanan zorlukları devam etmemesi adına dile getirmek benim amacım. Burada da Türkiye Futbol Federasyonu'ndan şunu gördüm; ben Türkiye Futbol Federasyonu'ndan UEFA B lisansını alamadım, Litvanya ve Estonya'dan aldım, UEFA A'yı da şu an yine Estonya'dan alıyorum. İnanılmaz zorlu bir süreç oldu ve bu süreç inanıyorum ki kendimi geliştirmemi sağladı. Onun haricinde Portekiz'de C Belgesi’nin denkliğini almıştım. İspanya'da almak istedim bu eğitimleri ama alamadım çünkü hem dil yeterliliği hem çalışma gerekiyordu, zorlu bir süreçti maddi sıkıntılar ile başa çıkmak süreci daha da zorlaştırıyor. Burada farklı ülkelerden belgeler ve eğitimler aldım ve almaya da devam ediyorum. Fark ettiğim şeylerden biri de şuydu; Herkesin örnek aldığı bir metodolojisi, referans aldığı bir bilimsel dayanağın olması..Bütünden gelen bir futbol bilimi yaklaşımı.... Toplumun, kültürün dengelerine uyan yeteneklerini en üst düzeye çıkarabileceği bazı referanslar diyebiliriz. Bunu Türkiye'de dile getiren hocalar var ama bilginin kaynağı ile ilgili bir çalışma ben henüz görmedim. Ek olarak bu konu ile ilgili şunu söylemek isterim ortaya özgün bir çalışma koyabilmek için mevcut olan bilgiye çok derinlemesine hakim olmamız gerekir aksi takdirde yaptığımız için uluslararası bir güvenirliğinin olması zor olabilir.“

'Maçlardan sonra futbol konuşulmuyor'

Süper Lig'de yaşanan kalite problemlerini de değerlendiren 29 yaşındaki çalıştırıcı, "Maçta yaşanılan kalitesizliğin kondisyon, yorgunluk, dayanıklılık gibi terimlerle objektiflikten uzaklaştığını düşünüyorum. Önemli olan oyun planımız içerisindeki aksiyonların sürdürülebilirligi. Burada komik olan şey futbol terminolojisinden cok uzak olan antrenörlerimiz. Bu da bilgi eksikliginin bir göstergesidir. Çünkü maçlardan sonra yapılan açıklamalarda futbolla ilgili maalesef, futbol aksiyonları ile ilgili, prensiplerle ilgili ben hiçbir şey duymuyorum. Zaten futbol dediğimiz oyun, kaotik bir oyun. Bir sonraki aksiyonun bilinebilirliği çok düşük. Bu nedenle ben karmaşıklıktan çok sadelikten yanayım. Antrenmanlarımı ve maç planlarımı bu şekilde planlıyorum“ dedi.

'Türkiye'de rol model hoca olduğunu düşünmüyorum'

Örnek aldığım iki isim var birincisi Fatih Terim, bizi Avrupa'da en üst liglerden birinde temsil ettiği ve ulaşılan en başarılı seviyeye bizi taşıdığı için. Bunun yaninda Cenk Özcan var kendisi hem Avrupa'da hem de farklı ülkelerde ülkemizi temsil etti. Şahsen de tanıyorum sürekli bir iletişimimiz var bana mentörlük yaptiğını söylesem yanlış olmaz. Fikirleri benim için önemli. Onun haricinde benim Türkiye'de örnek aldığım bir hoca maalesef yok. Sebebini şöyle açıklayayım, ben Avrupa ve Dünya'da, Türk futbolunun eksikliğini bizzat yaşamış biri olarak kendini Avrupa futbolunda geliştirmeye çalışan hocaların artmasını ümit ediyorum. Çünkü futbol hayatın bir parçası ve sadece futboldan ibaret degil hayatımız, futbolun yanında sosyal ve kültürel baskılar, aile özlemi, vatan hasreti gibi düşünceler altında çalışan ve geliştiren biri olmak çok zor. Konfor alanı da diyebiliriz buna, konfor alanından çıkan kişiler beni daha cezbediyor diyebilirim. Dünyadan örnek verecek olursak; Jose Morinho, Vitor Matos, Pep Lijnders, Carlos Carvalhal, Vitor Pereira, Vitor Seveiro, Jurgen Klopp Bu isimlerin çoğundan ders aldım üstelik.

’Türkiye’de eksiklik var’

Süper Lig'deki hocaların da gerekli özveriyi ortaya koymadığını vurgulayan Şahin, "Kurs sırasında Miguel Cardoso bize, "Futbolun üzerine düşünebilen yani gerekliliklerini yerine getirebilen insanlar ilerleyen yıllarda fark yaratacak" diye bir söylemi olmuştu. Eğer bir hoca tesislerde yatıp kalkmıyorsa bence Türkiye Süper Lig'ini veya profesyonel ligeri hak etmiyordur. Bu çok somut, objektif bir yaklaşımdır benim için. Yani tesislerde yatıp kalkacak şekilde işini çok sevecek. Altyapı ile üst yapının takımın bağlantısını çok iyi yapacak çok kaliteli bir ekibin olması lazım bunun icin. Ben ekip olarak da Türkiye'de çok büyük eksiklik olduğunu düşünüyorum zaten“ ifadelerini kullandı.

Fanatik Özel / Mertcan Polat

YORUM YAZ