Yaşasın ezeli rekabet, ebedi Gezi kardeşliği
03 Temmuz 2013, Çarşamba 12:05Güncelleme Tarihi:

Aynı zamanda, hiç tereddütsüz “Türkiye'nin en centilmen spor adamı diyebilirim. çünkü, asla Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Trabzonlu ayırmadan, futbolun adaletinden yanadır Uğur Dündar.

UEFA kararından sonra, benzer bir röportaj rica ettim, sağolsun kırmadı. Buyrun...

çocuklarınız “baba Fenerbahçe şike mi yaptı? dese, ne cevap verirsiniz?“Onlara unutamadığım bir filmi anlatırım. Sidney Lumet'in '12 öfkeli Adam' filmini... Bir çocuğun idam cezasıyla yargılandığı davada, 12 kişilik jüri vardır. 11 üye, çocuğun suçlu olduğuna inanmaktadır. Karar verilmek üzereyken, jüri üyelerinden biri, sanığın suçsuzluğunu savunmaya başlar. öylesine etkileyici konuşur, öylesine kanıtlar sunar ki, diğerleri de teker teker kararlarından vazgeçer. Ben bu filmdeki öyküyü anlatınca, çocuklarım da ne demek istediğimi çok iyi anlar ve sorularını geri alırlar.

Fenerbahçeli olarak ne hissediyorsunuz, öfke mi, kırgınlık mı, yoksa mağduriyet mi?“çağdaş demokratik hukuk devletlerinden birinde yaşamış olsaydım, böyle bir olay karşısında öfkelenirdim. Ama burası Türkiye! Her türlü garip, inanılması zor olayı yaşıyoruz ve 'abicim burası Türkiye, olur böyle şeyler' diyoruz. Peki, İsveç'te Danimarka'da Almanya'da neden olmuyor böyle şeyler? örneğin Norveç'te böyle bir olay yaşansa, 'abicim burası Norveç, olur böyle şeyler' denir mi?

Eskiden, ezeli rekabet, ebedi dostluk hakimdi. Bugün, neredeyse birbirimizin ceza almasından, hatta hapse girmesinden zevk alır hale gelmişiz... Nasıl bir sosyolojik dönüşümün sonucudur bu?“Gezi Parkı eylemlerinden önce durum aynen böyleydi. Ancak, mucize oldu. Protestocu gençler, rüyalarımızı gerçeğe dönüştürdü. Bu çocuklar, hiçbir gücün biraraya getiremeyeceği her kulüpten taraftarı Taksim'de buluşturdu. Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı, kol kola omuz omuza yürüdü. Futbolun barış, sevgi ve kardeşlik olduğu iddiası, sözde kalmaktan çıkıp, öze, gerçeğe dönüştü. Şimdi bize düşen, bu dostluğun maçlara da yansımasını sağlamaktır.

Bana göre, bu sezonun en popüler transferi Candan Erçetin... Tarihte ilk defa bir kadın, başkan yardımcısı oldu. Kadın seyircinin artmaya başladığı bir dönemde, çok önemli görüyorum. Ben Fenerbahçeli olsam, Galatasaray'ın bu konuda bizi geride bırakmasına bozulurdum... Siz ne dersiniz?“Alkışlanması gereken bir durum. çölleşen sporumuzda adeta vaha, serap gibi... Bir başka deyişle Gezi Parkı ruhunun kulüp yönetim anlayışına yansıması... Türkiye'de bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını öne süren benim gibileri haklı çıkartan son derece umut verici bir gelişme... Sayın Erçetin'in başarılı bir örnek olacağından hiç kuşkum yok. Ayrıca gerekirse ve bir anlam ifade ederse, hepimiz ona destek veririz.

Elaleme ceza vermeyen UEFA, bize acımıyor. Gücü bize mi yetiyor? Yoksa “hukuku ağırdan aldığımız için, müstehak mıyız?“UEFA bize resmen üçüncü dünya ülkesi muamelesi yapıyor. Olimpiyatları Türkiye'de organize edeceğiz diye Fenerbahçe üzerinde baskı kurup, CAS'ta Platini aleyhine açılmış davayı geri çektirirseniz, adamlar da sizinle tenis topu gibi oynar! Resmen dalga geçiyorlar. Hatta aşağılıyorlar.

Mahmut özgener'le olmuyor denildi, gitti. Mehmet Ali Aydınlar'la olmuyor denildi, gitti. Yıldırım Demirören'le oluyor mu? “Bu iş UEFA nezdinde kapandı bitti dememiş miydi?“Gelenler kendi iradeleriyle gelmediler ki başarılı olsunlar! Onları o koltuğa, her kuruma egemen olan siyasi irade oturttu. Soruyorum: Bugün Başbakan Erdoğan'ın istemediği bir kişi, ağzıyla kuş tutsa Futbol Federasyonu Başkanlığı koltuğuna oturabilir mi?

Kimseyi rencide etmek istemem ama, Ersun Yanal'ın taraftarı heyecanlandırması mümkün mü?“Ersun Hoca, tırnaklarıyla tırmanarak bugünkü konumuna gelmiş değerli bir futbol adamı. Başarılı olması, biz Fenerbahçeliler'in en büyük dileği. Ancak ben onun başarılı olup olmayacağından çok, Aykut Kocaman'ın niçin gittiği üzerinde durmak istiyorum. Zira Aykut Hoca, 3 Temmuz'dan bu yana bizler için sadece teknik adam değil, Fenerbahçe efsanesi haline geldi. O süreçte dimdik durdu. Yeri geldi teknik direktör, yeri geldi yönetim kurulu, yeri geldi futbolcuların ağabeyi oldu. Zor koşullarda çalışmasına karşın sportif anlamda çok büyük başarılar sağladı. Efsaneler ölmez... Bir gün mutlaka geri döneceğinden eminim. Teknik adam olarak mı, yoksa başkan olarak mı geri döner bilemiyorum!

Güya Beşiktaş mali açıdan zorda diyoruz, Avrupa'nın en heyecan verici hocalarından birini aldı. Fatih Terim malum, tek başına ateşleyici... Top sahada oynanır ama, kulübenizin “hırsı biraz sönük kalmadı mı?“Ersun Hoca hırslı bir yapıya sahip olmasaydı, Fenerbahçe'nin teknik direktörlüğüne getirilir miydi? Ersun Yanal dün ortaya çıkmadı, yıllardır futbola emek veriyor. Evet, Fenerbahçe'de yerli bir hocanın işi yabancılara oranla daha zordur, bunu kabul ediyorum. Ama onun ünlü yabancılardan ne gibi bir eksiği var? Kendisine sahip çıkılır, gereken transferler yapılırsa, başarılı olmaması için hiçbir neden yok. Gün, Fenerbahçeliler'in kulüplerine daha fazla sahip çıkma, beraberlik içinde olma günüdür.

Haftalardır “Topçu Kışlası konuşuluyor. Bizim “topçulardan çıt çıkmıyor. çarşı orada, Fenerbahçe, Galatasaray taraftarı orada... Bizim “topçuların gıkı çıkmıyor. Bütün futbol camiası eyyamcılıktan şikayet ederken, asıl eyyamcılar “topçularımız mı yoksa?“Sorun topçu'lardan çok, onlara rol model olması gereken büyüklerinde... Hiçbirinden çıt çıkıyor mu? Hepsi Başbakan'ın ağzının içine bakıyor. çünkü kimi milli takımın başına geçme hesabı yapıyor, kimi yeni bir kulübe kapağı atmayı planlıyor. Bir zamanların anlı şanlı sosyal demokrat futbol adamları bile, Başbakan korkusundan ağızlarına fermuar çektiler! Ellerinden Cumhuriyet gazetesini düşürmeyenler, şimdi yandaş oldular! üzüm üzüme baka baka kararır misali, b&uu

Doğma büyüme Göztepeliyim ama... İnsan bu ülkenin yurttaşı olarak çarşı'yla gurur duymuyor mu?“çarşı artık ölümsüzdür. Bundan böyle Türkiye'de ne zaman bir haksızlık olsa, ne zaman toplum adına bir sesin yükselmesi gerekse, akla çarşı gelecektir. Babalar çocuklarına, cesaret ve yaratıcılıktan söz ederken çarşı'yı anlatacaklar. Gezi olayları, baskıcı iktidar anlayışına demokratik kafa kaldırmadır. Onun simgelerinden biri de çarşı'dır. çarşı, haksızlıklara ve baskılara karşıdır. çağdaşlığın yanındadır.

Akdeniz Oyunları'ndaki doping kepazeliği hakkında ne düşünüyorsunuz?“Sporda kepazelik yarışması yapılmış olsaydı, Akdeniz Oyunları rakipsiz birinci olurdu!
