Fanatik yazarlarının Galatasaray Çaykur Rizespor maçı yorumları

Büyük fark olabilirdi (Mehmet Demirkol)
Dün akşam Rizespor’un yenilmek için bir rakibe ihtiyacı yoktu... Ancak, öte yandan Galatasaray’ın geçtiğimiz haftalara oranla çok daha konsantre ve hareketli olduğunu da söylemek lazım. Seri, Ömer, Lemina üçlüsü toplu ya da topsuz baskıda Rize’nin az olan enerjisini kolay söndürdü.

Maçın başında savunma arkasına müsait pozisyonlarda atılmayan toplar Galatasaray savunmasını yüreklendirdi. Ev sahibi kompakt kaldı. Babel ve Emre Mor oyunun biraz içinde kalabilse, bariz bir planın parçası olabilse pozisyon sayısı ve kalitesi anlamında büyük bir fark oluşabilirdi. Ancak bu bariz sorunun devam ettiği açık.

Galatasaray’ın anlamlı, anlaşılır bir planı yok. Bu plan çerçevesinde işi yürütecek ikililer de. Bunu sağlamak mümkün olana dek Galatasaray’ın maç performanslarını rakiplerin seviyesi ve takımın mücadelesi belirleyecek. Kalite değil.

Gecenin sorusu (Mehmet Demirkol)
Emre Mor’un çabasına rağmen oyun bilgisinin zayıflığı... Tamir edilebilir bir durum mu? Sanki hiç bir şey bilmiyor gibi. Ahh bir öğrenmeyi öğrense.

Maçın starı (Mehmet Demirkol)
Galatasaray’ın bütün maçlarının yıldızını maçları seyretmeden dahi söyleyebilirsiniz: Muslera. Benim için maçın yıldızı Ömer Bayram. Elinden gelenin fazlasını verdi. Sahada olduğu her an, hangi pozisyonda oynarsa oynasın %110’la oynuyor. Saygı duyulacak bir iş ciddiyeti...

Maçın olayı (Mehmet Demirkol)
Lig standartlarında PSG maçına benzetilebilir. Plan yok, mücadele var. Galatasaray’ın mücadele ettiği seviye için yeterli değil. Herkes elinden gelen her şeyi ve fazlasını yaptı. Ancak bu bir F.T. takımı için yeterli değil. Plan lazım. Herkesin izlerken ve oynarken anlayabileceği bir plan.

Kısa mesaj (Mehmet Demirkol)
Bu takımın sorunu savunma değil. Mariano, Nagatomo vs. Orta saha anlaşılır bir planın merkezi olduğunda sorun kalmayacak.

Başarılı yönetim (Deniz Çoban)
Abdulkadir Bitigen başarılı bir maç çıkarttı. Çaldığı düdüklerde ve gösterdiği kartlarda genelde tutarlıydı. Maçın tek tartışılacak kararı 17. dakikada yaşandı ve bence Bitigen çaldığı penaltıda yanılmadı.

Galatasaray hücumunda Şener’in ortasında top Melnjak’ın koluna geldi. Her ne kadar Melnjak kolunu vücudunun arkasına saklamaya çalışsa da vücudunu bilinçli bir şekilde genişleterek topun geçişini engelledi.

Kırmızı zorlama olurdu (Deniz Çoban)
Terim’in sarı kart sonrası hakemi alkışladığı için kırmızı kart görmesi gerektiğini söyleyenlere katılmıyorum. Terim’in bu belli belirsiz beden dilinin, hakem kararını protesto olarak değerlendirilmesi fazla zorlama bir karar olurdu.

Şema sorunu! (Serkan Akcan)
Maçı böylesine net bir skorla kazanmış olsa da Galatasaray’ın savunmasından başlayan bir sorunlar yumağının olduğu gerçeğini göz ardı etmemek lazım. Galatasaray geçen sezon geriden kurduğu oyunla fark yaratırken bu sezon bundan eser yok. Yani sorun sadece savunmanın üzerine yıkılacak kadar basit değil.

Sahada çok net bir şema problemi var, takımın organizasyon şeması bozuk. Tüm takım Babel üzerinden ilerlemeye çalışıyor. Galatasaray’ın sahada acil ikinci santrfora ihtiyacı var. Real Madrid maçı öncesi Rize’ye karşı rotasyon anlaşılır bir durum. Fakat bu değişim sadece sahada farklı isimde Sarı-Kırmızı forma giyen futbolcuları izlettiriyor. Yoksa yine aynı sorunlar sürüyor.

Sahanın en kötüsü Emre Mor’du. Emre zaten EURO 2016’da bundan farklı değildi ki. Umut veren, potansiyeli olan, bazen saman alevi gibi parlayıp tribünleri heyecanlandıran ama bir türlü büyük takım oyuncusu olamayan genç yetenek. Korkarım böyle başlayan kariyeri sonuna kadar böyle devam edecek. Keşke yanıltsa!

Gecenin sorusu (Serkan Akcan)
Maçın ilk yarısında 17, toplamda ise 33 kez faulle oyunun durması ülke futbolunun asıl sorunu. Bunu neden kimse dert etmiyor?

Maçın starı (Serkan Akcan)
Ömer Bayram, aldığı her dakikanın hakkını veren ender Galatasaraylı futbolculardan biri. Rize karşısındaki orta saha performansı dikkat çekiciydi.

Bu sezon hava sisli (Oğuz Dizer)
Bu sezon hava sisli Galatasaray yavaş temposundan, orta hıza doğru seyrediyor ve tam ‘galiba oluyor’ derken, yine ‘adagio’ hızına dönüveriyor. Sezon başından itibaren ‘eallegro moderato’ kıvamında bir takım görmesi mümkün olmadı; yüreği Şampiyon’a dönük olanların!

Kulübesinde maaşını almaktan başka, hiçbir amacı olmayan kaptan ve elemanlarının safa sürdüğü yapının, poco poco ritminden, cody cross hareketliliğine geçmesi asla mümkün olmaz, olamaz! İki sezondur bırakın kasım ayını ocak ayazında dahi ‘Galatasaray şampiyon olacak’ dedim. Şu an itibarıyla sislerin dağılmasını beklemedeyim!

Futbolcu değil de, ‘Dünyayı kurtaran adamın torunu’ vizyonundaydı Emre. Torun efe; Rizeli onca leşkerin ortasına dalıp, dağılıyor. Sonra da hakeme dikleniyor! Eğer Talbi’nin şahane kafası, Meljnak’ın da kolu olmasa, Terim rotasyonu Fuzuli işgal ve hiçbir yarar sağlamamış olacak. Bu arada Muslera’nın mükemmel kaleciliği de, yine konuşulacak. Poco poco emekliliği bekleyenler tadında, bir 90 dakika izledik yani: GAL 2-0 ÇRS.

Gecenin sorusu (Oğuz Dizer)
Galatasaray’ın taktik ve uygulama standartlarındaki kronik verimsizliğin bir açıklaması olmalı artık... Değil mi?

Maçın starı (Oğuz Dizer)
Sezon başından beri Galatasaray’ın milyonlarca Euro’luk sporcularının beceremediği mükemmeliyetteki golü, Sarı- Kırmızılılar adına ağlarla buluşturan Rizesporlu Talbi... Teklese de tüm Rizelilerin kalbi!

Maçın olayı (Oğuz Dizer)
Hakemliğe yakışır, doğru uygulamalarına şahit olduğumuz gençlerimiz, maçın olayı kapsamına dahil oluyor artık. Kutlarım Bitigen ve ekibini.

Kısa mesaj (Oğuz Dizer)
Galatasaray transfer operasyonlarına bakılınca başarılı, ortaya çıkan tablo görülünce de başarısız! Hani bakmakla, görmek arasındaki fark diye bir mevzu vardı ya! O işte...

Maçın olayı (Oğuz Dizer)
Sahada oynayanların kulübedekileri parlattığı ilginç bir maç izlemiş olmamız.

Kısa mesaj (Oğuz Dizer)
Galatasaray’da Şampiyonlar Ligi öncesi küçük bir makyajla büyük sorunların rengi değiştirilmiş olabilir ama organizasyon şeması hala bozuk vaziyette yerinde duruyor.

Aslan nefes aldı (Metin Karabaş)
Beşiktaş yenilgisi ile düşüşe devam eden Galatasaray, Çaykur Rizespor’u konuk etti. Maça önemli bir rotasyonla başlayan Fatih Terim, Ahmet, Ömer, Emre Mor ve Şener’e ilk 11’de şans verdi.

Erken goller rahatlattı (Metin Karabaş)
Sarı-Kırmızılılar mücadeleye iyi başladı. Orta alanı Galatasaray iyi kullandı. 15. dakika soldan Ömer ortaladı, Talibi ters bir vuruşla topu kendi ağlarına gönderdi. 1-0. 17’de Şener kaleyi düşündü, top Rize savunmasındaki Melnjak’ın eline çarptı, hakem penaltı noktasını gösterdi.

18’de topun başına gelen Babel farkı ikiye çıkardı: 2-0. Art arda gelen gollerle rahatlayan Aslan daha rahat bir oyun ortaya koydu. Rize ise zaman zaman ani ataklarla tehlike yaratmaya çalıştı. İlk 45 dakikada Lemina’nın etkili oyunu ve mücadele eden orta sahası ile Terim’in takımı soyunma odasına 2-0 önde gitmeyi başardı.

Oyunu tuttular (Metin Karabaş)
İkinci yarıda Galatasaray daha fazla rakip yarı alanda gözüktü. Lemina ve Ömer bu devrede de başarılı oyunlarını sürdürdü. Daha fazla risk alan Rize ise gol bulma çabalarını sürdürdü. 53. dakikada Melnjak ceza sahası içerisinden vurdu, Muslera son anda topu kontrol etti. Konuk takım zaman zaman atağa çıksa da bu girişimleri etkili olmadı.

Son bölümde Galatasaray daha rahat bir oyun ortaya koydu. Kanatlardan gelen ev sahibi takım isabetli ortalar yapabilse farkı açması sürpriz olmazdı. 81’de Emre Mor vurdu, top az farkla auta gitti. Galatasaray her ne kadar çok etkili bir futbol oynamasa da ilk yarıda bulduğu iki golle maçı kazandı. Üç puanı hanesine yazdıran Sarı-Kırmızılılar rahat bir nefes aldı.






