Fanatik yazarlarının Galatasaray - Çaykur Rizespor maçı yorumları

Rahat battı (Erman Özgür)
İlk 10 dakikadaki baskılı oyunun sonucu Rodrigues’e fırsatlar getirmesine rağmen gol çıkmayınca oyun dengelendi. Eren Derdiyok-Muğdat uyumsuzluğuna rağmen Onyekuru ve Rodrigues’in zaman zaman vites arttırdığı ilk yarının sonlarına doğru Rodrigues, Rize savunmasından önüne düşen topa acımasızca vurup tabelayı değiştirdi.

Selçuk-Feghouli’nin top rakipteyken yumuşak kaldığı ilk yarıda Rizespor bu zaafı değerlendiremedi. 2-0’dan sonra Galatasaray’a adeta rahat battı. Düşük tempo, pas trafiğinin ağırlaşması ve hücum etme konusundaki iştahın olmaması Rizespor’u cesaretlendirdi.

Çok rahat Galatasaray ceza sahasına geldiler ve önce Umar Aminu sonra da Samudio ile geri döndüler. Galatasaray bir kez daha eksik ve sakat oyuncuların özellikle Fatih Terim’in yokluğunu hissettiği bir iç saha maçını çok önemli bir kayıp ile tamamladı.

Gecenin sorusu (Erman Özgür)
Rizespor bu puanla ligde kalma yolunda çok önemli bir adım atmış olabilir mi? Sezonunun ilk yarısı bittiğinde 15 puanın altında kalan herkes için ligde kalmak mucizelere bağlıdır.

Maçın starı (Erman Özgür)
Maçın öne çıkanları vardı. Galatasaray tarafında Selçuk ve Nagatomo, Rizespor’da ise Boldrin kalitesini hissettiren oyuncu oldu.

Maçın olayı (Erman Özgür)
Galatasaray’ın özellikle iç saha avantajını çok iyi bir kullanan takım iken lig sonuncusuna 2-0’dan puan kaybetmesi ve oyun olarak çaresiz kalışı gecenin olayıydı.

Kısa mesaj (Erman Özgür)
Galatasaray bu zorlu dönemde oynayabileceği en doğru takımla oynamasına rağmen Çaykur Rizespor’u yenemeyerek büyük bir hayal kırıklığı yarattı.

Oyun kötü ama çok hata ‘VAR’ (Hakan Can)
Mesele hakemler! İki hafta evvel Konyaspor maçının son dakikasında ülkenin iki ve üç numaralı hakemleri, bir penaltı icat ettiler. Fenerbahçe maçının kızgınlığından kurtulamayan taraftarlar ve kulüp çılgına döndü.

Rizespor’a karşı atılan ilk golden sonra hakem ve yardımcı doğru bir karar ile golü vermesine rağmen ekran başında maçı izleyen sözüm ona yardımcı hakemler ve Mustafa Öğretmenoğlu, Ali Palabıyık’ı çağırdılar.

Gel bir bak dediler. Ali Palabıyık yine doğru bir karar ile golü verdi. Maçın son dakikası geldi. Rakibi Linnes’i, nizami olmayan bir şekilde indirdi. Ali Palabıyık ‘devam’ dedi. Nizami golü iptal etmek için Palabıyık’ı çağıranlar, bu kez çağırmadılar!

Onlar bu tür pozisyonlarda yardım için varlar. Galatasaray, ikinci golü bulduktan sonra Rize koptu. Kötü oynayan Aslan, 3’e 2 pozisyonda Onyekuru’nun saçmalaması ile 3. golü yapamadı ve maç yine hakem kararlarının ön plana çıkmasıyla sonuçlandı.

Gecenin sorusu (Hakan Can)
Jailson’un tokadından sonra kırmızı kart cezalısı durumuna düşen Donk ve Ndiaye ile hala gurur duyuyor musunuz? 10-15 dakikada top rakipteyken yok olan Feghouli, Mariano ve Selçuk’tu!

Maçın starı (Hakan Can)
Ozan Kabak. Çuvalla para kazanan abileri vasatlığı aşamazken Ozan, Galatasaraylılar’ın yaşama sevinci olmayı sürdürüyor. Çevre kontrolü çok iyi, 1’e 1’de yenilmedi. Kötü Galatasaray’ın en iyisiydi.

Maçın olayı (Hakan Can)
VAR’a olan inancın bitmesi. Koray Gencerler. Sıcacık odada, iki tane kritik kararı var. Birisi nizami golü iptal ettirmeye çalışması, ikincisi net penaltıda orta hakeme yardımcı olmaması.

Kısa mesaj (Hakan Can)
VAR odasında faal hakemler bulunmasın. Kimseye göbekten bağı olmayan herkesin güvendiği insanlar otursun. Ayıp oluyor. Öyle büyük hatalar yapıyorlar ki futbol konuşturmuyorlar.

‘VAR’ golü ‘ YOK’ edemedi! (Oğuz Dizer)
Allem ettiler, kalem ettiler fakat 40’ta Rodrigues’in Yaradana sığınıp vurduğu topun, golden başka bi şi olarak kayıtlara geçmesini temin edemediler! Oysa Galatasaray’ın kendi kendini imha edeceğini hiç düşünemediler.

Fatih Terim’in antrenmanda dahi olmasına tahammül edemeyeceği savunma, pas ve gol pozisyonu savruklukları artık 90 dakikaların doğal senaryosu değil mi? Oysa bu tür futbol, Sarı-Kırmızılılar’ın fıtratında yok.

Olmadığını herkes biliyor ama bu berduşluğun adını da, hiç kimse koyamıyor! Ahmet ilk devrede beceremediği asist tadındaki rakibe pası, 63’te becerdi! Onyekuru nasıl oldu da böyle kurudu tillahı çözemedi. Duran top zaafı da bitmiyor. Eren 2’ledi ve sonra Galatasaray tek tek 2 gol yedi.

90’daki penaltıyı çalmayan, ardından ofsaytı görmeyen hakemin dürüstlüğünden şüphe ederim nokta ! Bu tür arızalı kafalara ve mandepsiye çanak tutan MHK’nın da tabii. Galatasaray’ın berbat hali de inceleme konusu olmalı ve Florya’da Florya’ya deva bulunmalı!

Gecenin sorusu (Oğuz Dizer)
Eyyy MHK şu vaziyetten sonra zerre utanma duygusu yaşadın mı ha?

Maçın starı (Oğuz Dizer)
Ozan genç Ozan... Diğerlerine de lazım borazan !

Maçın olayı (Oğuz Dizer)
Eğer buz gibi golde VAR’a gidiyor, sonra buz gibi penaltıda gitmiyorsan; sana ne demeli bay düdük, ne demeli ne?

Kısa mesaj (Oğuz Dizer)
Galatasaray kötü oynuyor, bu futbol yapısı asla aslanları temsil etmiyor. Ama bu kadar yanlı hakem işleri de, her sporseveri harbiden hasta ediyor.

İki kere penaltı! (Deniz Çoban)
Son haftalardaki demeç savaşları hakemlerin dengesini iyice bozmuş görünüyor. Bu maç da onlardan biriydi. Ali Palabıyık faul standardı olmayan bir maç yönetti. 71. dakikada Samudio’nun golü, Umar Aminu’nun Muslera’ya faul yaptığı gerekçesiyle iptal edildi.

Kalecinin önünde bulunmak faulü gerektirmez. Bence gol kararı verilmeliydi. Burada Palabıyık büyük bir hataya düştü ve top kaleye girmeden faul düdüğünü çaldı.

Top kaleye girmeden düdük çaldığı ve oyun durduğu için VAR pozisyona müdahale edemedi. Pozisyona müdahale etse ve gol kararı verilse; yeni bir “kural hatası” tartışmamız olurdu.

Zor bir pozisyondu (Deniz Çoban)
Maçın uzatma anlarında Linnes yerde kaldı. Galatasaraylılar penaltı bekledi. Ben pozisyonda penaltı olmadığını düşünüyorum ancak gün içinde Trabzonspor’a verilen penaltıya, aynı maçta Muslera’ya faul yapıldı diye iptal edilen gole bakınca; “O zaman bu iki kere penaltı” demek geliyor içimden.

40. dakikadaki Rodrigues’in golünde VAR incelemesi yapıldı. Hakemler topun Abdullah’a çarparak mı Selçuk’a gittiğini, yoksa Abdullah’ın bilerek mi topla oynadığı konusunu çözmeye çalıştı. Zor bir pozisyondu. Ortada ve tartışılabilecek bir karardı. Bence gole prim tanınması daha doğru oldu.

Kimse ders almamış! (Metin Karabaş)
Kötü günler geçiren Galatasaray, lig sonuncusu Çaykur Rizespor’u konuk etti. Dörtlü savunmaya dönen Fatih Terim ileride de Muğdat-Eren ikilisine görev verdi. İlk 10 dakikalık bölümüne baskılı ve tempolu başalayan Galatasaray, rakibini bunalttı.

Onyekuru, Rodrigues ve Eren’le pozisyonlara giren Sarı-Kırmızılılar bu girişimlerden sonuç alamadı. Muğdat’ın ve Onyekuru’nun fizik olarak yetersiz kalması Eren’in de sorumluluktan kaçması haftalardır süren gol sıkıntısının bu maçta da sürmesine neden oldu.

Selçuk da 20. dakikadan sonra düşünce nafile ataklar başladı. 40’ta Rize ceza alanındaki karabolde Rodrigues topa çok sert vurdu ve golü yaptı. 1-0. İlk yarıdaki inişli çıkışlı oyununa rağmen Galatasaray soyunma odasına 1-0 önde gitti.

Rehavetin bedeli (Metin Karabaş)
Galatasaray ikinci yarıya Muğdat- Linnes değişikliği ile gitti. Orta alandan pas yaparak çıkmayı hedefleyen Cim Bom’da Mariano orta alanda görev yaptı. İleride daha rahat oynamaya başlayan Sarı-Kırmızılılarda 58. dakikada Nagatomo sol çizgiden harika ortaladı, Eren altı pasta kafayı vurdu ve fark ikiye çıktı: 2-0. Terim’in takımı golden sonra da oyuna hakim göründü ama golü Rize buldu.

67’de Umar ceza sahasında önünde bulduğu topa sert vurdu ve skor 2-1’e geldi. Konuk takım 80’de Samudio ile skoru eşitledi. 2-2. Rize karşında iki farklı skoru yakalamışken rehavete kapılan, oyundan düşen, fiziken de biten Galatasaray unutulmaz bir ders aldı. 60’tan sonra takıma destek olmak yerine telefon ışıklarını yakıp maçı bırakan taraftarlar da Fenerbahçe maçından gereken mesajı alamamış. Görünen o ki Galatasaray’da sorun çok daha derin.