Hüzünlü bir aşk hikayesi
19 Mayıs 2012, Cumartesi 10:35Güncelleme Tarihi:

90'lı yılların sonunda sürekli "transfer şampiyonu" olarak anılan fakat sezon sonunda şampiyonluğu hep ezeli rakibine kaptıran Fenerbahçe...

Mustafa Denizli ve Revivo-Rapaiç ikilisi önderliğinde 2000/01 sezonunu şampiyon olarak tamamlamıştı...

Bu şampiyonluk sıradan bir şampiyonluk değildi, bir yandan da "Avrupa Fatihi" Galatasaray'ın art arda 5. şampiyonluğu önlenmişti.

Fakat bir sonraki sezonda işler istenildiği gibi gitmedi. İster büyük başarısızlık, ister talihsizlik deyin, Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nde "0" çekti.

Ligde de ilk yarının son haftasında, Diyarbakır'dan mağlubiyetle dönülünce, Mustafa Denizli'yle yollar ayrıldı.

Aziz Yıldırım, takımın başına Türkiye'de neredeyse hiç tanınmayan, Alman teknik adam Werner Lorant'ı getirdi.

Lorant, takımdaki yıldızlardan maksimum verim aldı ve Sarı-Lacivertli ekip sezonu 75 puanla, şampiyon Galatasaray'ın sadece 3 puan gerisinde tamamladı. üstelik 3 derbi de gol yemeden kazanıldı bu dönemde.

Başkan Aziz Yıldırım'ın kafasında ise Fenerbahçe'ye bir dünya yıldızı, gerçek bir süperstar getirmek vardı.

Sezonun son haftalarından itibaren ise Arjantinli yıldız Ariel Ortega'nın ismi istisnasız her gün basında yer almaya başlamıştı.

Fenerbahçe taraftarı da, az da olsa olan şampiyonluk ihtimallerinden çok, Ariel Ortega'yla yatar kalkar olmuştu.

Sezonun bitimiyle, önce Brezilyalı golcü Washington'ın transferi açıklandı. Kennet Andersson'un ayrılmasının ardından Fenerbahçe'nin bir santrfora ihtiyacı olduğu da açıktı ama tüm gözler Ortega transferindeydi.

Ve çok uzun uğraşların ardından, dünyanın en yetenekli futbolcularından biri olan El Burrito (Sıpa) lakaplı Arjantinli, Fenerbahçe kadrosuna katılmıştı.

Ariel Ortega o yaz, sonunda Türk halkının da sevince boğulacağı Dünya Kupası'nda Arjantin formasıyla mücadele etti. Batistuta'lı, Veron'lu efsane kadrosuyla Tangocular, sürpriz bir biçimde gruptan çıkamadı.

Gerçi ölüm grubundaydılar, İngiltere dışında İsveç ve Nijerya da gayet güçlüydü ama herkes onlardan en azından bir yarı final bekliyordu. Ortega, gruptaki son maçta, bitime birkaç dakika kala penaltı atışından da yararlanamamıştı.

Gelişi ertelendi, sorun çıktı derken, Fener'in yeni yıldızı 23 Haziran 2002'de İstanbul'a geldi. 4 aylık uğraş, mutlu sonla sonuçlanmıştı.

Fenerbahçeli taraftarlar, Ortega'nın adına yakışır bir karşılama yaptı.

Binlerce Fenerbahçeli Ortega'nın gelişi için yollara düşerken, bu müthiş ilgi Ortega'yı bile ürkütmüştü.

Sarı-Lacivertlilerden önce River Plate, Valencia, Sampdoria, Parma gibi önemli takımlarda forma giyen Ortega'nın hem yalnızlık çekmemesi adına, hem de orta sahadaki sorunların çözülmesi için, bir başka Arjantinli yıldız Matias Almeyda'nın transferi arzulanıyordu.

Fakat tecrübeli orta sahanın transferi gerçekleştirilemedi. Almeyda sorunu, Ortega'nın Fenerbahçe'deki kariyerini belki de başlı başına etkileyecekti...

O dönem Fenerbahçe'nin hücum hattı, izin verilse her biri sahada başka bir topla oynamak isteyecek isimlerden oluşuyordu.

Revivo, Rapaiç, Ceyhun Eriş, Yusuf Şimşek, Serhat Akın, genç yıldız Tuncay Şanlı, Oktay Derelioğlu, altyapının starı Semih... üstüne de Ortega ve Washington... Rüya Takım, yanında halt etmiş!

Eee, 'kurtlar sofrası' sorunsuz olur mu? Fenerbahçeli taraftarların o dönem en sevdiği oyunculardan biri olan Haim Revivo, daha Ortega Türkiye'ye ayak basmadan açıklamasını yapmıştı: "10 numaralı formalı benim, Ortega değil, en iyisi gelse 10 numarayı kimseye vermem!"

Uzun yıllar önce de Tanju ve Oğuz arasında yaşanan 10 numara krizinin bir ikincisinin yaşanmasını Ortega önlüyordu: "Forma numarası benim için önemli değil, Revivo benim eski arkadaşım." Böylelikle Arjantinli forvet, 23 numaralı formayı sırtına geçiriyordu.

Almanya ve Avusturya kamplarının ardından, sezon Trabzonspor deplasmanıyla açıldı. Maç 0-0 sona ererken, Werner Lorant performansından memnun kalmadığı Ortega'yı devre arasında oyundan çıkarıp yerine Ali Güneş'i soktu.

Ortega'nın 2. sınavı Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Hollanda ekibi Feyenoord'a karşıydı. Fenerbahçeliler, Ortega önderliğinde Türkiye'yeavantajlı bir skorla dönmek istiyordu.

Fakat Alman Hoca, maça Revivo-Rapaiç ve Washington 3'lüsüyle çıktı, Arjantinli yıldız kulübedeydi. Tabii bu tercih herkesde şok etkisi yaratıyordu.

Hatta daha sonraki dönemde Fenerbahçeli taraftarların gözbebeği olacak olan Feyenoord'un en önemli silahı Pierre van Hooijdonk da, "Ortega muhteşem bir oyuncu. Neden sadece son 15 dakika oynadı, anlamadım" diye açıklama yapmıştı. Karşılaşmayı da Ono'nun golüyle ev sahibi ekip 1-0 kazanıyordu.

Ortega, Kadıköy'deki ilk resmi maçını Ankaragücü'ne karşı oynadı. Binlerce Fenerbahçeli Ortega'dan şov bekliyordu, o da taraftarların isteğini kırmadı. Yaptığı klas hareketlerle taraftarın gözüne girmesi bir yana, maçı kazandıran Washington'ın kafa vuruşunda korneri de o kullanmıştı.

Ankaragücü geçilmişti, fakat sırada çok önemli bir maç vardı: Feyenoord rövanşı. Saracoğlu Stadyumu, iğne atsan yere düşmez vaziyetti.Lorant da Ortega, Revivo, Washington ve Serhat'ı aynı anda ilk 11'de oynatarak, tüm riskleri almıştı. Fakat ilk maçta olduğu gibi Fenerbahçeyine gol atamadı, maçı konuk ekip 2-0 kazandı. Milyonlarca Fenerbahçeli hayal kırıklığı yaşıyordu, Alman teknik adamın kariyeri ve Fenerbahçe'deki durumu sorgulanır hale gelmişti.

Ardından ligde Denizlispor Washi-gol'ün 3 golüyle geçiliyor, Ortega da 55'te yerini Yusuf'a bırakıyordu.

11 Eylül'de ise Fenerbahçe erteleme maçında Gaziantep'e konuk oluyor, Lorant, Ortega'yı yine yedek bırakıp oyuna 65'te alıyordu. Maçta çok zorlanan Fenerbahçe, beraberliği son dakikada zor kurtarıyordu. Ortega ise 86'da düşürülüyor, penaltı atışını golle sonuçlandırıp farkı 1'e indiriyordu. Maç sonu Lorant netti: "Burada kararları ben veririm."

4 gün sonrasında Malatyaspor deplasmanına mutlak 3 puan hedefiyle giden yıldızlar topluluğu Fenerbahçe, 2-0'lık şok bir mağlubiyet alıyor, Ortega ve diğer yıldızlar dökülüyordu. Bu günlerde basında Lorant'ın, "Ortega süper futbolcu ama ona verilen parayla benim istediğim 6 adam birden alınırdı!" demeçleri yer alıyordu.

Şampiyonlar Ligi'nden elendikten sonra yoluna UEFA'da devam eden Sarı-Kanarya, İsveç'in zayıf AIK Solna ekibiyle eşleşmişti, ilk maç da deplasmandaydı.Maç 3-3 sonuçlanırken, Ortega yaptığı asistlerle övgü topluyordu. Ama Fenerbahçe'nin oyunu taraftarları tatmin etmiyordu.

Eylül ayının sonlarında, Fenerbahçe, Elazığ'ı konuk ediyor, 4-2 kazanılan maçta Ortega da gol atarak Kadıköy'de ilk kez gol atmanın mutluluğunu yaşıyordu.Oynadığı oyunla yeteneğini bir kez daha gösteren Arjantinli, taraftarların en büyük umuduydu.

UEFA rövanşında Solna, sonrasında da deplasmanda Altay 3-1'le geçiliyor, işler rayına girmeye başlıyordu. İzmir'de 1 gol, 2 asistle şov yapan "Küçük Eşek", takımını sırtlıyordu.

Bir sonraki maç Kadıköy'de seyircisiz oynanıyor, Fenerbahçe, Adanaspor'la 1-1 berabere kalıyordu. Fenerbahçe'nin golünü frikikten Revivo atarken, Arjantinli bu kez skora katkı yapamıyordu.

Fenerbahçe istikrarsız performansına devam ediyor, bu kadar kaliteli oyuncuya rağmen bir türlü istenilen oyunu sahaya yansıtamıyordu. Adana'dan sonra Gençlerbirliği ile de berabere kalınıyor, Ortega'nın düşürülmesiyle kazanılan penaltıyı Washington gole çeviriyor ve maç 1-1 sona eriyordu.

Fenerbahçe, oynadığı 9 maçın sadece 4'ünü kazanıp 16 puan topluyor ve Galatasaray'ın 7 puan gerisine düşüyordu.

Kasım ayına girilirken Fenerbahçe'nin evinde çok önemli iki maçı vardı, UEFA Kupası'nda güçlü Panathinaikos'la ve hemen ardından da ligde Galatasaray'la...

Yunan ekibiyle oynanan maç, ligdeki son 2 karşılaşma gibi 1-1 sona ererken, 6 Kasım'da oynanacak derbinin yüzyıllarca hatırlanacağı, o an için kimse tarafından tahmin bile edilemezdi.

Herkesin de bildiği gibi Fenerbahçe, ezeli rakibini 6-0 mağlup ediyor, taraftarlar çılgınca seviniyor ve Werner Lorant da rahatlıyordu.

Ortega ise attığı güzel golün yanında, Galatasaray'ın kaliteli oyuncularına çalım üstüne çalım atıyor, adeta resital veriyordu. Ta ki, 58. dakikaya dek...

Oyun 2-0 devam ederken, yaptığı hareket sonucu Ortega direkt kırmızı kart görüyor, takımını 10 kişi bırakıyordu. Fenerbahçe 10 kişi kalmasa, Fatih Terim belki de bu kadar risk almayacak ve 6-0'lık sonuç gelmeyecekti.

Ortega'ya 2 maç ceza veriliyor, Arjantinlinin oynamadığı iki maçta, Fenerbahçe, Samsun'u 3-1'le, Ankara'da oynanan maçta ise Bursaspor'u 7-1'le geçiyordu.

Fakat Ortega'nın da oynadığı Yunanistan'daki Panathinaikos maçı hüsran oluyor, Fenerbahçe 4-1'lik ağır yenilgiyle eleniyordu.

Milli maç arasında Arjantin Milli Takımı formasıyla ter döken Ortega, yorgun olduğu gerekçesiyle Kocaelispor maçında Lorant tarafından ilk 11'de başlatılmadı, devre arasında oyuna girdi ve 74'te penaltıdan golünü attı. Maçı da 2-1 Fener kazandı.

Takvim yaprakları Kasım ayının son günlerini gösterirken, Fenerbahçe'de "Ortega depremi" yaşanıyordu. Kocaeli maçında yedek kalmasının ardından, İstanbulspor maçına da yedek başlayacağını öğrenen Ortega, kampı terkediyordu.

Fenerbahçe, rakibini 2-0 yenmesine yeniyordu ama herkes 22 milyon dolarlık Ortega'yı konuşuyordu. çantasını toplayıp gittiği iddia edilen yıldızın akıbeti ne olacaktı?

Lorant'la barışacak mıydı? Yoksa "Ya o, ya ben!" dediği iddia edilen Ortega için Alman hoca gönderilecek miydi? Tüm bu soruların cevapları merakla bekleniyordu.

İstanbulspor maçının ardından karşılıklı sert demeçler verilmesine rağmen geçiştirilen Ortega sorunu, Arjantinli yıldızın sakatlık bahanesiyle Konya'ya götürülmemesiyle de devam ediyordu. Ortega'sız Sarı-Kanarya, Mustafa Doğan'ın henüz 33. saniyede kırmızı kart görmesiyle maça bir anlamda 10 kişi başlıyor ve 13. dakikada Faruk'un attığı golle kupaya daha ilk maçta veda ediyordu.

Ortega krizinin ardından, yıldızlar topluluğu Fenerbahçe, 2. Lig ekibi Konyaspor'a da elenince, Lorant'ın suyu iyice ısınıyordu...

7 Aralık 2002... Yaklaşık 1 yıl sonra, Lorant'ın Fenerbahçe'deki sonu da Mustafa Denizli gibi Diyarbakır deplasmanında geliyordu. Ortega'nın da 11'de başladığı maçta, Diyarbakırspor 3-0 kazanıyor, Fenerbahçe karışıyordu.

Lorant'ın yerine teknik direktörlüğe Fenerbahçe efsanesi Oğuz çetin getirilirken...

Devre arasında takıma Rebrov, Beschastnykh gibi yabancılar dahil ediliyordu...

Oğuz çetin döneminin ilk haftalarında sakatlığı nedeniyle yurtdışında tedavi olan Arjantinli yıldız, birkaç maçı kaçırırken, Oğuz çetin'den "3 Ocak'ta Ortega'yı burada istiyorum" açıklaması geliyordu.

Bu dönemde basında Ortega'yla ilgili sürekli, "Türkiye'ye dönmek istemiyor", "Bana acilen takım bulun dedi" gibi haberler yer alıyordu.

Arjantinli süperstar, 2003'ün ilk günlerinde verdiği demeçte, yaptıklarının yanlış olduğunu, Oğuz çetin'in gelişiyle birlikte yeni bir sayfa açacağını söylüyordu.

9 Ocak'ta Türkiye'deyim" açıklaması yapan oyuncuyu tüm Fenerbahçeliler dört gözle bekliyordu. Günler geçiyor, Ortega'nın gelişi hep erteleniyordu. Sonunda Türkiye'ye gelip devre arası kampına katılan "El Burrito"yla ilgili haberlerin ardı arkası kesilmiyordu.

Hazırlık döneminin ardından ilk resmi ve önemli maç, Kadıköy'de Beşiktaş'a karşı oynandı. Maçın başında Fatih Akyel'in atılmasıyla oyunun gidişatı değişirken...

Oğuz çetin, Ortega'yı 55'te oyuna soktu... Maçı da Fenerbahçe 1-0 kaybetti.

Ardından 9 Şubat'ta da, Sarı-Kanarya, Ankaragücü'ne konuk oldu. Ortega maça ilk 11'de başlarken, 55'te oyundan çıktı.

Fenerbahçe kötü gidiyordu, ama herkes en azından şimdilik Ortega sorununun rafa kalktığını düşünüyordu. Hem yönetimin, hem Oğuz çetin'in, hem de Arjantinlinin yaptığı açıklamalar bu doğrultudaydı.

Ve çok değil, 2 gün sonra milli takım için ülkesine dönen yıldız, milyonlarca Fenerbahçeliyi şok eden bir açıklama yapıyordu: "Türkiye'ye bir daha asla dönmem."

Fenerbahçe defterinin kapandığını belirten El Burrito lakaplı yıldız, gerekirse uzun süre futbol oynamayacağını da belirtiyordu. Bu dönemde Hollanda Milli Takımı'na karşı oynadığı maçta 10 numara yerine Fenerbahçe'deki forma numarası 23'le sahaya çıkan Ortega, adeta Fenerbahçe taraftarına mesaj gönderiyordu.

Ve sonrası... Basında, Revivo, Ceyhun, Ogün gibi isimlerle sorun yaşadığıyla ilgili defalarca haber çıktı, Lorant'tan bir süre sonra o da ayrıldı Sarı-Lacivertli ekipten. Bonservis sorununa rağmen ülkesine döndü...

Fenerbahçe'yle FIFA'lık olduğu için uzun süre ülkesinde de oynayamadı, hatta bir dönem geri çağrılması bile düşünüldü. FIFA, sezon sonunda Ortega'ya 11 milyon dolar gibi tarihi bir ceza verdi, Fenerbahçe'de ise taşların yeri yine değişmişti....

Ağustos ayında ise bu cezaya rağmen geçici lisansla River Plate'li oldu... "Anlaşma yapıldı, geri dönüyor, futbolu bırakıyor" gibi haberler defalarca Fenerbahçeliler tarafından okundu.

Söylenen, yazılan her şey boşunaydı... Fenerbahçeli taraftarların büyük umut bağladığı yıldız isim, Türkiye defterini kafa olarak çoktan kapatmıştı...

Tangocudan sonra, Fenerbahçe'ye Pierre van Hooijdonk, Alex de Souza gibi yıldızlar geldi ve yaptıklarıyla, oynadıkları oyunla Ortega'nın yarattığı hayal kırıklığını fazlasıyla unutturdular Sarı-Lacivertli taraftarlara... Alex, belki Ortega kadar yetenekli değildi ama istikrarıyla Fenerbahçe'nin yaşayan efsanesi haline geldi...

Yine de gelişiyle, 6-7 aylık süreçte yaptıklarıyla, 6-0'lık tarihe geçen maçtaki oyunuyla ve gidişiyle büyük olay yarattı... Ariel Ortega, istatistik olarak Fenerbahçe macerasını ligde 14 maçta, 5 gol, 8 asistle tamamladı...
