Fanatik yazarlarının Porto - Galatasaray maçı yorumları
Şova dönebilirdi üzücü bitti (Mehmet Demirkol)
İlk yarıda Galatasaray, Fernando’nun mükemmel oyunuyla Porto’nun kurmak istediği baskıyı erkenden kırdı ve rakip alana çıktı. İkinci yarıda sarı kartlı Donk’un yarattığı tedirginlikle savunma görevlerinin ön plana çıkması Brezilyalı’nın etkinliğini azalttı.
Bunun zincirleme bir etki yaptığını da söylemek lazım. İlk yarıda Sinan, Onyekuru ve Rodrigues’i demarke bir şekilde geniş alanda topla buluşturabildi Galatasaray.
Sert orta sahanın yaptığı baskı Portekizlileri zorladı. İkinci yarıda hem bu sertlik sarı kart tedirginliğiyle yumuşadı hem de presle kapılan toplar azalınca Porto iki hızlı hücum kanadımızı daha rahat kontrol etti.
Buna rağmen akan oyunda Porto’dan daha çok net pozisyon bulduk. Galatasaray’ın kadrosuna bakıldığında bir deplasman fobisi olması inanılmaz. Geçiş oyununun profesörü sayılabilecek Fernando, iki uçurtma Rodrigues ve Onyekuru ve dün neredeyse bir Gareth Bale golüne yaklaşmış olan Sinan.
İşte dün aslında bu takımın kontra oyununa ne kadar yakın olduğunun bir gösterisini izledik. Kaçan 5 net gol gecenin bir şova dönüşmesini engelledi ama bu gerçeği değiştirmedi.
Gecenin sorusu (Mehmet Demirkol)
44’de Sinan’ın olağanüstü bir driblingle 70 metreyi kat edip yaptığı vuruşta Rodrigues’e pas verebilir miydi? Hayır doğrusunu yaptı. Rodrigues kendisini tam olarak demarke şekilde gösteremedi ya da savunma pas kanalını kapattı. Sinan yapması gerekeni yaptı. Belki daha iyi vurabilir miydi diye sorabiliriz. Hepsi bu.
Maçın starı (Mehmet Demirkol)
İki kaleciye bu ödülü paylaştırmak lazım. Belki Muslera o korenere çıkabilir miydi sorusunu sorabiliriz. Ama Telles’in ‘pası’ da son derece kalteliydi.
Maçın olayı (Mehmet Demirkol)
Yenen goldeki adam paylaşımı yüksek kalitedeki oyuna hiç yakışmayan bir acemilik. Savunmada kimse Marega’nın nereden çıktığını anlamadı. Halbuki ideal bir alan savunmasında tam orada en iyi savunmacı kule kimse o olmalıydı. Bir an bazen her şeyi yıkıyor işte. Çok yazık.
Kısa mesaj (Mehmet Demirkol)
Üzücü. Buradan 1 hatta 3 puan çıkarmak bu oyunla mümkündü..
Hem atamaz hem de tutamazsan (Ali Ece)
Galatasaray ilk yarıda 8 şut attı, 4 net gol pozisyonuna girdi. Bu Devler Ligi’nde son 4’e kalabilen takımların ortalama hücum istatistiği. Lakin Galatasaray, Çarşamba gecesi maçlarında gerçek santrforu olmadan sahaya çıkan tek takım.
Misal ilk yarıdaki 4 net pozisyonunun ikisinde Gomis veya yetenek olarak muadili net bir santrfor olsa Galatasaray daha ilk yarıdan 3 puanı getirecek golleri çoktan atabilirdi.
Evet, Şampiyonlar Ligi’nin yaşayan efsanesi Casillas, Altın Çağı olan 2010 yazındaki acayip kurtarışlardan nostaljik esintiler sergiledi. Fakat Galatasaray’da gol pozisyonlarına girenler de daha etkili vuruşlar yapmalıydılar.
“Atamayana atarlar” derler ya Galatasaray’ın yediği goldeki kadar rakibin en iyi kafa vuruşu yapabilen oyuncusu Marega’yı o kadar boş bırakırsan pozisyona giremeyene bile gol atarlar maalesef!
Gecenin sorusu (Ali Ece)
Gomis satılmak zorunda mıydı? Eğer öyleyse, transfer listesinde alternatif olarak Modeste dışında Gomis’in muadili ikinci bir golcü yok muydu?
Maçın starı (Ali Ece)
Casillas, ‘Form geçici klas kalıcıdır’ın eldiven giymiş versiyonuydu.
Maçın olayı (Ali Ece)
Casillas, Şampiyonlar Ligi’nde ilk kez forma giydiğinde daha doğmamış olan Yunus’un bizzat Casillas tarafından teselli edilmesi.
Kısa mesaj (Ali Ece)
Genç kuşağın en iyi yorumcularından Uğur Karakullukçu’yu son bir kez de buradan tekrar ediyorum: Belhanda’nın avukatı olduğun hiçbir davayı kazanamazsın!
Uyuma Maicon uyuma! (Hakan Can)
Harika bir maç götürüyorsun, bir korner oluyor, gözlerine inanamıyorsun. Rakibin 1.90’lık santrforu 6 pasta havaya kalkıyor, 2 metre sağında solunda, önünde ardında Galatasaraylı futbolcu yok, santra yapıyorsun! Tekrar seyrediyorsun, Maicon ayakta uyuyor!
Porto ilk yarıda tek pozisyon yakaladı, Muslera kurtardı. Sonra girişte anlattığım gol! Muslera bir daha kurtardı. Bu demektir ki ‘takım savunması’ çok iyiydi.
Yazık oldu (Hakan Can)
Yakalanan 5 net pozisyonu, Sinan’ın Rodrigues’e veremediği pası, net olmasa da auta giden kafa şutunu düşünüyorsun, hücum da iyi! O zaman da giden Gomis’i, alınamayan santrforu hatırlıyorsun! Oyuna, pozisyonlara, ilk 2 şansının azalmasına, ciddi bir ekonomik gelirin uçmasına bakıyorsun. Çok yazık oldu!
Gecenin sorusu (Hakan Can)
Ucuz kart görmek Türk futboluna özgü bir dert. Saçma bir kartla, rahat giden maçta atılan Ndiaye bu maçta 3 puanın gitmesinden Maicon kadar sorumlu! Ucuz kart görmeyin!
Maçın starı (Hakan Can)
Orta sahada ayakta kalan, oyunu doğru yerden başlatan büyük tecrübe Fernando takımın en iyi oyuncusuydu. Muslera ile birlikte!
Maçın olayı (Hakan Can)
Kimler geldi kimler geçti bu derde çare üretilmedi! Şampiyonlar Ligi’nde bir takım kornerden bu golü yemez! Yer de; bir maçta yer, iki maçta yer, hep yemez. Ligde, kupada, Avrupa’da, yeter!
Kısa mesaj (Hakan Can)
Belhanda iyi oynarken Zidane esintileri veriyor ama 1000 dakikada 10 dakika! Selçuk, kesin olarak Belhanda’dan daha iyi oyuncu. Hiç değilse standardı var.
Gol yapamayınca! (Oğuz Dizer)
Fatih Terim; planlı, programlı ve doğru staretejik uygulamalarla, Porto’yu depresyona soktu. Galatasaray adına skora yansımış 3-4 gol yoksa ilk yarıda; vaziyetin nedeni Casillas becerileri.
Bahtsız Bedevi’yi deve üzerinde yılan sokması gibi bi şidir sonrası adımıza! Kobra Marega deve üzerinde değil ama bomboş vahadan farksız kale alanında, fena ısırdı bizi 49’da ve 1-0 şimdi! Sinan’ı ve kanatları mükemmel kullanan, savunmada dik duran, orta alana Donk, Belhanda ve Fernando ile renk katan Galatasaray, fırsatları değerlendirmeliydi.
Değerlendiremeyince yedi, çünkü platform Şampiyonlar Ligi! Meksikalı Corona vardı, mikser gibi. Nagatomo’yu Ajinomoto şalgamından beter etti ama Muslera harikulade hamlelerle tehlikeleri bitirdi.
Rodrigues 76, Sinan 79’da golü yine beceremedi. Uzun lafın kısası Galatasaray doğru oynadığı müsabakada, daha doğru olanı yani gol yapmayı beceremeyince yenildi. Yazık oldu yani...
Gecenin sorusu (Oğuz Dizer)
Talihsizlik denmez de, ne denir bu sonuca? Rabbim ne olur bari bundan sonra ol yanımızda... Biraz arabesk gibi oldu ama oldu.
Maçın starı (Oğuz Dizer)
Muslera ve Casillas...
Maçın olayı (Oğuz Dizer)
İngiliz düdük ve VAR’sızlık, e tabii şanssızlık!
Kısa mesaj (Oğuz Dizer)
İyi futbol uygulama ve hünerleri yetmiyor, mutlaka gol becerisi olan birileri de gerekiyor!
Yazık oldu (Metin Karabaş)
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’ndeki ikinci maçında Porto’ya konuk oldu. Cezalı Ndiaye ve sakarlıları bulunan Emre ve Eren kadroda yer almazken Fatih Terim mecburi değişime gitti. Mücadelenin ilk bölümüne iyi başlayan Galatasaray orta alanı geçmekte zorlanmadı.
Sarı- Kırmızılılar takım savunmasını da iyi yapınca Porto ilk yarım saatte etkisizdi. 13. Dakikada Onyekuru ortaladı sinan ceza sahasında vurdu savunma son anda kornere çeldi. Bu dakikada gole çok yaklaştık.
Rodrigues ve Onuekuru ile Porto savunmasını yıpratsak da golü bulamamamız şansızlıktı. Ev sahibi takım ise Nagatomo’nun bölgesinden etkili geldi. Bu anlarda da defansımız başarılıydı. İlk kırkbeş dakika boyunca istediğimiz oyunu sahaya yansıtsak da skoru değiştiremedik. Soyunma odasına 0-0’lık beraberlikle gidildi.
Çok basit gol (Metin Karabaş)
İkinci yarıya kötü başladık. 49. dakikada Telles kornerden ortaladı. Marega kafayı vurdu ve top ağlara gitti. 1-0. Golde savunmanın adam paylaşımında yapılan hata pahalıya patladı.
Muslera’nın da çizgide kalıp topa çıkmaması Porto’nun işini kolaylaştırdı. 75’te Rodrigues ile inanılmaz bir pozisyondan daha yararlanamadık.
Maç boyunca bir çok net fırsattan yaratlanamayan Galatasaray, yediği amatörce golle sahadan 1-0’lık yenilgi ile ayrıldı.