MENÜ

Bu nedir?

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Rezalettir: Tribünlerdeki, kulüp değil, bayrak aşkıydı. Siyasal içerikliydi. Maç anına kadar, “sorun yok” demiştik, maç öncesi ve içinde acısını çıkardılar. Ey UEFA uyuma! Hangi ülkede sadece ve sadece futbol maçı oynamaya giden bir kafilenin oyuncuları stadyuma girerken, ayakkabıları ve çorapları çıkartılarak aranır. Hangi futbol takımının maç içinde kullanacağı içme suları bile X-ray cihazından geçirilir. Bu psikolojik baskı nasıl açıklanabilir? Güney Kıbrıslı Gazeteci Adonis Pallixrides’in tabiriyle, “Bu aptalca, seviyesizce” uygulama başka hangi ülkede, hangi takıma yapılmıştır. Güney Kıbrıs Kulübü, sorumluluğu polise attı ama, Trabzon’da da polis olduğu gerçeği unutuldu. UEFA’nın 3 gözlemcisi ne görmüştür, göreceğiz. Aymazlıktır: Yattara, kulüple sorunu her neyse bu işi yapacağının sinyallerini taa İsviçre’de verdi. Sözde kendisiyle konuşuldu, düzeldi. Ama bir futbolcu nasıl olur da, 3 dakikada hiç de gereği yokken çok, ama çok acemice takımını eksik bırakır. Acaba bu hareketin, anlamı şu mudur: “Eğer paramı artırmazsanız sonucu budur! O zaman kendi de bu işin sonuçlarına katlanmak zorundadır.” Hafife almadır: Trabzonspor bu rakibi ciddiye almamıştır. Bu rakibe Başbakan’ın yol açılışına verilen önem verilmemiştir. Sonucu budur. Bu rakip izleyenler tarafından, “Sıradan, bir mahalle takımı” gibi gösterilmiş, futbolcunun konsantrasyonu bozulmuştur. Ama rakip işini ciddi tutmuş, belki de işi daha ilk maçta bitirecek skoru bile alabilecek şansı yakalamıştır. Ama 3-1’le yetinmiştir. Beceriksizliktir: Bu takımın geçen sezonki gibi Şampiyonlar Ligi Ön Elemeleri’ni oynayacağı nerdeyse 2 ay önceden belli olmuştur. Trabzonspor İzleme Komitesi ve Transfer Komitesi 6 aydır sıkı bir çalışma içindir. Ama ne gariptir ki, iyi futbolcularla 100-200 bin dolar fark için küçük esnaf pazarlığı yapıla yapıla bugüne gelinmiştir. Kaleci ve yeni stoper kampa yetiştirilememiş, “nedir ne değildirler” tam bilinmeden sahaya sürülmüştür. Üçüncü tercih konumundaki kaleci daha ilk maçta dökülmüş, güven yitirmiştir. Stoper, Erdinç’le kötü oyun konusunda bayağı uyumlu çıkmıştır. Mehmet Yılmaz, kaçırdığı golün etkisiyle oyundan düşmüş, Fatih oyuna girene kadar takım santrforsuz oynamıştır. Ama anlı şanlı komiteler, hezimet yaşanırken oynuyor olması gereken oyuncuyla daha pazarlık aşamasındadır. Sorumsuzluktur: Her ne kadar şimdi hesaplaşma zamanı olmasa da, Trabzonspor’un çıkarlarını gerekçe göstererek, farkında olmadan buna en büyük darbeyi vuranlar, bunun bedelini ödemek zorundadır. Bu takım Anorthosis takımına asla elenmez. Ola ki elenirse, yönetim ve teknik kadro bu işten kolaylıkla sıyrılmamalıdır. Çünkü bütün bunların uyarısı daha önceden yapılmıştır: Trabzonspor’daki transfer yanlışlarına yönelik eleştirilere “moral bozucu” oluyor denilerek olumsuz tavır takınılmıştır. Perşembe’nin geleceği Çarşamba’dan bildirilmiştir. Bundan sonrası onur mücadelesidir: Anorthosis güçlü bir takım değildir. Asla gerçek gücünü sahaya yansıtan bir Trabzonspor’la kıyaslanamaz. Trabzonspor Trabzon’da bu takıma kendine lazım olan 2 golden çok daha fazlasını atabilecek güce sahiptir. Yeter ki oyuncuları, kulüple yaptıkları çingene pazarlıklarını - istisnalar kaideyi bozmaz - hiç olmazsa belli bir süre için bir kenara bırakıp da onurları için mücadele etsinler. Tribünler de tıpkı onlar gibi bayrak aşkını forma aşkının üzerine çıkarmalıdır.

YORUM YAZ