MENÜ

Yunus Günçe: Survivor'da elenmek için ağlayıp, Allah'a yalvardım

2016 yılında Survivor’a katılan Yunus Günçe, şüphesiz yarışmaya damga vuran isimlerden biri oldu. “Elenmek için dua ettim” diye söze başlayan Yunus Günçe, “Benim mutlaka Survivor’a yeniden gitmem lazım” diyerek Posta.com.tr'ye özel açıklamalarda bulundu.

Yunus Günçe: Survivor'da elenmek için ağlayıp, Allah'a yalvardım

Survivor'la ilgili bize hiç bilmediğimiz bir şey anlatabilir misin?

Haberin Devamı

Survivor'a ilk gittiğimde önce bir yabancılaştım. Herkesin başına geliyordur bu. Sonra 'benim burada ne işim var?' evresine geçtim. Üstelik çok fiziksel problemlerle gittim ben Survivor'a. Huzursuz bacak sendromum vardı, uyku problemim vardı, bunların yanında açlık, özlem... Zaten Survivor'da bir gün üç gün gibi geçiyor. Baktım burası bana göre değil. Dualar ettim elenmek için, ağlayarak. 'Lütfen kaybedeyim, eleneyim. Burası bana göre değilmiş Allah'ım beni eve gönder' dedim.

'Survivor'ın en yaşlı şampiyonu olmak istiyorum'

Bir daha Survivor teklifi gelse kabul etmezsin o zaman, doğru mu?

Hayır değil hatta şu an kabul eder, atlar giderim. Çok istiyorum. Benim Survivor'a bir daha gitmem lazım. Artık yarışma hakkında bilinçliyim, daha hazırım. O sene Survivor yaptı bana yapacağını. Benim de Survivor'a yapacaklarım var. Hem de ben Survivor'ın en yaşlı şampiyonu olmak istiyorum.

Haberin Devamı

‘Survivor’dan önce beyaz bayrağı çekmiştim, param yoktu, motivasyonum yoktu’

“Kariyer anlamında "Tamam artık yapamıyorum ben bu işi” dediğin bir an oldu mu?

Oldu tabii. Survivor’dan önce ben beyaz bayrağı çekmiştim. Annemin evindeydim, işim yoktu, motivasyonum yoktu, param yoktu. Sadece o dönemde ailemden rica ettim 'Beni bir spor salonuna kaydedin' diye onlar da yaptı. Günde 2 kere 3 kere spora gittim. Sonra bir gün telefon geldi. Baktım Acun Medya yazıyor. Bir anda hayatım değişti ve gelişti. Fakat Survivor'dan sonra da her şey bir anda hızlanmadı, kapılar önümde açılmadı. Ben yine kapılara omuz atıp açtım hala da öyle yapıyorum. İşine odaklı biriyim. Oyuncuyum, stand up yapıyorum falan ama aslında ben erkek sunucuyum. Kategori olarak. Sunmak üzerine bir kariyerim var. Bunu yapmak istiyorum ben de.

'Müge Anlı ve Esra Erol'un programı belgesel gibi'

Takip ettiğin bir TV programı var mı?

Müge Anlı'nın programı. Karı koca her sabah izliyoruz, bizce işe yarayan programlardan biri. Esra Erol'u da izliyoruz. Garip bir gerçekliği var bu programların. Ayrıca Esra Hanım'a da şunu söylemek istiyorum:

"Esra Hanım bu evlilik programları bitti ya önce ülkece bize, sonra da size faydası oldu bu durumun"

Haberin Devamı

'Neden derseniz?' açıklayayım; Esra Esrol'un programında yorumcu insanlar var ya hani locada, onlar daha önce evlenmek için gelmişti. Ama şu an format değişti, onlar hala oradalar. Sırf bu bile o programların neden kalkması gerektiğinin cevabıydı. Ama yeni format çok güzel, insanların nelere maruz kaldığını görmek adına bu harika, ben bu programlara belgesel diyorum, insan belgeseli.

Sihirli Annem dizisinden bir anını bizimle paylaşır mısın?

Ben Sihirli Annem'de 10 bölüm yer aldım. Hani şöyle ki ben başladım birkaç hafta 12-13 senedir devam eden proje bitti. Belki benim uğursuzluğumla ilgilidir, düz taban mıyım acaba ben? Şaka bir yana Sihirli Annem'Le ilgili en sarsıcı anım benim Defne Joy'dur. Sihirli Annem benim için direk Defne Joy Foster. Onu bana hatırlatan her şey benim için çok kıymetli.

Twitter’ı baya aktif kullanıyorsun, birkaç tweetini okumak ve soru sormak istiyorum:

"Biz de bir evlilik çetesi kursak yavrum?" Bu tweet'e eşin ne cevap verdi?

Haberin Devamı

'Evet' dedi 'Hemen koyulalım işe' dedi. Bu evlilik çetesi olayı ülkede baya tutuyor. Sosyal medyada, televizyonda 'Paralarınızı kaptırmayın' diye uyarılsalar da yine de paralarını bu insanlara vermek isteyen bir takım insanlar var. Bu ülkenin özellikle çözmesi gereken bir problem bu. Diğer problemler de 'başlık parası' ve 'süt parası'. Bunların suç olarak tanımlanması lazım. Bunlar bu kadar aleni bir şekilde konuşulmamalı, cezalandırılmalı. İnsanlardan bunu isterlerken korkmalılar. Başlık parası insan ticaretidir. Kötü insanlar kötülük yapmanın yolunu buluyor.

İnsanlar evlenmek istiyor. Sen biriyle tanışmak için bir yere gidip tanışıyorsun ama bazı insanlar tanışamıyor çünkü; onların öyle bir sosyal ortamı yok. Bu yüzden sosyal medyaya taşıyor olayı sonra da mağdur oluyor. Bu konu hem kriminal hem de sosyolojik yani çok ciddi bir konu.

‘Ya kardeşim ben uzaylı değilim ki’

"Erkekler ayakta işemez; ayakta da işer. Sen önce pisuvarı tuttur oğlum" Sana bu tweeti yazdıran neydi?

Haberin Devamı

Ben ciddi anlamda spor yapan biriyim. Dolayısıyla spor salonlarında çok vakit geçiriyorum ama spor salonlarında erkeklerin veya kadınların temizlik kurallarına uymadığını görüyorum. Benim hijyenle ilgili takıntılarım var. Başkasının hakkına saygım var. Uzaktan bakıldığında serseri gözüksem de özgür ruhlu olsam da başkasının özgürlüğünün başladığı yerde benim özgürlüğüm biter.

Erkek tuvaletlerinde gördüğüm bir şey var. Erkek ayakta işemekle çok övünür ama pisuvarı tutturamıyor daha. Damlatma bir önce sen, çözümü de var detaya giremiyorum burada ama var. ‘Nasıl olsa işeyip gidiyorum’ dersen olmaz. Senden sonraki insanı da düşünmeye başlarsan işte burada medeniyet başlar. ‘Erkek ayakta işemez ayakta da işer’ da ayrı. Bu övünülecek bir şey değil. Pis insanla yapamıyorum ben. Pis olmayın ya pis olmayın. Bana bazen 'Yunus sen de her şeye çok takılıyorsun' diyorlar; 'Ya kardeşim ben uzaylı değilim ki bunlar herkesin takılması gereken konular." Ben mi çok doluyum sen mi çok boşsun acaba kardeşim.

‘Gençken herkes gençtir’

‘Spor yaparken Can Yaman’ı düşünüyorum’ demiştin. Gerçekten düşünüyor musun?

Bir daha söylüyorum evet Can Yaman'ı düşünüyorum, Kerem Bürsin'i de düşünüyorum. Bunu da mesela çarptıranlar oldu. ‘Kıskanıyor’ falan dediler. Bunu nasıl çarptırabiliyorlar anlamıyorum. Ben denedim yanlış anlamaya söylediğim şeyi kendimi zorladım da yanlış anlamak için ama olmadı. Orada aslında adamlar iyi, çocukların vücutları güzel, ben de o kadar iyi olmak istiyorum diyorum. Anlayan anlamıştır. Aramızda 20 yaş var onlarla benim. Onları kıskanmıyorum çünkü ben oradan 20 yıl önce geçtim zaten. Hala da tükenmedim. Benim daha yüzde dördümü falan kullandık yani. Gençken herkes gençtir. Şimdi ben 43 yaşındayım ama 43 yaşında olduğum için daha çok özenli olmak zorundayım.

‘Aşk devrimdir’

Peki sence aşk nedir? Aşkı nasıl tanımlarsın?

Aşk benim şu an evlendiğim kadın yani Işık Selin Günçe'dir. Aşk çok işlevsel bir şey. Aynı zamanda aşk bir devrim. Bizim evliliğimiz butik bir evlilik. O da şu demek; biz de kural falan yok, biz sadece evlenmek istediğimiz için evlendik. Çocuk yapmak için ya da toplum baskısı yüzünden falan değil. Ben dedim ki 'Ben evli olmayı merak ediyorum, hadi evlenelim' o da 'Ben de' dedi evlendik.

‘İlişkimizde ataerkil ya da kadının edilgen olduğu bir durum yok’

Evde eşine yardım ediyor musun?

Ediyorum ama zaten sürekli yardıma ihtiyacı olan bir kadın durumu yok. Bizim evimizde onun yaptığı şeyler varsa benim de var. O çamaşır asıyorsa, ben bulaşıkları yerleştiriyorum. O süpürüyorsa ben siliyorum. Ataerkil bir durum yok, kadının edilgen olduğu bir ilişki de değil. Ortağız ve birbirimizin hayatını güzelleştirmek için bir aradayız. Ahlak var bunun temelinde saygı var, özen var.

“Ben babamın eline doğdum

Babam benim elime öldü”

Bu şiir yazdığım tek şiir demişsin. Konuşmak ister misin bu şiirle ilgili?

Evet bu yazdığım bir şiir ve yazdığım tek şiir. Babam öldüğünde ben yanındaydım, bunun travmasını da yaşadım. Atlatmak diye de bir şey yok sadece üzerine bir şeyler koyuyorsun zaman içerisinde, öyle devam ediyorsun. Ben babamı babam olmasından bağımsız bir şekilde sevdim onu. O yüzden bu kadar bağlıyım babama. 50 tane insan içinden yine onu seçerdim.

Yunus Günçe'yi 5 kelime ile anlatır mısın?

Dağınık, duyarlı, tutkulu, samimi (aşırı), çalışkan.

En utanç verici anın?

Altıma yapmıştım ve ağlayarak okuldan eve kaçmıştım.

‘Bana hikaye anlatmayın’

En güzel anın?

Gerçekten çok sevdiğimi anladığım andır benim için. Burnumu kırdım ben, ameliyat olmak zorunda kaldım. Ama bu arada hem burnunu kırıp hem ameliyat olup burnunun eski halinde kalması mümkün. Bakın benimkine aynı. Yani ‘Ameliyat olmak zorunda kaldım, burnumun şekli değişti’ diye bir şey yok. Bırakacaksın bu işleri. Diyeceksin ki ‘Burnumdan memnun değildim, burnumu yaptırdım’ Bana hikaye anlatmayın. Kimse o kadar aptal değil. Neyse medikal bir ameliyat oldum, anestezi aldım. Ayılmaya başladığımda ilk Selin'i sormuştum. Demek ki ben bu kadını çok seviyorum dedim. En güzel anım oydu bence.

Seni en çok ne yıkar?

Babamın ölümü bile yıkmadıysa kolay kolay bir şey yıkmaz. Selin'e döncem yine bu konuda. Bir tek ona bir terbiyesizliğim, yanlışım falan olursa o da bana 'Sen de mi Yunus?' dese yıkılırım..

YORUM YAZ