Zan'ı alana Matias bedava

Haberin Devamı ›
“Transferde Beşiktaş’ı melekler koruyor” demiştik ama bu başka bir şey... Önce Mehmet Topuz olmadı, ardından Nihat... Her iki oyuncunun durumları ortada, tekrara gerek yok. Önümüzde duran Gökhan Zan olayı var. Bu oyuncu Beşiktaş’a geldiğinden beri en yakın olduğumuz isimlerden biri. Bakmayın öyle boyuna, posuna, fiziğine, kimyasına!.. Çok duygusal bir yapıya sahip. Mesela, “Gökhan ne o, yüzün sararmış, hasta mısın?..” deyin, üç gün idmana çıkmaz. İnanılmaz bir yükseklik korkusu yaşar. Yani farklı karekterde bir arkadaş. Örnek verecek olursak; Mehmet Topuz’un ruh ikizi! Kendisi ile konuşuyoruz bizzat, “Seneye ne olacak?..”diye. Duraklıyor, “Abi benim 1 yıl daha sözleşmem var. Takım kaptanlarından biriyim. Ailem de çok mutlu, ben de... İki kupayı birden kaldırma onurunu yaşadım. Sıra, Şampiyonlar Ligi’nde...” Benzer bir sürü Beşiktaş övgüsü... Ve hemen akabinde Galatasaray’a atılan imza...
Beşiktaş sayesinde milli takıma kadar yükselmiş bir oyuncunun, yetkililer her ne kadar basiretsiz olursa olsun, ihanet etmeye hakkı olmamalı.
Fatih Terim haklı mı?
Fatih Terim’in bir lafı vardı; “Ben dahil hiçbir futbolcunun cenaze namazı kılınmaz!..” diye. Terim her ne kadar farklı amaçlı söylese de, bütün bunları görünce ‘acaba’ demeden de kendimizi alamıyoruz.
İşin diğer boyutuna bakarsak, Gökhan’ın ayrılması, Beşiktaş için kesinlikle kayıp değil, kazançtır. Uzun boyuna rağmen bir tane hava topu yok. Yerden ise ıskalama ustası. Gelen her topa, “dan dun” diye vuran yapıya sahip. “Adam markajı” dersen, eksik. Tek artısı, fiziki gücü. Ne zaman ne yapacağı belli değil. Bir dönem ‘Cam Adam’ başlıklı yazı yazmıştım, bu lakabı oldu. Kendi kendini sakatlayan tek futbolcu yani. Ha bütün bunlar yönetimin yaptığı hatayı asla örtbas etmez. Onlara düşen şu olmalıydı; opsiyonu kullanıp, bu oyuncuyu satışa koymak. Yanında da eşantiyon olarak, “Gökhan’ı alana Delgado bedava” diyerek, satmak!
Beşiktaş yönetiminde Asbaşkanlık yapan Avukat Levent Erdoğan var. Türkiye’de “imkanı yok” denilen davaları çeviren büronun, başındaki isim. Ancak hiçbir sözleşmede yok. Sadece iş mahkemelere, CAS’a düşünce, yani başka bir deyişle yumurta kapıya dayanınca, “Levent abi, gel bizi kurtar” nidaları atılıyor. Yahu çok ayıptır. Verin işi erbabına, bu durumlara düşmeyin...