Zeka mı kazanacak atletiklik mi?

Haberin Devamı ›
Bizden çok, Rüya Takımı diye adlandırılan ancak 2000 yılından bu yana hiçbirşey kazanamayan ABD’nin nasıl bir performans sergileyeceğini merak ediyordum Macao’da. 2002’de 6. olan, 2004’te yarı finalde Arjantin’e, 2006’da da yine yarı finalde Yunanistan’a mağlup olan yıldızlar topluluğu ne gibi dersler çıkarmıştı, büyük favori olarak gelip aciz duruma düştükleri bu üç şampiyona sonrası? En azından bu kez “nasıl olsa kazanırız” havasından kurtulup, çalışmaya erken başlamışlar. Avrupalılar’ın nakış gibi işledikleri ikili oyunları, sahayı satranç tahtasına çevirdikleri hücum setleri karşısında önlem anlamaya çalışmışlar. ABD’nin en büyük gücü, süratli ve atletik olmaları. Açık alanda ve birebirde karşılarında durmak imkansız. Tempoyu mümkün olduğunca düşürdüğümüz, oyunu sete set’e çevirdiğimiz anlarda rakiple hep kafa kafaya mücadele ettik. Ne zamanki baskı karşısında fizik yetersizliğimiz nedeniyle top kaybettik, geriye onlar kadar hızlı koşamadığımız için fastbreakler yedik. Görüldü ki ABD, set hücumlarında hiç üretken olamıyor. Kadroya sadece 1 pivot almaları (Dwight Howard), onun da hem birebirinin, hem de pas yeteneğinin zayıf olması hücum zenginliklerini azaltıyor Rüya Takım’ın. Sadece tek uzunla Çin’e gelmeleri coach Kryzewski’nin başını çok ağrıtacak gibi gözüküyor. Dün, ekibimize verdikleri 14 hücum ribauntu pota altında sorun yaşayacaklarının bir göstergesi. Açık alan oyunu dışında, setlerde sadece kısaların bireysel üstünlükleri sayesinde sayı bulabilmeleri, dünkü Türkiye karşısında işe yaradı ama İspanya, Yunanistan ya da Litvanya karşısında da yarar mı, hep birlikte göreceğiz. Bence Kobe Bryant faktörüne rağmen işleri hiç kolay olmayacak atletik ABD’nin zeki Avrupa karşısında.
Milliler’e gelince. Açıkcası bu kadarını bile beklemiyordum. Onlar Ağustos’a, biz ise Eylül ayını düşünüyorduk. Hele önceki gün İran’ın, bizim gibi eleme oynayacak hazır olmayan Sırbistan’ı yenmesinin ardından, hezimet olasılığı ağır basmaya başlamıştı zihnimde. Hidayet ve Ömer Aşık’ın yokluğu da tuzu, biberi olmuştu endişelerimizin. Ama bu zamansız, teknik olarak faydadan çok zarar ama gurur (!) getirecek turnuvanın ilk günü, eksik millilere güven aşıladı.