Umutlar azalıyor

Haberin Devamı ›
Ama en büyük sorunumuz olan mental problemleri fazla hesaba katmamışım. Yunanlılar’la bizim aramızdaki en büyük fark bu. Onlar 40 dakika aynı konsantrasyon ve disiplinle oynuyor, biz sürekli iniş çıkışlar çiziyoruz. Tam herşey yolunda gidiyor gibi gözüküyor, hoop bir anda her şey tersine dönüyor. Bizim korktuğumuz Barcelona’yı Panathinaikos gitti orada yendi, saha avantajını eline geçirdi. Hem de teneke bağlayıp gönderdiğimiz Ukiç ve Gist’le. Ama onların Diamantidis’i var, Olympiakos’un Spanoulis’i var. Bizim Vujaçiç’imiz!..
Vujaçiç aklını sayı atmakla bozmuş gibiydi. 6. zorlama denemesinde basket bulunca, Yunanlı taraftarlar da farketmiş olacak ki, ayakta alkışladı Sloven yıldızı! Basket sonrası onu kenara alan Mahmuti’yi de yuhaladılar. Dalga konusu oldu Atina’da...Hadi atamıyorsun, savunma yap bari. Tuttuğu Perperoglu, 5 dakikada 8 sayı attı. Semih ve Baraç’ın bu haliyle maç kazanmamız da imkansız. Ermal niye denenmedi anlamış değilim. En azından sahada gezen bu ikiliden daha fazla mücadele ederdi. Olympiakos’u bu şekilde oynayıp yenemeyeceğimizi gördük. Sete set hücumlarda neredeyse hiç sayı atamıyoruz. İstanbul’da farklı bir şeyler yapmak gerekiyor. Mesela sezon başında 98 sayı atıp kazandığımız maçtaki gibi. Kontrol basketbolundan biraz uzaklaşıp, Farmar, Vujaçiç gibi oyunculara açık alan bırakmamız gerekiyor. Yoksa yarı saha basketboluna kalırsak, Spanoulis farkı ortaya çıkıyor. Bu arada iki maçtır varını yoğunu ortaya koyan Kerem Gönlüm’ün performanslarına da yazık oldu.