Tek değil ama baş suçlu!

İstanbul’da düzenlenecek olan Final-Four iddiası ile çıkılan yolda yaşanan hüsran sonrası Basketbol Şubesi Sorumlusu Semih Özsoy’un açıklamaları gündem yarattı. Özsoy, tek suçlunun Spahija olmadığını belirterek, Hırvat antrenörün arkasında durduklarını dile getirdi. Gerçi bu tip söylemleri daha önceleri de çok duyduk. Her defasında da arkasında durulan antrenöre tekme vuruldu!
Haberin Devamı ›
Suçun büyüğü Spahija’da
Belki tek suçlu Spahija değil, ama bence baş sorumlu o. Neden mi? Çünkü transferi yapan da, takımı kuran da, takımı böyle oynatan da Spahija... Semih Özsoy, Aydın Örs ve diğerleri ne kadar müdahale edebilir ki. Zaten kariyerli bir coach işine müdahele ettirir mi? Tabii ki ettirmez. O yüzden sorumluluğun yüzde 80’ini de üstüne alır, almalı da. Ayrıca maç içinde yaptığı strateji hatalarını yazmaya gerek bile yok. Kazan ile Milano yenilgilerinin baş sorumlusu Neven Spahija’dır. Özellikle Milano maçında uygulattığı savunma, resmen evlere şenlikti. En acemi coach bile tehlikenin geleceğini görürdü, o görmedi. Ya da gördü ama kendi bildiğini okumaya devam etti, sonuç da hüsran oldu...
Haberin Devamı ›
Transferler karavana
Takımın temelleri sağlam atılmadı. Semih Özsoy, Gist ve Jerrels transferlerinin yaptıkları en profesyonel iş olduğunu söylüyor. Belki profesyonel olabilir ama en yanlış işti. ‘Balık baştan kokar’ derler. Bu ikisi, Jasikevicius ve Lavrinoviç’in yerine takıma enerji katsınlar, savunma yapsınlar diye alındı. İkisinin de savunmayla uzaktan yakından alakası yok. Gist bilmiyor, bu yaştan sonra nerede duracağını nereye gideceğini öğrenemez de. Jerrels ise biliyor ama yapmıyordu... Küçük takımların büyük oyuncuları diye bir kavram vardır. Partizan’dan, Cibona’dan gelen oyuncuların istatistikleri yüzde yüz oranında yanıltıcı olur. Nitekim oldu da. Kinsey’in yerine tercih edilen Bogdanoviç’in istikrarsızlığı ve savunma yetersizliği ortada. Geçen yıl Spahija’nın başarısındaki en önemli faktör Ömer Onan ve Kinsey’le başlayan saldırgan ve agresif savunmanın tüm takıma yayılmasıydı. Bu yıl Ukic, Bogdanoviç, Jerrels ve Gist sayesinde o savunmanın yerinde yeller esiyor. Savunma öylesine komplike bir iştir ki, dişlilerden biri aksarsa, tüm makine işlevsiz hale gelir. Keza Spahija’nın geçen yıl makine gibi işleyen hücum sisteminin de bu sezon yerinde yeller esiyor. Hücumlar tamamen Ukic’in birebirlerine kalmış durumda.
Top dönmüyor, pas trafiği yok. Neden?
Gidenleri çok aradı
Geçen yıl Jasikevicius ve Lavrinoviç gibi basketbol zekaları son derece gelişmiş iki tecrübe vardı. Gist, savunmada olduğu gibi hücumda da son derece etkisiz. Setler onun üzerinden dönemiyor. Ne saha görüşü var ne de pas yetisi. Bunların üstüne eklenen sakatlıklar işin tuzu biberi oldu. Ben, Fenerbahçe Ülker’den bu yıl için umudu kestim. Yönetim de mutlaka şimdiden gelecek yılın planlarını yapmaya, elindeki değerlere sahip çıkmayı düşünmeye başlamalı.