Ne de olsa Galatasaray

Haberin Devamı ›
Bir kez daha gördük ki, Galatasaray’ı yenmek için, bir, iki hatta üç periyot iyi oynamak yetmiyor. 40 dakika aynı ciddiyeti, aynı konsantrasyonu sahaya yansıtmak gerekli. Nitekim dün Banvit ilk yarı 15 sayı öne geçti, ikinci yarı farkı 17 sayıya kadar çıkardı, ama kazanan her zaman olduğu gibi Galatasaray oldu. Kazanma alışkanlığı bu olsa gerek. Kötü de oynasa, işler yolunda gitmese de bir şekilde kazanmayı beceriyor Ergin Ataman ve takımı. Banvit’in galip gelebilmesi için çember altında ezilmemesi gerektiğini belirtmiştik. Banvit ilk üç çeyrek ribaunt üstünlüğünü eline geçirdi. Çember altından skor üretti. Dış atışlar da girince, fark 17’lere kadar çıktı. Galatasaray’da Gordon sahada yoktu. Arroyo 32 dakikada sadece 2 sayı atabilmişti. Hafta sonu yeni doğan çocuğunu görmek için ülkesi Gürcistan’a giden Markoishvili’nin vücudu Bandırma’daydı belki, ama aklı Tiflis’te kalmıştı. N’Dong sakat sakat oynuyordu. 2-0 önde olmanın da rahatlığı üstüne eklenince Sarı-Kırmızılılar’ın maçı kazanacağına dair bir ışık görememiştik 32 dakika boyunca. Ama ne zaman Arroyo oyuna girdi, işin rengi de değişti. O geldiği günden bu yana hiç yenilmeyen Cim Bom, Porto Rikolu’nun kararlılığı sayesinde yavaş yavaş farkı kapadı. Arroyo, kendi atarken Ender ve Markoishvili’yi de devreye soktu. Son hücumda Arroyo yine potaya gitti, 4 Banvit savunmacısını üzerine çekti, bomboş durumdaki Ender’i buldu. Tecrübeli Ender de cezayı kesti.
Bu saatten sonra ne olur?
Artık Galatasaray şampiyon oldu diyebiliriz. Çok iyi oynadığı bir maçı bu şekilde kaybeden
Banvit’in 4. maça konsantre olabileceğini hiç sanmıyorum. Konsantre olsalar dahi, Galatasaray gibi bir takımı 4 kez üst üste yenmek neredeyse imkansız.