Arama

Popüler aramalar

Kazanmak güzel ama...

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Efes Pilsen, dün Sinan Erdem geleneğini sürdürdü. Hem de grubun en büyük favorilerinden M.Siena’yı yenerek. Sevinsek mi, üzülsek mi bilemedim. Karmaşık duygular içindeyim. Top 16’ya Siena gibi bir takımı yenerek başlamak harika. Ama dünkü maçın hakkı 2 sayı olmamalıydı. Rakibin oyun kurucusu Bo McCalebb’in olmaması onları fazlasıyla etkilemiş. Marko Jariç hiç hazır değil. Zaten Rakoviç’in ekstra performansı olmasa, 58 sayı bile atamayacaklar. Ama en iyi yaptıkları şeyi, dün daha da iyi yaptı Siena. Maç başına 66 ile en az sayı yiyen takımdı. Dün atamayınca, attırmadı Efes’i 60 sayıda tuttu. Bence çok fazla üzülmediler dünkü 40 dakika sonrası. Efes, 40 dakika boyunca oyunun hakimi ve maçı domine eden taraftı. Bir kaç kez farkı açtı, ama her seferinde rakibine yakalandı. Son üçlük girse, neredeyse kaybediyordu. Kendi tempolarını rakibe bir türlü kabul ettiremediler. Hücum takımı oldukları için oyunu çabuklaştırmaları gerekiyordu, bunu beceremediler. Maçın en kritik anlarından biri 3. periyodun sonunda Nachbar’ın kaçırdığı turnikeydi. Fast Break’te Rakoçeviç’e pas verse fark 12’ye çıkacaktı. Bu kadar kısır bir maçta 12 sayılık fark çok büyük avantaj. Ama dönüşte yedikleri üçlük sonrası Siena farkı 1 sayıya kadar eritti, oyuna da ortak oldu. Roberts’ın oyuna girdikten sonra Siena’nın armut toplar gibi aldığı hücum ribauntlarını engellemesi, Thornton’un müthiş faydalı (12 sayı, 9 ribaunt) oyunu Efes Pilsen’in galibiyetindeki en büyük faktördü.

Efes evinde hiç yenilmemiş, deplasmanda da hiç kazanamamıştı. İstatistikler böyle devam ederse 2 sayılık fark Efes’e yetmez. Çeyrek final için son 12 deplasman maçında sadece 1 galibiyet alabilen Efes’in, kendisini bekleyen 3 dış saha maçından en az 1 galibiyet daha çıkarmasını bekleyeceğiz.