Gerisi angarya

Haberin Devamı ›
Dünyanın en zor işlerinden biridir klasman maçları oynamak.
Hele bir de bir gün önce hedef maçını, kader maçını, bütün enerjini ve konsantrasyonunu koyduğun maçı kaybetmişsen.Bizim için biraz angaryaydı çünkü madalya hedefi ile geldiğin turnuvanın geri kalanı fazla anlan taşımıyordu ama Fransa için kader anıydı. Onlar kazanırsa 2010 Dünya Şampiyonası’na katılma hakkını elde edecekti.
Ersan ve Ender yoktu ama tüm bunlara rağmen maça müthiş başladık. Savunmamız yine üst düzeydeydi. İlk çeyrekte hiç top kaybetmedik, tam 7 top çaldık. Böyle savunma yapınca hücum da takır takır işliyordu. İkinci çeyreğin ortalarında fark 19 oldu. Ne olduysa da ondan sonra oldu. Mental ve fizik yorgunluk sonrası momentum düşmeye başladı.Hiç alışık olmadığımız şekilde arka arkaya fast break yemeye başladık. Tanjeviç burada oyuna müdahele etmedi. Taa ki 19 sayılık farktan 6 sayı geri düşene kadar. 15 dakika sonrası sahada bambaşka bir Türkiye vardı.
Kalan bölümlerde tam 16 top kaybı yaptık. Fransa alan savunmamızı çözdü, ama biz ısrarla aynı savunmada ısrar ettik. En önemlisi mücadeleyi bıraktık. Bizim takım mücadele etmezse, savunmada sert olmazsa kimseyi yenemez. İlk 5 maçı bu şekilde kazanmıştık. Ama 24 saat dolmadan çıktığımız ikinci maçta Fransızlar bir gün dinlenmenin ve kendilerinde zaten fazlasıyla olan fizik ve atletizm avantajını kullanıp, 2. yarının tek hakimi oldu. Sonuçta iyi başladığımız turnuva, kötü bitti bizim açımızdan. Birer topla iki maç kader maçı kaybettik. Son saniye üçlüklerinden biri girse, şimdi bambaşka şeyler konuşuyor olacaktık.Kendi hatalarımızla, kendi ellerimizle ve hakem yardımıyla verdiğimiz Yunanistan maçının acısı uzun süre anılardan çıkmayacak.