Arama

Popüler aramalar

Bir Fener klasiği

Abone OlGoogle News

Fenerbahçe’nin bu 90 ve üzeri sayı yediği 5. deplasman. Top 16’da Efes deplasmanını saymazsan (ben saymıyorum) 4 dış saha maçı da farklı kaybedildi.
Fenerbahçe’nin Milano’nun Olympiakos’u yenmesiyle matematiksel olarak grup ikinciliği şansı bile var. Bu durum Final-Four bile getirebilir.
Ama her deplasmanda 90 sayı yiyen bir takım Final-Four’u hak ediyor mu? Bence hayır...
Barcelona gibi bir takımı deplasmanda yenmek için top kaybını da minimuma indireceksin...

Haberin Devamı

Maç bir başladı Emir üst üste 2 top kaybı yaptı. İkinci yarı başlarken 7 sayı geridesin. Bir hamle yapman gerekiyor. 6 hücumun 5’inde top kaybı yaparsan, 3 dakikada 14 sayıyı potanda görürsün, fark da 20 olur.
Maç da 23. dakikada bitti zaten.

Zoriç’le olmaz diyorduk, Sekuliç’le hiç olmaz... Tomiç ilk yarı 7/8 isabet oranı ile 17 sayı attı, ikinci yarı yattı! Tek devre Fenerbahçe’yi yenmeye yetti de arttı bile... Gaziantep’in Türkiye’ye getirdiği Dorsey’i Fenerbahçe almayı akıl etse, şu an farklı şeyler yazıyor olabilirdik. Ama Türkiye eskileri Nachbar ve Dorsey 21 sayı bıraktı Fenerbahçe potasına. Obradoviç, Navarro’yu tutabilmek için Bogdanoviç’i ilk beş başlatmadı, Melih’i sahaya sürdü. İyi de Navarro’ya kariyeri boyunca kan kusturan bir Ömer Onan var yanında. Madem Bogdanoviç’i kenarda oturtuyorsun, başla Ömer’le maça, kene gibi yapışssın Navarro’ya.

Haberin Devamı

Nitekim Navarro 2/2 üçlükle başladı maça, bütün takım da ona ayak uydurdu tam 14 üçlükle bitirdi Barcelona maçı.
Barcelona gibi bir takımı deplasmanda yenmek için bütün takımın bireysel performanslarını en üst seviyeye çıkarması gerekir...
Dün 15 sayı 10 ribauntla oynayan Bjelica dışında diğerleri tel tel döküldü. Ne McCalebb, ne Kleiza, ne Emir ne de Bogdanoviç... Yeni transfer Jackson 11 sayı attı ama 8 Euroleague maçında toplam 3 dakika oynayan Pullen bile 13 dakikada 12 sayı attı. Düşünün Jackson’ın ve Fenerbahçe’nin savunmasının ne hallerde olduğunu...