Bile bile lades

Salon tıklım tıklım dolu, deplasmanda yendiğimiz son şampiyon Barcelona 3 asından yoksun, Fenerbahçe ise istim üstündeydi.
Galibiyet için her şart oluşmuştu.
Ama evdeki hesap, çarşıya uymadı.

Fenerbahçe hücumda son derece stresli başlarken daha 5 dakika dolmadan 5 top kaybı yapmıştı.
Savunmada ise tam 40 dakika boyunca hata yaptı Kanarya.
Rakibin en skorer ve şutör üç ismi Navarro, Basile ve Mickael yok.
Rubio’nun şutları çembere değmiyor. Grimau, göbeğinin altından topu potaya atmaya çalışıyor. 10 tane boş atsa 2 tanesini belki sokar. Keza Victor Sada...
Belli ki içeriyi kullanacaklar. Nitekim oyunun başında Lorbek ve Vazquez’le 6’da 6 çember altı ile başladılar, fark bir daha kapanmadı.

Her ikili oyunda, aynı basketi yedik.
Lakoviç dışında dış tehdidi olmayan Barcelona’nın denediği her ikili oyunda, uzunlarımız şut atma özürlü Barcelona kısalarının üzerine çıktı. Şut özürlü olan ama pas yetenekleri bulunan Rubio, Sada devrilen kendi uzunlarını bomboş çember altında topla buluşturdu.
Lorbek 11, Morris 9, Ndong 14, Vazquez 11, Peroviç 2 toplamda 47 sayı atmış Barcelona uzunları.
Kariyerinin en formsuz dönemini geçiren Rubio, tam 10 asist yaptı aciz savunmamız karşısında.
Tribünde izlerken insan çıldırıyor, aynı basketi defalarca yiyince...
Spahija’dan rakip kısaların şutlarını riske etmesini ya da alan savunması bekledim. Boşunaymış!
Nitekim 12 üçlüğün 3’ünde isabet bulabilmeleri, dışarıdan ne kadar aciz olduklarının bir göstergesi.
Savunma yapamayınca, hücumda da bir türlü ritm bulamadı Kanarya.
Çoğu basketimiz birebir zorlamalardan geldi.

Herşeye rağmen maçı defalarca kazanacak noktaya getirdi Fenerbahçe.
Burada da ya bomboş turnikeler kaçtı, ya da aceleden bir çok top kaybı yapıldı.
Bu kadar eksik ve sorunlu Barcelona’yı yakalamışken, bu yenilgi liderlik şansının da yitirilmesine neden oldu.

Haftaya Siena da bizi yenerse, liderlik hesapları yaparken grubu üçüncü sırada bitirecek Fenerbahçe.
Nereden nereye...