'Yazık geçen zamana yazık yalanmıydı biz mi aldandık'
8 yıllık macera bitti... Yattara kırık Türkçe'siyle bu şarkıyı mırıldanarak Trabzon'a veda etti...

Yağmurlu bir günde Karadeniz’in azgın dalgalarına buruk, nemli gözlerle bakarken, “Bugünlerde bu şarkiyi çok seviyorum” dedi ve kırık Türkçesi’yle mırıldanmaya başladı:“Yazik, geçen şu zamana yazik/ Yalan miydi, biz mi aldandik...Boyle mi sona erecekti/ Boyle parça parça mi olacakti?”
Tam başlamadan bitme moduna gelmişti neredeyse “Yattara’yla veda” röportajımız. Toparlandık, kısa süre önce dinen yağmurun ardından, sert bir dalganın savurduğu su tanecikleriyle, kendimize geldik.“Bak abi!” diye söze başladı:“Ben bu toprakları... Bu denizi... Bu insanları... Özetle, bu şehri çok sevdim. Nasıl diyorsunuz siz: Koyuyor bana şimdi ya!”
Haberin Devamı ›
‘Senin köpeği bile özleyeceğim’
Trabzon’un Arsin İlçesi’inde bir genç yaklaşmış yıllar önce yanına, fotoğraf çektirmek istemiş, çektirmişler. Sonra Gine’ye gitmiş gezmeye Yattara. Bakmış ki o genç, kendisiyle çektirdiği resim elinde ona doğru yürüyor. Sarılmışlar birbirlerine 40 yıllık dost gibi. Meğer bir müteahhitle çalışmaya gitmiş oralara. Birlikte bağırmışlar: Bize Her Yer Trabzon, diye Gine sokaklarında.
“Çok özleyeceğim bu şehri, bu insanları çook” dedi ve ekledi: ”Sizin Kontes’i bile özleyeceğim. Minicik bir şey, nasıl da korkardım ondan”, gülüşmeler.
Not: Kontes, Terrier cinsi köpeğimizin adı, bir süre Yattara ile aynı sitede oturduk, gerçekten de çocukları Mamadou ve Salif’in kucağındaki Kontes’i görünce, Yattara köşe bucak kaçardı.
Haberin Devamı ›
‘Pirzola ve hamsiyi tek geçerim’
Yattara, özlemini kişiselleştirdiğinde şu isimleri hiç düşünmeden saydı:
Başkan, Özkan Sümer: Bana bu şehri, bu insanları tanıma şansını veren beni yaratan adam. Teknik direktör, Ersun Yanal: Bana duyduğu güveni unutamam.
Futbolcu, Hasan Üçüncü: Can dostum, şampiyon olmalarına en az onun kadar sevindim. Arkadaşlar, Kemal Sarı ve Fatih Daşlı ile Adem Cebeci: Elim kolum oldular Türkiye’de. Olmazsa olmazları: Nihat Usta ve Cemil Usta,
tabi ki levrek buğlama, pirzola ve hamsi.
‘Jaja gibi davranmadım’
Anlatmaya devam ediyor, “Bu şehir başka, insanlar başka, unutamam ya unutamam. Nasıl unuturum be!”
Yine duygusal anlar: Büyük bir kapıdan girdim bu şehre, çok küçük bir kapıdan çıkıyorum. 8 yıl dile kolay, bir insan ömründeki yeri, üstelik gençliğinin en hızlı zamanlarında az mıdır? Kapı önüne koyulmuş gibi hissettim kendimi. Futbolu bırakmayı düşündüğüm şehirde, kovulur gibi gitmek dokunuyor bana. Son bir yılım kabus gibiydi. Bir veda maçını çok görmemeliydi bana bu camia.”
Yutkunuyor ve yine devam:
“Özkan Sümer, Atay Aktuğ, Nuri Albayrak, Sadri Şener başkanlarım oldu. Samet Aybaba, Turgay Semercioğlu, Ziya Doğan, İhsan Derelioğlu, Vahit Halilodzic, Lazaroni, Ersun Yanal, Hugo Broos, Ahmet Özen, Ünal Karaman, Şenol Güneş’le çalıştım. Onlarca yönetici, yüzü aşkın takım arkadaşım oldu. İlginçtir, 4 kongre geçirdim burada. Zaman zaman çılgınlıklarım da oldu. Özeleştiri yaptım. Ama bir Jaja’nın yaptıklarının onda birini yapmadım. Gittiler, gelmediler zamanında birçoğu. Hep benim geç gelmelerim konuşuldu. Ben göze battım. En basit örneği, ben ayrılıyorum, toplu yemekteyim, kalıcı Colman, Jaja yok.“
Haberin Devamı ›
‘Komik paralara oynuyordum’
Sitemlerini şu sözlerle bitirdi: İyi zamanımda istesem geciken alacaklarım nedeniyle FİFA’ya başvurur, serbest kalırdım, yapmadım. Şimdi ayrılacağız, benden 750 bin liralık hak ettiğim paradan indirim yapmamı istiyorlar, adalet mi bu? Bu kez mecburen FİFA’ya giderim valla. Neden? Çünkü son bir yıl çok çektim. Sakatlıktan gelerek çıktığım ilk iki maçta Sivas ve Fenerbahçe maçlarını aldım, sonra kulübede kaldım. Paramı ödemediler. Tabi ki her şeyimi borçlu olduğum Trabzonspor’dan çok şey kazandım. Ama bunlar sıradan bir futbolcunun kazanacağı paralar. Üstelik ilk 4 sezon çok komik paralara oynadım burada. Kazandığım paranın hakkını verdim. Aksini kimse iddia edemez.”
Haberin Devamı ›
Son teşekkür Aşkın Nur Yengi’ye
Daha da uzardı sohbetimiz, sonra bir grup genç fark etti bizi. Kestik zorunluluktan. Yattara’yı omuzlara aldılar. Gözleri doldu yine. “İşte böyle, işte bu nedenle Trabzon ve Trabzonspor her daim kalbimde olacak.” Bir saat önce kulüpte vedalaşma vardı. Eşyalarını toplamış, jipinin arkasına koymuştu, oturacak yer yoktu, “8 yılın eşyaları” dedi. Yemekten söz etti:
“Sahne çok dramatikti. Gidiciler çoktu benim gibi. Ben mertçe açıkladım. Açıklamayanlar beklemedeydi!”
Son sözleriyle çok şey anlattı aslında Yattara, birkaç gün içinde kopacak fırtınayı işaret etti yani. Sonra, sahildeki veda anı: “Kontes’e selam söyle abi!”Denize baktı yine.Bakarken mırıldanıyordu, Aşkın Nur Yengi’nin ağzına sağlık, biz de çok sevdik bu şarkıyı, ama Yattara’nın yorumu bir başka...
Ergun Ata
Kolbastı ondan sorulur
Trabzon’da 8 senedir oynayan İbrahima Yattara, sadece Türkiye’nin değil, kentin de gelenek ve göreneklerine kısa sürede uyum sağladı. Şehirde ailesiyle birlikte yaşayan Gineli’nin zaman zaman eşiyle problemleri gündeme taşınsa da olaylar hiçbir zaman skandal boyutuna ulaşmadı. İlk günlerde horon şov yapan Yattara, son dönemlerde ise tam bir kolbastı ustası olmuştu. Takımın en eskilerinden olan deneyimli yıldız, adeta bir Trabzonlu gibi kente hakimdi.
Haberin Devamı ›
Yeni soyadı üçüncü!
Yattara, Trabzon ve Trabzonspor ile o kadar bütünleşti ki, Türk olmaya karar verdi. Hatta kendine bir Trabzonlu’nun soyadını seçti... Sürmeneli olan ve bir dönem Trabzonspor’da forma giyip, son olarak da Mersin İdmanyurdu ile Bank Asya’dan Süper Lig’e çıkan yakın dostu Hasan Üçüncü, imdadına yetişti. Üçüncü soyadını almaya karar veren Yattara, “Burada en önemli dostluklarımı kurdum. Sık sık Türkiye’ye geleceğim ve Trabzon’a uğrayacağım. Bu kentle bağım asla kopmaz” mesajlarını verdi.