Haftanın filmlerini Abbas Bozkurt yazdı: Sınıfsal gerilimler
Toplumun farklı kesimlerinden gençleri bir araya getirip, onların arasındaki çatışmaları gün yüzüne çıkarmak konusunda usta bir yönetmen var karşımızda…

2008 yapımı Fransız filmi ‘Sınıf’ı izlediyseniz kolay kolay aklınızdan çıkaramamışsınızdır. Bir öğretmenin kozmopolit bir Fransız okulunda öğrencileriyle kurduğu ilişkiyi anlatan film, böylesi basit bir konudan nefes nefese izlenen, seyircinin yakasını bir an için bile bırakmayan yüksek tempolu bir toplumsal portre çıkarmayı başarıyordu.
Bol ödüllü yönetmen Laurent Cantet, ‘Sınıf’takine çok benzer bir formülü bu kez ‘Atölye’ adlı filminde kullanıyor. Pek çoğu amatör olan genç oyuncuların doğal performansları, inanılmaz bir hızla, sahiciliğini hiç kaybetmeden akan diyaloglar ve bu diyalogların arasına ustaca yedirilen Fransız toplumunun dertleri... Günümüz Fransa’sının, hatta Avrupa’nın tamamının gündemine olan meseleleri, gençlerin bakışları aracılığıyla anlamak için bulunmaz bir fırsat ‘Atölye’.
Bu kez bir Fransız lisesinde değil, yaratıcı yazarlık atölyesindeyiz. Atölyeye katılan gençlerden biri, yazdığı polisiye türündeki metne kendisini fazlaca kaptırıyor ve ortamın tansiyonunu giderek yükseltiyor.
Geçtiğimiz yıl Cannes’da gösterilen ve büyük beğeni kazanan film, Avrupa’da giderek artan şiddet vakaları üzerine de düşünme fırsatı veriyor. Göçmen sorunundan sosyoekonomik uçurumlara bir dolu meseleye atıfta bulunuyor diye ‘Atölye’yi ağır, karanlık bir film sanmayın. Marsilya’daki küçük bir tatil kasabasında, güneşin altında yaşanıyor her şey!
Ocean's 8
Ocean’s 11 serisini, tamamı kadınlardan oluşan bir soygun ekibiyle yeniden hayal etmeye ne dersiniz? Cate Blanchett, Anne Hathaway, Helena Bonham Carter ve Sandra Bullock gibi muhteşem kadın oyunculara sahip filmimiz tam da bu sorunun cevabını arıyor.
Steven Soderbergh’in özgün dokunuşlarıyla büyük gişe başarısı yakalayan Ocean’s 11, yıldızlarla dolu, aksiyonla mizahı harmanlayan, zeka seviyesi yüksek, kurgusu tıkır tıkır işleyen bir soygun filmi vaat ediyordu. Ocean’s 8 de bu geleneği sürdürüyor. Yepyeni bir şey keşfetme derdiniz yoksa, koltuğa kurulup patlamış mısırınıza uzanabilirsiniz.