Haftanın filmlerini Abbas Bozkurt yazdı: Düğümlendik kaldık

BKM filmlerinin gişedeki saltanatı malum: Yılmaz Erdoğan’ın komediyle dramı harmanlayıp ülke meseleleriyle yoğurarak başarıya ulaşan filmleri, popüler sinemamızı tümden değiştirmiş, yeni bir damar yakalamıştı. Sonrasında Ata Demirer, Gülse Birsel gibi komedi devleri de BKM bünyesine katılınca, yapım şirketiyle anılan her filmin halk tarafından sevileceği beklentisi doğdu.

Kazın ayağı öyle değil elbette; eğer ortada hikaye yoksa, seyirci, filmin birkaç ünlü oyuncuyla alelacele çekildiğini seziyorsa, sosyal medyanın da etkisiyle, kulaktan kulağa hızla yayılan “kanaatler” filmi kolaylıkla yerin dibine de sokabiliyor.

BKM filmleri, televizyonda pişen genç ekiplerin yaratıcı potansiyelini ve yeni kuşaklarla kurdukları bağı uzunca bir süredir oldukça iyi kullanıyor, doğru. Ancak, iki üç haftada çekilen, senaryodan yoksun, özensiz komedilerin sayısı arttıkça, bu işin bir tıkanma noktasına doğru gideceğini de görmek gerek.

‘Eyyvah Eyvah’ serisi ve ‘Deliha’ gibi gişede büyük iş yapan filmlerin yönetmeni Hakan Algül’ün imzasını taşıyan, oyuncu kadrosu da yine tanıdık simalarla dolu ‘Düğüm Salonu’ başarılı BKM işlerinden biri olamadı. Mart ayında ilk kez vizyona girdiğinde seyirciden reaksiyon alamayan film, diğer BKM yapımları gibi yaz aylarında bir kez daha salonlara konuk oluyor.

Evlenmek üzere olan bir adamın, aynı saatte yandaki düğün salonunda eski sevgilisinin de evleneceğini öğrenmesi üzerine kurulu film, tanıdık bir “düğün dernek şamatası”. Fikir olarak da hiç fena değil belki. Ancak sinema dediğimiz şey, parlak bir fikir bulup bütçeyi denkleştirerek bitmiyor. İş fikirde değil, öykünün ayrıntılarında, kara kare her çekime, her diyaloğa gösterilen özende yatıyor.

Bilet fiyatları gün geçtikçe artarken, seyirci de tercihini, tek bilet parasına denk düşen dijital platformlardan yana kullanmaya başlıyor. Burak Aksak’ın ‘Bana Masal Anlatma’sı gibi, seyircilere karanlık bir salonda bir arada izleme heyecanı yaratacak öyküler sunmadığı müddetçe, BKM de gişedeki hayal kırıklıklarına hazır olmalı.

Los Angeles'ta Gizli Görev

Bruce Willis’in başrolde olduğu eski usûl aksiyonları özlediyseniz, derdinize derman olacak film ‘Los Angeles’ta Gizli Görev’ değil belki ama yine de bu haftanın en eğlenceli seçeneklerinden biri. Willis’in yanına bir başka eski kurt John Goodman’ı ekleyen, kendini fazla ciddiye almayan bu filmde, baş kahramanımızın can dostu köpeği Buddy mafya tarafından kaçırılıyor ve aksiyonun fitili ateşleniyor!