Derbi sonrası usta isimler yorumladı! 'Fenerbahçe kalabalıktı Galatasaray akıllı' | 'Hata değil art niyet'

Süper Lig'in 14. haftasında Fenerbahçe ile Galatasaray, Kadıköy'de 1-1 berabere kaldı. Dev derbide Galatasaray'ın 27. dakikada Leroy Sane kaydetti. Fenerbahçe'nin golünü ise 90+5'te Jhon Duran attı. Karşılaşmada başka gol olmazken iki takım da puanları paylaştı. Bu sonuçla birlikte Galatasaray'ın puanı 33, Fenerbahçe'nin ise 32 oldu. Gelecek hafta oynanacak maçlarda Galatasaray, Samsunspor ile karşılaşacakken Fenerbahçe de Başakşehir ile oynayacak.

Maç sonu Okan Buruk'un açıklamaları şöyle:
"Maçla ilgili kendimizi hiç yormayalım. Bugün yaşananları herkes gördü. Saha içinde yaşananları herkes gördü. Maçı çok fazla değerlendirecek bir durum yok. Canımızı kurtardık. Kazım'ın gözü kör oluyordu. 2 oyuncumuzun ayağı kırılabilirdi."

Maç sonu Tedesco'nun açıklamaları şöyle;
“Öncelikle Galatasaray'a karşı oynuyoruz, şakasına bir takıma karşı oynamıyoruz! Ben onların da bu süreçte maçı kontrol ettiğini düşünmüyorum. Bu tarz maçlarda oyununun içerisine koyduğunuz tempo, iştah ve mentalite belirleyici oluyor. Biz de elimizden gelenin en iyisini yaptık. Böyle maçlarda bazen oyunu kontrol edebilirsiniz bazen edemeyebilirsiniz. Barış ve Osimhen'e çok fazla uzun top oynadılar ve bizim bunların çoğunu iyi savunduğumuzu düşünüyorum.”

Fanatik'in usta yazarları 14.haftada oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbisini köşelerine taşıdı ve analiz etti.

Duran faktörü - Serkan AKCAN --> Fanatik
Son haftalardaki form durumuna bakıp üstüne bir de eksikleri düşününce Kadıköy’deki derbide rüzgarın Tedesco’nun arkasından esmesi bekleniyordu. Ama Okan Buruk Galatasaray kariyeri boyunca Fenerbahçe derbilerine hep iyi hazırlandı. Sakatlıklar sebebiyle kadro kurmakta zorlanan Okan Buruk, Sallai’nin de cezalı olduğu bir gecede Davinson Sanchez’i sağ beke çekip Lemina’yı stoper oynattı.

Bu tercih Fenerbahçe’nin sol koridoruna bir önlem içeriyordu. Sanchez, Kerem Aktürkoğlu’na fiziksel açıdan büyük üstünlük kurdu, Brown’un gelişlerine de baraj kurdu. Fenerbahçe kalecisi Ederson’un oyunu başlatırken sürekli yüksekten Kerem’e şişirmesi ve Sanchez’in topları alması Galatasaray için yeni atak başlangıçları anlamı taşıdı. Tedesco’nun bu tabloya seyirci kalması Sane’yi oyunun içine çekti. Leroy Sane, Sanchez’in kazandığı topları driplingle iç koridora çekip kendine geniş alanlar yaratırken Fenerbahçe’nin karşılama sorunları baş göstermeye başladı.

Kulübesi zayıftı
Okan Buruk, Tedesco’ya oranla sakat ve cezalılardan dolayı daha zayıf bir kulübeye sahipti. O yüzden ikinci yarıda oyuna müdahale etmekte çok zorlandı. Tedesco, Talisca, Duran, Fred kartlarını kullanırken Okan hoca kulübeye baktığında sağlıklı tek alternatifi genç stoper Arda’ydı. Nitekim hamleyi de İlkay-Arda değişikliğiyle yapabildi. Lemina merkeze, Arda stopere geçtiğinde takımının düşen enerjisini tazeleyebildi. Tedesco hamle üstüne hamle yaptıkça oyunun son bölümünde momentumu eline geçirdi. Fenerbahçe baskıyı artırdı ve Duran’ın kafa golü de dengeyi getirdi. Sanırım Tedesco bundan sonra hep, ‘Neden derbiye Duran değil de Nesyri ile başladın’ sorularına muhattap olacak.

Kazanan taraf Trabzon oldu! - Cem DİZDAR --> Fanatik
‘’Temkinli oyun’’un iki teknik adamın da önceliği olduğu kadrolar açıklandığında belli olmuştu. İlk devre boyunca maç tam da bu doğrultuda ilerledi. Gol vaat eden bir maç değildi ama farkı yaratan Galatasaray’ın önce Gabriel Sara ardından Leroy Sane ile iki şut denemesi oldu. İlki auta gitti ikinci vuruş defansa çarpıp gol oldu. Buna karşın ev sahibi Fenerbahçe ise hücumda ‘’yok hükmünde’’ydi.

Ne Kerem Aktürkoğlu ne Dolgeres Nene ne Marco Asensio vardı ortalıkta. Böyle olunca da Youssef En Nesyri’den bir şeyler beklemek fazla iyimserlik olurdu. İkinci devre de ilkinden farklı değildi. Bir ‘’top kaptırma yarışı’’dır gidiyordu. Topu kapan tuhaf bir acemilikle ikinci bilemediniz üçüncü pasta topu karşı tarafa devrediyordu.

Galatasaray ev sahibinin ritmi yükseltmesine izin vermedi. Üstelik Tedesco’nun değişiklikleri de tempo yükseltmeye yetmeyince Galatasaray maçı sona kadar istediği gibi kontrol etti. Lakin uzatmada Tedesco’nun iki değişikliği beraberliği kurtaran uyumu gösterdi. Maçın Fenerbahçe için Ferencvaros maçı kıvamında geçeceğini tahmin ediyordum, yanılmadım. Fark, beraberlik golünün daha geç gelmesindeydi. Kazanan ise zirveye yaklaşan Trabzon oldu!..

Ve son bir kaç soru...
Leroy Sane golü sonrası tribünden atılan cisim Kazımcan Karataş’ın gözüne zarar verse atanın başı göğe erecek ve ‘’büyük Fenerbahçeli’’ mi olacaktı?
Maç yaklaşık 5 dakika geç başladı… Maçların geç başlamasının bilmediğimiz özel nedenleri mi var acaba?
En Nesyri değişiklik için kenara giderken protesto eden kalabalık takımları Fenerbahçe’nin lehine bir tavır gösterdiğini mi düşünüyor?
Maç boyu Galatasaray’ın en yüksek gayret göstereni taraftarının zaman zaman tepki gösterdiği Barış Alper Yılmaz’dı. Maçın kazanılmasında hatırı sayılır katkısı olan Barış bundan böyle hak ettiği teveccühü görür mü dersiniz?
Özellikle ilk devre hakem Yasin Kol uyarana kadar Okan Buruk ekrana her geldiğinde kararlardan şikayet ederken, Tedesco görüntüye her geldiğinde oyun ve takımıyla ilgiliydi. Sizce hangi teknik adamın tarzı doğru?

Kulübe beraberliği getirdi - Tunç Kayacı --> Fanatik
Derbide maç öncesi her şey konuşulur ama son sözü sahada futbolcular söyler. Dün gece de Kadıköy’de ev sahibi Fenerbahçe, fazlasıyla favori olduğu maçın ilk yarısında gergin ve tutuktu. Galatasaray’da ise tüm eksiklerine rağmen Okan Buruk iyi bir 11 sürdü sahaya. Özellikle savunma hattındaki zafiyeti Lemina’yı stopere çekerek hallettiğini ilk yarıdaki oyunla gördük. Fenerbahçe, rakibin alan savunması karşısında uzunca bir süre kalecisine dönmek zorunda kalırken, Galatasaray ceza alanına girmekte zorlandı.

Avantajı iyi kullanamadı
İlk 30 dakikadan sonra yenik durumdaki rakibi karşısında Galatasaray’ın önemli pozisyonlar yakaladığını gördük. Fenerbahçe ise bir türlü istediği baskıyı kuramayınca rakibin hatalarından gol arar bir pozisyondaydı... İkinci yarıda yedek kulübesinin yetersizliği ister istemez Galatasaray’da yorgunlukları artırdı. Oysa Okan Buruk güçlü bir yedek kulübesine sahip olsa İlkay ve Sara gibi isimleri daha erken dışarı alabilirdi. Tedesco, Talisca ve Duran hamleleriyle hücum kozunda elini yükseltti. Ama şu bir gerçek, iki takımın oyuna giren çıkan isimlerine bakarsak Fenerbahçe’nin bu avantajını çok da iyi kullandığını söylemeyiz.

Hakemden çifte standart
İlk yarı daha iyi oynayan, golü atan Galatasaray ikinci devrede yorgunluk ve skoru koruma duygusuyla mahkum oynadı. Fenerbahçe son anlarda kurduğu baskıdan, sonradan giren Duran’la gol çıkarmayı başardı. Fenerbahçe namağlup, Galatasaray ise lider unvanını korudu. Bir çift sözüm de maçın hakemine olsun... Yasin Kol iyi başladığı maçta özellikle ikinci yarıda faullerde çifte standart uygulayarak yönetimine gölge düşürdü.

Avantaj Galatasaray'ın - Hamit Turhan --> Fanatik
Bu maçın kritiğine başlarken en son söyleyeceğimi ilk birkaç paragrafta söylemeliyim: 2025/2026 Sezonunun kaderini belirleyecek en önemli karşılaşmalardan biri olan dün geceki derbiye, maalesef beklendiği gibi maçın hakemi Yasin Kol damga vurdu. Yasin Kol'un bu maçı katletme ihtimali birkaç gündür her türlü medyada dillendiriliyordu. Hatta şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Geçtiğimiz hafta sona eren maçların ardından, Sarı-Kırmızılı tribünlerin 40 yıllık emektarı, Galatasaray kongre üyesi, Rami’den sevgili dostum Taner Kolankaya ile yaptığımız yazışmalarda, sohbetlerde bu maça Yasin Kol'un atanacağının neredeyse yüzde yüz olduğunu konuşmuştuk!

Yasin Kol ataması malumun ilamıydı!
Nitekim öyle de oldu! Perşembe günü haftanın hakemleri açıklandığında Yasin Kol'un bu önemli derbinin hakemi olduğunu öğrendik! Aslında malumun ilamıydı! Zira, ilahlar buna çoktan karar vermişti! Liyakatin epeydir rafa kalktığı bir coğrafyada bunu bir hafta önceden kestirmek pek de müneccimlik değildi, bizler ve bizler gibi düşünenler için! Ancak bizim gibi fanilerin bu ön görüsü maalesef Galatasaray Yönetimi için geçerli değildi! Yasin Bey'in açıklanmasının ardından VAR hakeminin de Ali Şansalan olacağı yönünde çeşitli tevatürler dolaştı durdu sosyal medyada. Sonra bunun da tevatür değil, gerçek olduğu anlaşıldı!

Skriniar'ın Sara'ya hareketi kırmızıydı
Bu muhteşem ikili maçın ilk 45 dakikasında beklenmedik bir şekilde iyi işler çıkardılar. Hatta Fenerbahçe'nin attığı golü iptal bile ettiler (haklı olarak)! Lakin, ikinci yarı sazı ellerine aldılar ve sahne onların oldu! Burada tek tek pozisyonları değerlendirecek değilim ama Skriniar'ın Sara'ya yaptığı kırmızı kartlık harekete faul bile çalmamak, VAR'ın da burada devreye girmemesi hakem hatası filan değil, düpe düz art niyettir, talimattır! Buna benzer pozisyonda geçtiğimiz hafta sonu oynanan Chelsea-Arsenal Premier League maçında hakem VAR uyarısıyla Caicedo'ya 38. dakikada kırmızıyı yapıştırmıştı! Üstelik kendi seyircisi önünde!

Kazımcan Karataş neredeyse kör oluyordu
Elbette sadece Skriniar-Sara pozisyonu değil, birçok ikili mücadelede Yasin Kol faul ve kart standartlarını tek taraflı kullandı. Galatasaray'ın, özellikle ikinci yarıda üçüncü bölgede top tutamamasının en önemli nedenlerinden biriydi Yasin Kol'un çifte standardı. Sarı-Lacivertli defans oyuncularının Barış Alper, Osimhen, Sane ve Sara'ya yönelik sert hareketlerini temaslı oyun olarak niteleyerek cezalandırmaması maçın duvar tenisine dönmesine neden oldu. Buna karşın Sarı-Lacivertli oyunculara Galatasaraylı oyuncuların her türlü müdahalesini serbest vuruşla cezalandırdı. Özellikle de ceza sahası çevresinde! Tabii bu arada tribünden atılan sert bir cisimle Kazımcan'ın kafasının gözünün yarılmasını, neredeyse gözünün kör olmasını, bunun yayıncı kuruluş tarafından tekrar gösterilmemesini, bu olayla ilgili hiçbir yetkilinin aksiyon almamasını nereye sığdıracağız bilemiyorum.

Yasin Kol, FIFA hakemlerine hakarettir
Bir gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklerseniz, diğerlerini de öyle iliklersiniz. Bu maça TFF Başkanı'nın hemşerisi, torpillisi Yasin Kol gibi yetersiz, kifayetsiz, atletik testleri geçememiş, futbolu bilmeyen, vücut dili son derece kötü, yabancı dili ve FIFA Kokartı olmayan bir hakemi atarsanız olacağı budur. Yabancı dil demişken, bu hakem arkadaşın yönettiği maçta ilk 11’lerde 15 yabancı oyuncu olduğunu belirtmeliyim. Sonradan oyuna girenleri saymıyorum bile! Bu oyuncularla hangi dilde anlaştığını bir dudak okuma uzmanına yorumlatmalıyız! Üstelik böyle bir atama ülkemizin uluslararası maç yönetme yetkinliğine sahip FIFA hakemlerine de büyük hakarettir. Siz bu FIFA hakemlerine nepotizm yaparak saygı duymuyorsanız, Avrupa ve dünya niye duysun ki! Bu hakemlerimize uluslararası maçlarda görev verilmiyor diye bizler neden zırlanıyoruz ki! TFF bir devlet kurumudur. Her devlet kurumunun olduğu gibi TFF'nin de devlet ciddiyetiyle kurallara, kaidelere, teamüllere, manzumelere uygun hareket etmesi gerekir. Belli ki bu güzide kurumumuzun da çivisi çıkmış!

Bu maç Okan Buruk için başarı hikayesidir
Maça gelince... Hangi Galatasaraylıya sorsanız, bu şartlarda beraberliğin iyi sonuç olacağını söylerdi. Lakin, 90+6'da gelen golle berabere kalmak kimsenin razı olacağı bir sonuç değildi. Buna Okan Hoca da dahil! O nedenle, şu oyuncu iyiydi, şu oyuncu kötüydü, şu topçu oynasaydı, filanca oyundan çıksaydı gibi yorumların hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Bu kadar eksik oyuncu, ağır sakatlıklardan yeni çıkmış ve tam hazır olmayan futbolcuların ilk 11'de sahaya çıkması, bir ay önce kasık ameliyatı olan Yunus'un maçın sonunda oyuna girmesi, 18'lik Arda'yla savunma güvencesi sağlamaya çalışması Okan Buruk için aslında başlı başına bir başarı hikayesidir.

İki büyük takım Mayıs'a kadar rekabet eder
90 dakikanın genelinde oyunu domine edememelerine, çok basit top kayıpları yapmalarına, ileride top tutamamalarına rağmen son 10 haftanın en formda takımı Fenerbahçe'ye deplasmanda yenilmemek Sarı-Kırmızılı takım için şampiyonluk yolunda çok büyük bir avantajdır. Ayrıca ligin sonundaki ikili averaj için de Galatasaray lehine oluşan fiili bir durumdur. Görünen o ki, Galatasaray önündeki üç maçı kazanıp ligin ilk yarısını lider olarak kapatırsa ve ara transferi çok doğru hamlelerle değerlendirirse -ki bu arada eksik oyuncular da takıma katılacaklardır- bu sezon da ipi göğüsler. Ancak bu Fenerbahçe'nin ligin sonuna kadar yarışın içinde olacağını da bilmeleri gerekir. Bu da iyi bir şeydir. Hem Galatasaray'ı zinde tutar hem Fenerbahçe'yi hem Türkiye Süper Ligi'ni hem de Avrupa Kupalarını...

Fenerbahçe kalabalıktı, Galatasaray akıllı - Burak Özdemir --> Fanatik
Futbol tarihinin en büyük derbilerinden biri oynandı dün gece Kadıköy'de. Bu tür maçlar genelde sadece sahada oynanmaz; zihinde, cesarette, dayanıklılıkta oynanır. Derbide gördüğümüz şey tam da buydu. Skor 1-1, oyun vasat; ama ortaya çıkan tablo derbilerin ne kadar kırılgan, ne kadar ince dengelerle kurulu olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Fenerbahçe: Topa Sahip Oldu Ama Oyuna Hükmedemedi
Fenerbahçe'nin %56’lık topla oynama oranı, 15 şutu, uzun süreli baskısı… Topla oynama üstünlüğü var, ancak bu üstünlük, tehdit üretmeyen, rakibi tedirgin etmeyen bir üstünlüktü. 15 şutta sadece 2 isabet. Ceza sahasında kalabalıklaşamayan bir hücum anlayışı. Final toplarında yanlış pas tercihleri. Oyunun temposunu zirveye çıkaramayan bir pas kurgusu. Top genelde Fenerbahçe’deydi ama tehlike yoktu. Çünkü topa sahip olmak, oyuna hükmetmek değildi.

Galatasaray: Eksik Kadro, Tam Konsantrasyon
Galatasaray sahaya çıktığında sadece rakiple mücadele etmiyordu; kendi eksikleriyle de savaşıyordu. Jakobs, Singo sakat, Yunus Akgün hazır değil, Szalai, Eren Elmalı cezalı. Bu beş isim, Galatasaray’ın doğrudan ilk 11 oyuncuları. Bir derbiye dört savunma hattı oyuncusunu kaybetmiş şekilde çıkmak, yalnızca fiziksel değil, taktiksel olarak da yıkım etkisi yaratabilirdi. Galatasaray yıkılmak yerine kendisini yeniden organize etti. Bu maçta yaptıkları şey, eksiklerini saklamak değildi; eksiklerini kapatabilecek kadar doğru bir savunma aklıyla oynamaktı. Bek ve stoper hattındaki bu kayıplar nedeniyle konuk ekibin oyunu doğal olarak daha derinde, temkinli ve kontrollü şekillendi. Ve bu eksiklere rağmen; savunma çizgisini hemen hemen hiç bozmadılar. Merkezi daralttılar. Rakibin oyunu kanada yönlendirmelerine alan bırakmadılar. Kaymalar ve adam paylaşımını kusursuza yakın yaptılar. Galatasaray için bu derbi, “oynamaktan çok direnme” maçına dönüştü. Ve en önemlisi direndiler.

Bu Eksikler Galatasaray’ın Planını Nasıl Değiştirdi?
Normal şartlarda Singo–Jakobs gibi atletik bekler, Galatasaray’a hem savunma hem çıkış opsiyonu kazandırırdı. Szalai ve Eren Elmalı ise; savunmayı öne çıkarma, pasla oyun başlatma, genişlik yaratma gibi görevlerde çok kritik rol oynuyor. Bu dört ismin yokluğunda Galatasaray’ın planı mecburen şöyle evrildi: Savunma çizgisi doğal olarak geriye çekildi. Risk almadan, kompakt bir alan savunmasıyla derin blok kurdular. Hücumda belki de en büyük eksik; genişlikti. Beklerin yokluğu, Galatasaray’ın çıkışlarını kısıtladı. Bu nedenle şut sayısı yalnızca 6'da kaldı. Oyun “kontrollü savun doğru anı bulunca hücum et” olarak şekillendi. Az şut ama isabetli, az pozisyon ama doğru koşular…
