Arda Turan'dan İspanyol basınına Fatih Terim ve Arda Güler itirafı! 'Ondan öğrendim'
18 Kasım 2025, Salı 20:10Güncelleme Tarihi:
Ukrayna ekibi Shakhtar Donetsk'in teknik direktörlüğünü yapan Arda Turan, İspanyol basınına dikkat çeken bir röportaj verdi. Ukrayna'daki günlerinden kariyer hedeflerine dair birçok konuda konuşan Turan; A Milli Takım, Fatih Terim ve Arda Güler hakkında da çarpıcı sözler sarf etti. İşte Arda Turan'ın açıklamaları...
Ukrayna ekibi Shakhtar Donetsk'in teknik direktörlüğünü yapan Arda Turan, İspanyol basınından AS'a özel bir röportaj verdi.

SHAKHTAR GÜNLERİ
-Kariyerinizin bu noktasında ve ülkenin mevcut durumunda Shakhtar'ı yönetmek gibi bir görevi üstlenmeye sizi ne ikna etti?Shakhtar muhteşem bir organizasyon. Çok derin bir kültürü ve başarıya doymuş bir DNA'sı var. Burada olduğum için çok mutluyum. Her zaman söylerim: kurumsal yapı açısından, gördüğüm en profesyonel kulüplerden biri. Her seviyedeki herkes, elinden gelenin en iyisini yapıyor. Elbette ülkedeki mevcut durumun farkındayım, ancak kulüp hem bizim hem de oyuncuların mümkün olduğunca az etkilenmesi için elinden gelen her şeyi yapıyor. Ben büyük hayalleri olan tutkulu bir teknik direktörüm. Shakhtar da büyük hayalleri olan bir kulüp. Vizyonlarımız mükemmel bir şekilde uyuşuyor. Bunu bir şeyi kanıtlama ihtiyacı olarak nitelendirmezdim. Daha çok, hayallerim ve kimyam Shakhtar'ınkiyle mükemmel bir uyum içindeydi. Başarı, bu kulübün tarihinde, DNA'sında var. Hem yurt içinde hem de Avrupa'da büyük başarılara imza atmış bir kulüp. Başarının bir alışkanlık olduğuna inanıyorum ve benim hedefim, bu kulübün o alışkanlığı yeniden keşfetmesine yardımcı olmak. Elbette, tekrar lig şampiyonu olmak istiyoruz, bu bizim birincil hedefimiz. Biz çok genç ve gelişmekte olan bir takımız. Shakhtar her zaman Avrupa kupalarında varlığını gösteren bir kulüp olmuştur. Bence bu Avrupa maçları oyuncularımızın deneyimi için çok önemli. Bu yüzden Konferans Ligi'nde de hedeflerimiz var. Mümkün olduğunca ileri gitmek ve kulübün Avrupa'da uzun yıllara dayanan geleneğine katkıda bulunmak istiyoruz.

'KULÜP ELİNDEN GELENİ YAPIYOR'
-Saha dışında bu kadar belirsizlik varken takımı nasıl yönetiyorsunuz? Bu durum liderlik tarzınızı değiştiriyor mu?Daha önce de belirttiğim gibi, kulüp takımın dış sorunlara maruz kalmasını en aza indirmek için elinden geleni yapıyor. Bize harika bir çalışma ortamı sağlıyorlar. Tabii ki, hem zihinsel hem de fiziksel olarak daha önce hiç karşılaşmadığımız koşullar yaşıyoruz. Örneğin, maçlar için ülke içinde ve dışında sık sık uzun otobüs yolculukları yapıyoruz. Avrupa maçları için Polonya'ya gidiyoruz ve sınır geçişi belirli prosedürleri gerektiriyor ve zaman alıyor. Bu nedenle, iyileşme yöntemlerimizi bu programa tamamen uyarlamak zorunda kaldık. Yeni yaklaşımlar geliştirmeye çalışıyoruz. Bu kadar yoğun bir programla bu zorlu bir görev. Ayrıca, çok genç bir kadromuz var, bu yüzden onları yönlendirmek, motive etmek ve hayallerini canlı tutmak için özel bir çaba sarf ediyoruz.

'FATİH TERİM'DEN ÖĞRENDİM'
-Simeone, Luis Enrique ve Fatih Terim gibi çok farklı teknik direktörlerle çalıştın. Kendi teknik direktörlük stilini geliştirmek için her birinden ne öğrendin?Çalıştığım tüm teknik direktörlerden çok şey öğrendim. Defans konusunda Simeone'nin çözümlerinden ilham alıyorum. Hücum konusunda ise Luis Enrique'nin beni en çok etkilediğini söyleyebilirim. Fatih Terim'den de oyuncu ilişkileri ve en stresli ve kritik anlarda çözüm bulma konusunda çok şey öğrendim. Bu antrenörlerin en başarılı yönlerinden ilham almaya çalışıyorum ve onları kendi yorumumla birleştirerek kendi stilimi oluşturuyorum. Taktiksel olarak, Simeone'den takımın pozisyonlanması, kompaktlık, savunma birliği, pres, hatlar arası pasları kesme ve 4-4-2 sisteminde duran topları organize etme konusunda çok şey öğrendim. Luis Enrique'den ise pozisyon alma, sıkı savunmalara karşı çözüm bulma, boşlukları değerlendirme ve hızlı tepki verme konusunda çok şey öğrendim. Günümüzde futbol çok hızlı bir şekilde gelişiyor ve bu dinamizm, her maç için yeni yaklaşımlar bulmanızı gerektiriyor. Bu nedenle uyum sağlayabilmek ve güncel kalmak çok önemli. Elbette, geliştirmek istediğim kendi futbol ilkelerim var, ancak aynı zamanda oyunun hızlı gelişimine ayak uydurmaya da çalışıyorum.

OYUNCULARIYLA İLİŞKİSİ
-Oyunculuk geçmişi olan bir teknik direktör olmak nasıl bir şey? Oyuncularınızla bağ kurmanıza yardımcı oluyor mu, yoksa oyunculuk günlerinizi geride bırakmakta zorlanıyor musunuz?En üst düzeyde kariyer yapmış bir teknik direktör için en büyük tuzak, oyuncularından kendi zamanlarındaki performansın aynısını beklemektir. Bu, her iki taraf için de haksızlık olur. Futbol hızla değişiyor ve 10 yıl önce La Liga'yı kazandığımız zamana kıyasla bile bugün oyunun tamamen farklı olduğunu biliyorum. O seviyeleri ve duyguları yaşamış olmak bir avantaj. Bu, oyuncularımı ve takımımı o seviyeye nasıl çıkaracağımı konusunda bana deneyim kazandırıyor. Ancak oyunculuk kariyerim bir artı olsa da, sadece ona güvenmiyorum; modern futbolun gerçeklerine de uyum sağlıyorum. Bu dengeyi koruduğunuz sürece sorun yok. Futbol harika bir spor. Bireysel yetenek çok önemli, ama ben her şeyden önce sisteme bağlılığı önemsiyorum. Çünkü uzun vadede başarıyı getiren sistemdir. Kolektif hareket ve uyumu garanti eden sistemdir. Bunu uygularken, oyuncularımın yaratıcılıklarını veya özgürlüklerini feda etmelerini asla istemem. Bu yüzden sahanın ilk iki bölgesinde disiplin ve yapıya, son üçte birlik bölgede ise yetenek ve özgürlüğün bir karışımına önem veriyorum. Hata yapma haklarını da ellerinden almıyorum. Sisteme sadık oldukları sürece, her zaman bireysel hatalar yapma hakları vardır. Oyuncu olarak hırslıydım, bu değişmedi. Ama teknik direktör olarak bu hırsı kontrol etmeyi öğrendim. Bu anlamda büyüdüğümü söyleyebilirim.

ATLETICO VE BARCELONA DÖNEMLERİ
-Atlético Madrid'de altın bir dönem yaşarken, Barcelona'da daha zorlu bir dönem geçirdi. Bu iki farklı deneyimden ne öğrendi?Geriye dönüp baktığımda, ikisini de yaşadığım için mutluyum diyebilirim. İkisi de bana çok şey kattı ve çok şey öğretti. Atlético'daki dönemim farklı bir dinamik içindeydi. Orada birlikte büyüdük; kolektif bir ilerleme hikayesiydi. Başarı için acı çekmenin ne demek olduğunu orada öğrendim. Kulübün en başarılı döneminin bir parçası olduğum için şanslıydım. Birlikte kutlayan, gülen ve acı çeken bir takımdık. Bunun bir parçası olduğum için her zaman gurur duyacağım. Barcelona ise çok farklı bir hikayeydi. Barça forması giymek her oyuncu için özel bir şeydir. O takım belki de futbol tarihinin en iyilerinden biriydi. Orada bir kulübün sadece futboluyla değil, saha dışındaki organizasyonuyla da nasıl küresel bir marka haline gelebileceğini gördüm. Muhteşem bir takımın parçasıydım. Barcelona gerçekten ‘Bir kulüpten daha fazlası’. O kültürün parçası olduğunuzda bunu daha da derinden hissediyorsunuz. O günleri her zaman gururla hatırlayacağım.

'ATLETICO'YU ÇALIŞTIRMAK HAYALİM'
-Bir keresinde Atlético Madrid'in teknik direktörlüğünün hedeflerinden biri olduğunu söylemişti. Bir gün Simeone'nin yerini almak ister mi? Shakhtar'a transfer olması bu hayaline onu yaklaştırır mı?Elbette büyük hayallerim var. Ama hayatta her şeyin adım adım gerçekleştiğini biliyorum. Hâlâ öğreniyor ve deneyim kazanıyorum. Simeone inanılmaz bir teknik direktör. Onunla çalışırsanız, ömür boyu hayranı olursunuz. Size tamamen yeni bir bakış açısı kazandırır. Oyuncu olarak onunla büyük başarılar elde ettim ve şimdi, teknik direktör olarak, ondan öğrendiğim birçok şeyi uygulama fırsatım var. Şu anda Shakhtar'da çok mutluyum. Harika bir organizasyonun parçasıyım ve burada büyük başarılar elde etmek istiyorum. Simeone Atlético'nun teknik direktörü olduğu sürece, onun en büyük hayranı olacağım. Ama gelecek için büyük hayallerim var. Atlético benim evim.
