Antalyaspor - Galatasaray maçının ardından usta isimden övgü: 'Hazırlık maç yaptı' | 'Elini kolunu sallaya sallaya topa hükmetti'
14 Aralık 2025, Pazar 06:58Güncelleme Tarihi:

Süper Lig'in 16. haftasında Antalyaspor'a konuk olan lider Galatasaray, 3 puanı 4 golle aldı. Son iki lig deplasmanında Kocaeli’ye yenilip Fenerbahçe ile berabere kalan Cim Bom, maç fazlasıyla zirvede puan farkını 5'e çıkardı. Galatasaray'ın golleri Sane, Sallai, Osimhen ve Icardi'den geldi. Victor Osimhen sarı kart görerek cezalı duruma düştü.
OKAN BURUK: ÇOK FAZLA POZİSYON VERMEDİK
Süper Lig'in 16. haftasında Galatasaray, deplasmanda Antalyaspor'u 4-1 mağlup etti. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, açıklamalarda bulundu. Zorlu bir Avrupa kupası haftasının ardından Antalya deplasmanına geldiklerini ifade eden Buruk, erken buldukları gollerin oyunu kontrol etmelerini sağladığını söyledi. Buruk, "Zorlu bir Avrupa kupası haftasında, zorlu bir maçtan sonra buraya geldik. Tabii ki erken golleri bulmak bizi oyun içerisinde çok rahatlattı. İlk yarıyı çok daha rahat bir şekilde geçirdik. Rakibimize çok fazla pozisyon vermedik, biz çok fazla pozisyona girdik ve goller attık" diye konuştu.

EROL BULUT: İSTEMEDİĞİMİZ BİR SONUÇ
Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında değerlendirmelerde bulunan Antalyaspor Teknik Direktörü Erol Bulut, alınan sonucun kendileri adına istedikleri bir sonuç olmadığını söyledi. Karşılaşmanın iki ayrı devre olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Bulut, ilk dakikalarda yapılan hataların maçın seyrini belirlediğini belirterek, "Maalesef istemediğimiz bir sonuç. Aslında ilk yarı ve ikinci yarı olarak ayırmamız gereken iki 45 dakika var. İlk 15-20 dakikada çıkarken kaptırdığımız toplar nedeniyle kontrataktan yediğimiz ilk iki gol, hatta üçüncü gol rakibi öne geçirdi" diye konuştu.

Maçın ardından FANATİK yazarları köşe yazılarında değerlendirmelerde bulundular. Usta isimlerden Sarı Kırmızılılar'ın deplasmanda aldığı farklı galibiyete övgü dolu sözler geldi.

GALATASARAY'IN VAZGEÇİLMEZİ OLDU / BURAK ÖZDEMİR - FANATİK
Galatasaray maçın başından itibaren oyunun kontrolünü ele aldı. Hızlı geçiş oyunları ve etkili kanat organizasyonları, rakip savunmanın dengesini bozarak pozisyon üretmelerine olanak tanımadı. Özellikle 7. ve 11. dakikalarda gelen goller, Galatasaray’ın maçın kontrolünü erken bir şekilde elinde tutmasını sağladı. Antalyaspor ise, düşük topa sahip olma oranı ile hem savunma hem de hücum organizasyonlarında ciddi sıkıntılar yaşadı. Galatasaray açısından bu maçta ön alan baskısında, ön alanda pas trafiğinde Yunus Akgün bu takımın olmazsa olmazı! Geçen senenin ardından bu senede takımın en kritik ismi olmayı başardı.

OSIMHEN'İN GOLÜ TAM ZAMANINDA GELDİ
Galatasaray ikinci yarıya, Samsunspor ve Monaco maçlarının ikinci yarılarının gölgesinde girsede Osimhen'in farkı üçe çıkaran golü takımı rahatlattı. Antalyaspor 69. dakikada bulduğu golden sonra rakip savunmayı rahatsız etmeye başlasa da bunlar ciddi anlamda tehlike yaracak pozisyonlara dönüşmedi. Antalyaspor’un savunma çizgisindeki hataları ve pozisyon üretme noktasındaki eksiklikleri, onların oyununu kısıtladı. Bu zafiyetler, Galatasaray’a pozisyonları değerlendirme noktasında büyük fırsatlar sundu.

Maçın genelinde, Galatasaray’ın topa sahip olma oranı, geçiş oyunlarındaki hızları ve bireysel yetenekleri, üstün oyunlarını pekiştirdi. Antalyaspor ise, oyunun temposunu belirleyemedi ve top kayıplarıyla sık sık geriye koşmak zorunda kaldı. Galatasaray, ofansif anlamda oldukça etkili bir performans sergilerken, Antalyaspor ise hücumdaki etkisizliği nedeniyle maçı çeviremedi. Bu galibiyet, Galatasaray adına kritik bir adımdı.

KAZANÇ, KAZANÇTIR / CEM DİZDAR - FANATİK
Maç başladıktan uzunca bir süre Antalya değil karşı kaleye orta saha çizgisine gelecek düzeni kuramayınca Galatasaray ön alanda istediklerini rahat rahat yaptı. İlk devre 0 -2 bitti ama daha fazlası da olabilirdi. Bu ‘’olabilirler’’in çoğunu heba eden de Victor Osimhen’den başkası değildi. Şut aramak yerine pas düşünse en azından İlkay Gündoğan bir gol atabilirdi ilk devrede. Daha çok ve daha doğru pas yapan Galatasaray 60’ların ortasına kadar oyunu da skoru da elinde tuttu. Hatta Osimhen’in bitiriciliğine bu denli güvenmeseler maçı daha farklı kazanabilecek kadar pozisyonları vardı. 60’lardan sonra Antalya oyuna kısa bir süreliğine döndü ve 69’da Sander Van De Streek ile golü buldu ama hepsi bu kadar.

HAZIRLIK MAÇI YAPTI
Galatasaray yine üstündü ama tercih problemleri sürüyordu. Örneğin 75. dakikadaki hücumda Barış Alper Yılmaz solundaki Osimhen’e değil sağına gönderse pası pozisyon gole daha uygundu. Galatasaray biraz son maçların skorları, dahası futbolun politik dili vesilesiyle hayli gergin bir iklimde çıktı bu maça. Antalya onları zorlayacak bir düzende değildi elbette ancak yine de kazanç kazançtır. En azından gözden geçirmeler, eksiklerin tespiti, sakatlıktan yeni çıkmışların geleceğe hazırlanması, Afrika Kupası’na gideceklerin geçici boşluğunu doldurma konusunda kazanımı yüksek bir hazırlık maçı yapmış oldu Galatasaray.

HER ŞEY ORTADA / TUNÇ KAYACI - FANATİK
Şampiyonlar Ligi’ndeki kötü sonuçları ligde telafi etmeye çalışan Galatasaray, deplasmanda Antalyaspor karşısında ilk yarıda adeta ter attı. İlk 11 dakikada gelen iki gol ile rahatlayan SarıKırmızılılar aslında bu yarıda maçı bitirecek skora ulaşabilirdi. Özellikle Osimhen’in 3 net pozisyonu haricinde başka kaçan net goller vardı. Okan Buruk orta alana Sara’nın yerine Yunus’u monte ederek çok doğru bir karar vermiş. Çünkü Yunus oynayan ve oynatan, kilit pas özelliğiyle direkt skora etki eden bir isim. Dün gece Antalyaspor karşısında da Sane ve Osimhen’e yaptığı asistlerle kalitesini gösterdi. Tabii ki Monaco yenilgisi sonrası Antalyaspor maçı bir anlamda fikstür şansıydı diyebilirim. Akdeniz ekibi toplama bir takım görünümünde ve çok yetersizler, ilk yarıda bu çok net göründü. Ev sahibi ekip hem savunmayı hem de hücumu yapamayınca Galatasaray elini kolunu sallaya sallaya topa hükmetti ve kolayca pozisyonlara girip gollerini attı. Kısaca öyle bir ilk yarı izledik ki deyim yerindeyse tam Icardi’likti...

2. YARI SENDROMU
Tipik ikinci yarı sendromu diğer maçlar kadar olmasa da kısmen hortladı. Osimhen’in 3. golü olmasa fark 3’e çıkmasa yine benzer gerilimler yaşanabilirdi. Nitekim Okan Buruk 3 değişikliğini yapar yapmaz Antalyaspor’un kornerden golünü izledik. Aslında Buruk haklı olarak sakatlık ve yorgunluk nedeniyle zaten bu değişiklikleri yapmak zorundaydı. Bence sorun takımın oyundan düşmesi ve kafaca bitmiş bir rakibe cesaret vermesi...

KULÜBESİ DAHA İYİ!
Bu kadar iyi başlangıç yapan skor yakalayan bir takımın maçı böyle bitirmesi düşündürücü. Belki de Okan Buruk bu değişiklikleri yaparken yönetime de kulübenin etkisizliği mesajını vererek transfer istiyor haklı olarak. Sözü fazla uzatmayayım dün eleştirdiğimiz Antalyaspor’un bile oyuna giren isimleri Galatasaray’ın giren oyuncularından daha iyi iş yaptı... Liderlik sürüyor belki ama bu oyun sürdürülebilir gözükmüyor acilen çözüm bulunmalı. Zaten bu defolar ligde örtülüyor ama Şampiyonlar Ligi’nde her şey ortada.

OYUNU BOZMADAN SAKİN YÖNETİM / DENİZ ÇOBAN - FANATİK
Maç genelinde düşük tempolu ve sportmen bir oyun vardı. Bu da hakemin işini kolaylaştırdı. Kritik, oyunun kaderini etkileyecek bir pozisyon yaşanmadı. 31. dakikada Giannetti’nin faulünde gösterilen sarı kart doğruydu. 53. dakikada Jakobs’un eline çarpan topta devam kararı da yerindeydi; top ayağından sekip doğal konumdaki eline temas etti. 71. dakikada Sallai, Van de Streek’i formasından çekerek düşürdü. Bu pozisyonda faul Galatasaray lehine verildi ancak faulü Sallai yapmıştı. Kart da çıkmalıydı.

GÜVEN VEREBİLİR
85 dakikada Oshimen’in, uzatma dakikalarında Kazımcan’ın gördüğü sarı kartlar da kurallara uygundu. Ali Yılmaz genel olarak oyunu bozmadı, sakin bir yönetim sergiledi. Ancak birkaç faul ve kart hatası yaptı. Tartışmalı bir karar vermeden maçı tamamlaması, genç bir hakem için olumlu bir tecrübe oldu. Standartlarını biraz daha oturtması halinde güven veren bir isim olabilir.

YELLOW&RED SOLDİERS! / HAMİT TURHAN - FANATİK
Antalya en sevdiğim şehirlerden biridir. Hatta yaşamak istediğim kentlerin başında gelir. Çok sayıda meslektaşım, ahbabım, dostum, ağabeyim, kardeşim vardır Antalya'da yaşayan... Sık sık da yolum düşer bu Akdeniz'in kadim kentine. Eski stadında defalarca maç seyretmişliğim vardır. Anadolu'da; Trabzon, Bursa, Eskişehir, Sakarya ve Kocaeli’den sonra 'Futbol Şehri' apoletine layık olan ilk şehrimizdir. Çok da iyi bir taraftar kitlesi vardır. Hatta, Yeşilçam'ın unutulmaz yıldızlarından Coşkun Göğen'in, (Bu aralar rahatsızmış, acil şifalar dilerim kendisine) var olduğu zamanlardan beri renklendirdiği bir tribün ambiyansına da sahiptir. Gelgelelim, ülkemizin tüm statlarında, tüm taraftar gruplarında yaşanan yozlaşmadan maalesef Antalya tribün oluşumları da nasibini almış. Öyle olmasaydı 'Red Soldiers' isimli Antalyaspor'un en eski ve en etkili taraftar grubu Galatasaray maçı öncesi akıllara ziyan bildiriyi, Sarı-Kırmızılı takımı hedef alacak şekilde resmi X Hesabı'ndan yayınlar mıydı?

YUNUS AKGÜN YANIT VERDİ
Bildiriyi buraya almayacağım, meraklısı sosyal medya hesaplarından bulabilir. Kümede kalma mücadelesi veren Antalyaspor'un Galatasaray'la ne hesabı olabilir ki, en önemli taraftar grubu böyle bir bildiri yayınlıyor. Tabii, buna Galatasaray'ın en büyük taraftar grubu 'ultraAslan' da kendi jargonunda bir cevap veriyor ve sıradan bir lig maçı her iki kulüp için ateş topuna dönüyor. Bereket bu yangını ilk 10 dakikada Leroy Sane ve Sallai attıkları gollerle söndürdü. Oyun başlangıcı bir Galatasaray klasiğiydi. Yüksek tempo, enerjik ve baskın bir futbol, sahanın her yerinde etkili pres, topa olabildiğince sahip olma ve rakibi kaleye yaklaştırmama Sarı-Kırmızılı takım için bu maçta da temel prensiplerden biriydi. Bu planda fark yaratan oyuncu ise Okan hocanın Sara'nın yerine ilk 11'de sahaya sürdüğü Yunus Akgün'dü... Fıtık ameliyatı gibi ağır bir sakatlıktan çıkan ve aradan bir ay geçmeden sahaya sürülen genç futbolcu maçı iki asistle tamamladı; ancak oyuna katkısı bu iki asistten çok daha fazlasıydı. Bence, Galatasaray'ın her maçta ilk 11'e yazılması gereken ilk futbolculardan biridir Yunus Akgün. Galibiyette pay sahibi olarak ikinci yazacağım isim ise Leroy Sane'dir. Alman Panzeri, yavaş yavaş lige ağırlığını koymaya başladı. Zaten bu maçta da gördüğümüz Yunus Akgün ve Leroy Sane uyumu Galatasaray'ı 4. şampiyonluğa taşıyacak en önemli anahtardır.

OSIMHEN TEHLİKE SİNYALLERİ VERİYOR
İlk 45 dakika hasebiyle Okan Buruk'un tüm planları tuttu denilebilir. Maça istediği gibi başladı, planladığı gibi oyuna hükmetti, arzuladığı skor avantajına çok erken ulaştı, maçın temposunu da İlkay'ın efektif oyunuyla istediği gibi ayarladı, rakibi kalesine yaklaştırmadı. Hesaplayıp da başaramadığı tek unsur ise, iki farklı yenik duruma düşen ve yarı sahasında boşluklar, dolayısıyla defansında da açıklar veren Antalyaspor'a karşı yakaladığı net fırsatları değerlendirememesiydi. Başta Osimhen olmak üzere... Osimhen, ikinci yarıda attığı birinci sınıf santrafor golüne rağmen ilk yarıda gerek kaçırdığı gollerle gerekse girdiği pozisyonlarda müsait arkadaşlarına servis yapmamasıyla taraftarın beklediği seviyede değildi. Bana öyle geliyor ki, ilerleyen haftalarda Afrika Kupası haricinde Galatasaray'da bir Osimhen krizi yaşanacak gibi! Umarım yanılırım! Osimhen'i çok seven bir futbolsever olarak yanılmayı da çok isterim. Ama Osimhen'in vücut dili ve sahadaki bencilliği Galatasaray adına S.O.S veriyor. Benden söylemesi!

2. YARI YİNE BİR GALATASARAY KLASİĞİ
İkinci 45 dakika ise yine endişeli Galatasaray taraftarlarının beklediği gibi başladı ve o doğrultuda ilerledi. İlk yarıda Galatasaray kalesine hiç gelemeyen, çektiği üç cılız şuttan ikisini tribünlere, birini ise kaleci Günay'ın kucağına atan Antalyaspor, ikinci yarı oyunu Galatasaray ceza sahasına yıktı. Üst üste pozisyonlar yakaladı. Galatasaray kalesine ilk yarıda attığı şutların üç mislini ikinci 45 dakikada çekti. Kırmızı-Beyazlı takım, orta alanda üstünlüğü eline geçirdi, dönen bütün topları aldı, son haftaların golcüsü Yohan Boli ile de Galatasaray kalesini bir hayli tehdit etti. Kendilerine umut veren golü de bir duran top organizasyonunda buldular. Bu bölüme ligin en tecrübeli kalecilerinden Günay'ın acemice hamleleri ile başta Jakops olmak üzere defans oyuncularının basit hataları damga vurdu.

SEREMONİDEKİ ÇOCUKLAR ICARDI SELAMI VERDİ
Tribünlerdeki Galatasaray taraftarı ile ekran başındaki Sarı-Kırmızılı seyirciler her an maçın 3-2'ye, hatta beraberliğe geleceği endişesini yaşadığı anda sahneye büyük golcü, son haftaların tartışılan ismi, Süper Star İcardi çıktı ve bütün endişeleri sona erdirdi. Attığı gol, birinci sınıf santrafor golüydü. Ona servis yapan Sane'nin pası da birinci sınıf bir kanat forvetinin servisiydi. İcardi demişken, bu bölüme bir detay eklemek istiyorum. Seremonide sahaya çıkan Antalyaspor forması giymiş çocukların önemli bir kısmı, ekrana görüntüleri yansıdığı anda ellerini kulaklarına götürerek İcardi gol sevinci yapıyorlardı! İcardi'yi harcamak isteyen Galatasaray taraftarı yeni yetmelere bir çift lafımdır bu! Arjantinli ‘ye yönelik bu yıpratma harekâtında bu ergen kardeşlerimizden ziyade sosyal medyada rakip takımlar lehine hareket eden bot hesapların daha etkin olduğunu düşünüyorum ve onların Allah belasını versin diyorum. Çünkü bu tür manipülatörler, çok büyük birer emek hırsızı!

TFF ÖNCE BOZUK ZEMİNLERİ DÜZELTMELİ
Galatasaray'ın ligin ilk yarısını lider olarak tamamlaması açısından son derece önemli olan Antalyaspor maçında en çok dikkat çeken unsurlardan birkaç tanesini daha derleyerek yazımı sonlandırmak istiyorum: Birincisi; Antalyaspor sahasının zemini... Bildiğimiz çeltik tarlası! Bütün mesaisini Galatasaray'ı nasıl yok ederim üzerine kuran İbrahim Hacıosmanoğlu isimli vasıfsız TFF Başkanının, asıl üzerine düşmesi ve düzeltmesi gereken son derece acil bir durum Antalyaspor sahasının ve buna benzer Anadolu'daki onlarca sahanın zemini. 80 Milyon Euro'luk Osimhen, dün gece o stadın zemininde, sırat köprüsünden geçer gibi futbol oynadı. Yarın bir gün, diğer Üç Büyüklerin milyon dolarlık yıldızları da o zeminde ayaklarını bırakmamak için sakınarak mücadele edecekler. Ayrıca Antalyaspor futbolcularına da yazık değil mi, iki haftada bir o zeminde şükür dualarıyla mücadele ediyorlar. Ama demek ki, bütün bu hayati meseleler Türk futbolunun başındaki adam için hiçbir şey ifade etmiyor! Varsın bildiği gibi yapsın. Sultan Süleyman'a kalmayan dünyalar, tahtlar, makamlar ona da kalmaz. Bir gün layığını bulur! Zaten doğanın kanunudur: Su akar, yatağını bulur!..

BARIŞ'A ÇALINAN UCUZ FAULLER BIKKINLIK VERDİ
İkincisi; Barış Alper Yılmaz'a çalınan fauller... Galatasaray formasıyla oynadığı Şampiyonlar Ligi maçlarında rakipleriyle girdiği hiçbir ikili mücadelede Barış Alper Yılmaz aleyhine çalınmayan düdükler, her nedense bu ülkede her maçta, bu genç futbolcunun girdiği her ikili mücadelede hoyratça çalınıyor. Ve bazılarında da sarı kartı yapıştırıyorlar bu genç adama! Meslek hayatım boyunca Avrupa liglerini yakından takip eden bir gazeteci olarak söylüyorum; Barış Alper Yılmaz Premier League'de oynasaydı, ülkemizde aleyhine verilen faullerin onda biri bile verilmezdi. Ve mücadelesiyle, hırsıyla İngiltere Ligi'nin en gözde futbolcularından biri olurdu. Ama Türkiye'de böylesi bir yeteneği iğdiş etmek için hakemler sanki yeminle ya da talimatla sahaya çıkıyorlar! Olan da başta Milli futbolcuya, ardından da Galatasaray'a oluyor. Düşünebiliyor musunuz, şu maçta bile Antalyaspor'un 8 faulüne karşın Galatasaray'a 14 faul düdüğü çalınmış! Üstelik Cim Bom'un yüzde 63'e yüzde 37 topa sahip olma üstünlüğüyle ve 4-1'lik bir skorla biten maçta...
