"Aslan olmayı kim istemez"

Kerem Demirbay... Türkiye’den Almanya’ya göç etmiş bir ailenin 3. kuşak temsilcisi. Dedesi 1978’de Zonguldak’ın Ereğli ilçesinden gelmiş Buer’e... Gelsengirchen bölgesi zaten Türkler’in yoğun olarak bulunduğu bir bölge. İlginçtir, Zonguldak gibi bir kömür havzasından, Almanya’nın Ruhr bölgesine, yani bir başka kömür havzasına çalışmaya gelmişler. Sonrası malum, çocuklar ve torunlardan oluşan birbirine bağlı bir Türk ailesi; bir ayağı Türkiye’de, bir ayağı Almanya’da yaşamlarını sürdürüyor. Gelsengirchen, Mesut Özil’in de doğup büyüdüğü yer. Ne tesadüftür ki, Mesut da Zonguldaklı bir ailenin çocuğu. Yakın gelecekte Musut Özil’in tahtına göz diken Kerem Demirbay ile baba ocağında, Buer’deki evlerinde buluştuk. Eski ama şirin bir köy burası. Demirbaylar, 2. Dünya Harbi’nde Amerikalılar’ın uzun bir süre kaldıktan sonra terkettiği köydeki evlerinde bizi çok sıcak bir şekilde ağırladı. Tıpkı Türkiye’deki gibi, çayımızı demlediler, ikramlarını yaptılar.

Baba Ercan Demiray da futbolcu

Önce babası Ercan Demirbay’a sorduk, “Kerem’in geleceğini nerelerde görüyorsunuz?” diye... Baba Ercan Demirbay da, bulunduğu bölgenin amatör takımında oynayan yani futbolla haşır neşir olan birisi olarak, oğlunu yere göğe sığdıramıyor. Bir de şunu belirtmeden geçemiyor, “Asla oğlum diye söylemiyorum. Çünkü genelde futbolcu babaları oğullarının kusurlarını görmez ve hep yüceltirler. Ama ben gerçekten objektif bir gözle bakıyorum ve Kerem’in yakın bir gelecekte isminden çok söz ettireceğine inanıyorum. Çünkü özgüveni yüksek, top tekniği iyi, gole yakın ve ofansif bir yetenek. Tabi ki bunları benim söylemem doğru olmaz. Ben sadece görüşümü belirtiyorum. Asıl önemli olan, izleyenlerin beğenmesi” dedi.

Kerem: Lider takımın oyuncusuyum

İşte, babasının övgüyle bahsettiği bu genç delikanlıyla biz de söyleştik. Borussia Dortmund’un A takım kadrosunda idmanlara çıktığını ve dostluk maçlarında yer aldığını belirten Kerem, “Şu anda Bundesliga’da lider
konumda olan bir takımın oyuncusu olmaktan mutluyum. Teknik direktör Jurgen Klopp, benim gibi seçilmiş futbolcularla yakından ilgileniyor. Tabi ki çok başarılı bir kadroda hemen şans bulmak, kolay bir iş değil. Ama
kendime güveniyorum ve şu anda Dortmund’un U-18 takımında mücadele ediyorum. Şimdiye kadar 6 gol attım, 8 asist yaptım. Ayrıca Türkiye U-19 Milli Takımı’na çağırıldım, ancak İrlanda maçı kadrosuna bileğimdeki sakatlık nedeni ile katılamadım. Adam eksilten, golü seven ve attırmayı da becerebilen bir stile sahibim. Ayrıca iki ayağımı da kullanıyorum ama sol ayağım öncelikli tercihim” diyerek kendi futbol performansını bizlerle paylaştı. Türkiye ve Galatasaray’la ilgili sorumuza ise, “Henüz çok gencim. Amacım basamakları adım adım çıkmak. Galatasaray gibi büyük bir kulüpte oynamayı, hangi futbolcu istemez” ifadesini kullandı.

‘Önü açık, geleceği parlak’

Benimde kişisel izlenimim; bir kere Kerem’in 1993 doğumlu bir genç olarak özgüveninin yerinde olması en büyük artısı. Yani formanın ağırlığını kaldırabilecek bir yapıda olması, büyük takım oyuncusu olma yolunda önemli bir avantaj. Özellikle Bundesliga ve Hollanda Ligi’ndeki bir çok takımın ‘scout’unun takibinde olması, önemli bir detay. Röportajımızdan sonra beraber gittiğimiz PSV Eindhoven-Trabzonspor maçında, PSV’nin hocasının Kerem’e maç önü ve sonrası ilgisi, dikkat çekiciydi. Tabi ki, gurbette nice Keremler var ve bizler zaman zaman onlara ulaşıp gündeme taşıyoruz. Şimdiye kadar ulaştıklarımız, bizi mahcup etmedi ve bir çoğu da şu anda Süper Ligimiz’de boy gösteriyor. Sanırım büyük bir aksilik olmazsa, Kerem’i de yakın zamanda Bundesliga’da, ya Dortmund formasıyla ya da bir başka Bundesliga ekibinde görürsek, şaşırmayız...

Tunç Kayacı