MENÜ

Yılmaz Özdil yazıyor

Usta kalem Yılmaz Özdil'in kendine has tarzıyla bu haftanın spor gündemine bakışı...

Yılmaz Özdil yazıyor

61’in önündeki en büyük engel, 61...

Türkiye’nin en etkileyici seyircisi Çarşı grubuna sahip olmasına rağmen... Quaresma’lı, Guti’li, Simao’lu kadrosuyla Türkiye’nin en etkileyici kadrosuna sahip olmasına rağmen... “Beşiktaş neden başarısız oluyor?” diye sorarsanız bana... Çarşı yüzünden!

Bismillah, santra düdüğüyle birlikte, “Kartal gol gol gol” diye bağırıyorlar... Takım akıllı kartal gibi taktik saldırı yapacağına, boğa gibi şuursuzca saldırıyor, ilk 3-5 dakikada golü bulamayınca, eller ayaklar birbirine dolanıyor, eyvah maç bitiyor paniği başlıyor, ataklar bilinçsizleşiyor, rakip takım fırsat bu fırsat kendini toparlıyor, Beşiktaş ayvayı yiyor.

Kendinizi rakibin yerine koyun...Biliyorsunuz ki, daha ilk dakikada saldırıya geçecek... Kapanıyorsunuz... Beşiktaş yorulurken, siz dinleniyorsunuz. İlk rüzgar geçince, karşı saldırıya geçiyorsunuz. Golü bulamadığı için paniğe kapılan Beşiktaş, açıldıkça açılıyor, golü yapıştırıyorsunuz.

İşte bu hafta mesela...Seyirci yok. Her zaman alışık oldukları, “Kartal gol gol gol” tezahüratı olmayacak... Biliyorsunuz ki, “gol gol gol” tezahüratı olmadığı için, her zamanki gibi başlamayacak, 90 dakikaya yayarak oynamaya çalışacak... Sonda yapacağını başta yaptı Ankaragücü, ilk dakikada yapıştırdı. Yani? Schuster ne taktik verirse versin, Beşiktaş ’ın nasıl oynayacağı kabak gibi belli.

Ya Trabzon?Hani şu 61’inci dakika kutlaması var ya... İşte onun yüzünden! Açayım biraz... Fenerbahçe’yi evinde 3-2 yendi, golleri 61’inci dakikadan önce attı, 61’den sonra gol atamadı. Manisa’ya evinde 3-1 yenildi, 61’inci dakikadan sonra gol atamadı, aksine yedi. Beşiktaş’ı evinde 1-0 kılpayı yendi, golü 61’inci dakikadan önce attı, 61’den sonra gol atamadı. Eskişehir’i evinde yenemedi, dolayısıyla 61’den sonra gol atamadı. Karabük’ü evinde 3-0 yendi; skora bakınca sanırsın rahat rahat yendi, halbuki, 61’inci dakikaya kadar 0-0’dı, 61’den sonra ilk golü Karabük kendi kalesine attı, çözüldü, buna rağmen öbür goller anca uzatmada gelebildi. Ankaragücü’yle evinde 1-1 kaldı, öne geçtiği golü 61’inci dakikadan önce attı, ikinci golü ararken, beraberlik golünü tam da 61’inci dakikada yedi, 61’den sonra başka atamadı. Antalya’yla evinde 0-0 kaldı, haliyle 61’inci dakikadan sonra gol atamamış oldu.

Evinde oynadığı maçların yüzde 90’ında 61’inci dakikadan sonra golü yok Trabzon’un. Kasımpaşa’yı deplasmanda dağıttı, galibiyet golleri 61’inci dakikadan önce... Bursa’yı deplasmanda yendi, galibiyet golleri 61’inci dakikadan önce... Gaziantep’i deplasmanda yendi, galibiyet golleri 61’inci dakikadan önce... Fenerbahçe’ye deplasmanda yenildi, ikinci yarıya hakim olmasına rağmen 61’inci dakikadan sonra gol atmayı başaramadı.

Niye? “61’in önündeki en büyük engel 61” deme sebebim, bu... Süper Lig takımları maçlarını 90 dakika üzerinden oynuyor... Trabzon 60 dakika üzerinden! 60 dakikada yendi yendi... Yenemezse, 61’nci dakikadan sonra, istisnalar hariç, maçı çeviremiyor.

Çünkü... Trabzonspor seyircisi, Trabzon’un plaka kodu 61’e gönderme yapmak için, bekliyor bekliyor, 61’inci dakika geldiğinde ortalığı ayağa kaldırıyor, konfetiler filan fırlatıyor, güya kutlama yapıyor... Ama o arada, takımın dengesini allak bullak ediyor.

Kendinizi futbolcuların yerine koyun... Akıllı oynayıp, rakibi yoracağına, “61’inci dakika gelmeden, ne yapıp edeyim öne geçeyim, taraftarımı mutlu edeyim” diye çılgınlar gibi saldırıyor, kendini yoruyor, bir an önce golü bulmaya çalışıyor, Şenol Güneş istediği kadar bağırsın, taktik maktik havagazı oluyor.

Öndeyse eğer... 61’inci dakikadaki kutlamayı görünce, daha 30 dakika olmasına rağmen “Maç bitiyor, aman şu skoru koruyayım” psikolojisine giriyor, o dakikaya kadar fırtına gibi esen takım, kuzu gibi oluyor, kuzu gibi... Kendine fren koyuyor, geriye yaslanıyor.

Geride veya berabereyse eğer... 61’inci dakikadaki kutlamayı görünce, daha 30 dakika olmasına rağmen, “Eyvah, maç bitti, son saniyeleri oynuyoruz” psikolojisine giriyor, aklını iyice yitiriyor, Şenol Güneş ne taktik verirse versin, bilinçsizce saldırmaya başlıyor.

Kendinizi rakibin yerine koyun... “61’inci dakika kutlaması başlayıncaya kadar ne yapıp edeyim, gol yemeyeyim” diye kapanıyor, dar alanda oynuyor, hiç yorulmuyor... 61’inci dakika kutlamasından sonra, “Tamam, Trabzon geriye yaslanır, taktik saldırıya geçmenin zamanıdır” diye düşünüyor, 60 dakika kendini hiç yormadığı için, son 30 dakikada maça yeni başlamış gibi diri kalıyor. Netice?Her takım 90 dakika üzerinden oynuyor, Trabzon 60 dakika üzerinden!



Değerli Trabzon seyircisi... “Karadeniz insanıyız, heyecanlıyız” ayaklarını bırakın artık, Trabzon ’a zarar veriyorsunuz... Evet, 26 senenin özlemi var, sabırsızsınız ama, futbol 90 dakika, 90 dakika sabırlı olmak zorundasınız... 61’den önce işi bitirelim derken, 61 yüzünden ayvayı yiyorsunuz. “Hattini bil” diye çok güzel bi telefon reklamı vardı, Trabzonspor’un... Siz seyircisiniz, destek için varsınız, köstek için değil... Haddinizi bilmek zorundasınız!

Gelin, değiştirin şu işi... Takım 2-0, 3-0 galipse, yapın 61’inci dakikada kutlamayı... Yok eğer maç kritik ilerliyorsa, 61’inci dakikada psikolojisini dağıtmayın... Dakika sanki 61 değil de, 21’miş gibi kesintisiz tezahürata devam edin... Aceleye getirmeyin takımı, iki ayağını bi pabuca sokmayın.

İstanbul basınının, “Muhteşem taraftar, 61’inci dakika şenliği” filan diye, sizi nasıl gaza getirdiğini çok iyi bilen bir İzmirli’nin samimi satırladır bunlar... Sonra ağlamayın!

Ankaragücü yendi, Beşiktaş rekor kırdı

Ankaragücü 1’inci dakikada gol attı.

1’inci dakikada atılmasına rağmen, saniyeler itibariyle, lig tarihimizin en erken golü değil bu. Ancak... Rekor kırıldı!Çünkü... Ankaragücü-Beşiktaş maçı, ilk yarıda 2, ikinci yarıda 4 dakika uzadı. Toplam 96 dakika. Beşiktaş, 95 dakika mağlup olmayı başaran ilk takım olarak, rekor kırdı, tarihe geçti!

Skandalmış... Hadi ordan!

Neymiş efendim, milli takımda bayrak skandalı yaşanmış... Televizyona canlı yayına çıkan Servet Çetin’in tişörtündeki Türk Bayrağı düzgün şekilde basılmışken, Gökhan Gönül’ün tişörtündeki Türk Bayrağı tersmiş... Ay solda yıldız sağda olması gerekirken, tam tersi, yıldız solda ay sağda basılmış... Bu ne rezaletmiş böyle filan...

Kardeşim! Bırak şimdi sen bayrağı mayrağı... Milli formayı ne renk yaptılar? Turkuaz. Türk rengi midir turkuaz?
Turkuaz, aslında bir taş. Firuze... Türkiye topraklarında bile yok! Çin’de çıkarılıyor. İran’da çıkarılıyor. Türkiye üzerinden Avrupa’ya gittiği için, Fransızlar, “Turquoise” demiş, hepsi o. Renk, Doğu’dan. Sıfat, Batı’dan. Bu ne biçim milli? Neresi Türk? Madem, bayrağa o kadar duyarlısınız, niye sormuyorsunuz, Kırmızı-Beyaz’ın suyu mu çıktı?



Şaş’ırdın mı?

Hasan Şaş, siyasete atılıp, belediye başkan adayı olacağını açıkladı... İlk icraatını da şöyle anlattı:
“Memleketim Adana Karataş’ta 60 kilometre sahil var. İki tane caretta kaplumbağası doğuracak diye, otel yapılmasına izin verilmiyor. Başkan olduğum gün, halledeceğim...” Hayvan sevgisi bu yani! E bakıyoruz...

Galatasaray, aslan.
Fenerbahçe, kanarya.
Beşiktaş, kartal.
Trabzon, hamsi.
Bursa, timsah.
Gaziantep’in logosu, şahin.
Eskişehir denince akla ilk ne gelir? Porsuk.
Antalya desen...
Caretta cenneti.
Gençlerbirliği, Ankaragücü?
Ankara’nın sembolü, kedi.
Sivas, kangal.
Konya, çift başlı kartal.
Kayseri’nin logosu Erciyes, dağ-doğa sevgisi...

Manisa’nın en meşhur karakteri, Manisa Tarzanı, doğa aşığı... Kasımpaşa’nın taraftar grubu Apaçi, mizaç olarak binaları reddeden, doğada yaşamayı tercih eden insanlar... Karabük’ü demir çelik fabrikası sanırsın, halbuki, kara-bük adı, kara-çalı manasındadır, üstelik, yüzde 68’lik oranıyla Türkiye’nin orman varlığı açısından en zengin şehridir... Buca’ya gelince, hipodrom orada, at sevgisi.

Carettalara gıcık olduğuna göre... Hayvan-doğa sevgisinin bu kadar yaygın olduğu Süper Lig’de takım çalıştırması imkansız Hasan Şaş’ın!

Ne kaldı geriye? İstanbul Belediye. Onun sembolü ne? Cami.

En azından cemaate karışarak Belediye’ye girebilir desen... Teknik direktörü zaten “Avcı” birader! Çoktan doldurulmuş o kadro... Dolayısıyla, belediyeye de giremez. İlla siyasete atılacaksa... Futbolu-belediyeyi filan boşverip, kafadan milletvekili adayı olmayı düşünsün Hasan Şaş.



Hastir öyle mi?

KKTC ’de Türkiye defolsun gitsin diye “hastir” pankartı açıldı. Bakıyoruz futbol takımlarına...

Kaymaklı TSK.
Çetinkaya TSK.
Lefke TSK.
Dumlupınar TSK.

Türk Silahlı Kuvvetleri gibi. Mehmetçik diye takım var. Çanakkale diye takım var. Başka?

Magosa Türk Gücü.
Doğan Türk Birliği.
Limasol Türk Ocağı.
Yenicami... Minareliköy var.

Her isim, buram buram biz kokuyor. Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu, 1955’te kuruldu... Bizden başka kimse tanımıyor. Biz yoksak... KKTC’de futbol yok.

Mete’nin yasını tutarız biz hala... Rahmetli Mete Adanır’ın. Kıbrıs Türkü olduğu için, lisansı iptal edilmişti... Türkiye sahip çıktı. Altay’da, Konya’da, Samsun’da oynadı. Malatya yolundaki o feci kazada, teknik direktör Nuri Asan, futbolcular Muzaffer Badalıoğlu ve şoför Asım Özkan’la beraber rahmetli olan Mete Adanır...

Mete ve arkadaşları nedeniyle, Türkiye’nin milli renklerini taşıyan Kırmızı-Beyaz’ın yanına ‘siyah’ı ekledi Samsun... Yasını tutuyoruz hala.

YILMAZ ÖZDİL

4

Haberin Devamı
YORUM YAZ