Yılmaz Özdil yazıyor
Usta kalem Yılmaz Özdil'in kendine has tarzıyla bu haftanın spor gündemine bakışı...

TRT... Kanun namına!
Haber şöyle:
“Daum’un avukatı Stefan Seitz, Daum’un TRT’den teklif aldığını doğruladı.”
*****
Kanaltürk, Erman Toroğlu’nu transfer etti, helal olsun, büyük iş... Para, Kanaltürk’ün patronunun parası, ister futbol yorumcusu yapar, ister ana haber bülteni sundurur.
*****
Lig TV, Mustafa Denizli’yi transfer etti, Şansal Büyüka ile birlikte yorum yapacaklar, şahane... Para, Lig TV’nin patronunun parası, ödenen miktar kimseyi alakadar etmez.
*****
Rıdvan, NTV’de... İster 10 lira alır, ister 10 milyon dolar, para NTV’nin, kime ne...
*****
Peki, ya TRT?
*****
Hepimizi alakadar eder.
Parayı biz ödüyoruz çünkü.
Bizim vergilerimiz o para.
*****
Ayrıca...
*****
Türkiye Radyo Televizyon Kanunu’na göre, “milli kültür”ün geliştirilmesi ve “devletin ekonomik çıkarlarını korumak”la “görevli”dir TRT.
*****
Daum “milli kültür”ün neresindedir?
*****
Daum’la aynı statüde, aynı görevleri üstlenmiş Türk vatandaşları dururken, Alman vatandaşına döviz ödemek, “devletin ekonomik çıkarları”na uygun mudur?
*****
Üstelik...
*****
Aynı Kanun’da belirtilen “ilkeler”e göre, “kolayca anlaşılabilir, doğru, temiz ve güzel bir Türkçe kullanmak zorunda”dır TRT.
*****
Daum’ca Türkçe midir?
*****
Bu kadar detaylı olmayan bir yazıyı, geçen sene, Hakan Şükür TRT’ye transfer edildiğinde de yazmıştım, “vergilerimizi harcama sorumluluğu”nu hatırlatmıştım... En büyük tepkiyi, şaşırtıcı şekilde, TRT’de çalışan arkadaşlardan almıştım... “Sana ne?” demişlerdi, “TRT’nin izlenmesini kıskanıyorsunuz, o nedenle böyle iftiralar atıyorsunuz” demişlerdi.
*****
Netice?
*****
Yıllardır TRT’de çalışan arkadaşları kızağa çekmişler, onların yerine, TRT’de sanki adam kalmamış gibi, özel sektörden yorumcu ve programcı transfer etmişler...
*****
Halit Kıvanç, Orhan Ayhan, Tansu Polatkan, Abidin Aydoğdu, Ümit Aktan, Öztürk Pekin, Akın Göksu, Orhan Ertanhan, İlker Yasin gibi efsane isimleri ve hatta sporda başlayan Uğur Dündar’ı, Ali Kırca’yı Reha Muhtar’ı yetiştirmeyi başaran TRT ne oldu şimdi?
*****
Ne olduğunu anlatayım...
*****
Türkiye Radyo Televizyon Kanunu’na göre, “devletin bir zümre tarafından yönetilmesi”ne karşı çıkmakla, “ideolojilerin propagandasına yer vermemek”le, “bir siyasi partinin menfaatlerine alet olmamak”la “görevli”dir TRT...
*****
Görev unutuldu.
Olacağı buydu.
“Yedi sülale”de kampanya var...
Bilet zamlandı.
Yayın geliri zamlandı.
Sponsor zamlandı.
*****
Cezalar ucuzladı!
*****
Kırmızı kart gören, 3 bin lira ödüyordu, şimdi 2 bin 500 lira ödeyecek...
5 tane kırmızı kart görürsen, 1 tanesi bedavaya gelecek!
*****
Bonus gibi bi nevi.
*****
“Ana avrat dümdüz” giden başkana 100 bin lira kesiliyordu, 50 bin liraya indi...
“Yedi sülale” yarı yarıya ucuzladı yani!
*****
Buna pararel olarak... Seyircinin dümdüz gitmesi, 80 bin liradan 40 bin liraya ineceğine, 60 bin liraya indi... Yani, “toplu küfür” edeceğine, “bireysel küfür” et, daha hesaplı artık.
*****
(Mesela, tribün topluca dümdüz gideceğine, başkana yetki verseler, başkan çıkıp megafonla dümdüz gitse, hem daha etkili, hem de 60 bin lira yerine 50 bin lira ödüyorsun... Böylece, maç başına 10 bin lira kasanda kalsa, 6’ncı maçın küfürünü avantaya getiriyorsun!)
*****
“Bölücülük” de yarı yarıya tenzilatlı artık...
100 bin lira yerine 50 bin lira ödeyerek, “ırkçılık” yapabilirsin.
*****
Tekme tokat girişen yönetici, tekmesine tokadına göre, 10 bin ila 250 bin lira arasında ödemek zorundaydı... Şimdi, 7 bin lira verip, girişebilir! Kafa göz bile yarsa, 125 bin lira.
*****
“Sahtekarlık”ta da kampanya var...
200 bin lira verip belgede sahtekarlık yapabiliyordun, artık 100 bin lirayı göze alman yeterli.
*****
Cezalara uymazsan, 500 bin lira veriyordun, 250’ye indi...
Bir defa uymayacağına, oldu olacak, iki defa uyma anasını satayım, aynı hesap.
*****
İndirimler bu hızla giderse, iki üç sezon sonra, en çok suç işleyene ödül de verir bunlar.
*****
Dolayısıyla, kendi payıma, Futbol Federasyonu’ndan rica ediyorum, “taksit imkanı” da getirin lütfen... İki üç sezon beklemeyeyim, indirimleriniz hakkındaki düşüncelerimi “peşin peşin” yazayım, taksit taksit ödeyeyim!
Küre mi?
Bu sezon, Nike’ın “Total 90 Tracer PL” isimli topu kullanılacak.
*****
Futbol Federasyonu’nun internet sitesinde, yeni topun tanıtımı şu şekilde yapılmış: “Küre şekli, daha hızlı olmasına ve doğru hedefe varmasına yardımcı oluyor.”
*****
Bundan önceki sezonların topları “dört köşe”ydi demek ki!
Forma’lite deyip geçme...
Adidas ile Puma.
Kıran kırana rakip olan bu iki Alman firmasının kurucusu, kardeş aslında...
Biri, Adolf Dassler.
Biri, Rudolf Dassler.
Önce, Adidas’ı kurdular.
Sonra, ayrıldılar...
Adidas, Adolf’a kaldı.
Rudolf, Puma’yı kurdu.
Türkiye’deki müthiş rekabetin sonucunu göremeyecekler maalesef...
Rahmetli oldular.
Yaşarsak, biz göreceğiz.
Bakalım, yıllardır Türkiye’de şampiyonluğu kimseye kaptırmayan Adolf mu şampiyon olacak? Yoksa, kardeşinin karşısına dikilen Rudolf mu?
*****
Geçen sezonun sonlarına doğru yazmıştım bu satırları... Neticede, Rudolf şampiyon oldu!
*****
Yani, Puma giyen Bursa.
*****
Nike giyen Trabzon?
Kupa’yı aldı.
*****
Adidas, geçen sezon beş takımı giydirmesine rağmen, mutlu sona ulaşamadı.
*****
Ya bu sezon?
*****
Adidas, altı takımı giydiriyor.
Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray, Gaziantepspor, Kayserispor, Sivasspor.
*****
Puma, geçen sezon üç takımı giydiriyordu, bu sene iki; Bursaspor, Antalyaspor.
*****
Nike da üç... Trabzonspor, Eskişehirspor, Belediye.
*****
Lotto’nun dört takımı var; Bucaspor, Gençlerbirliği, Ankaragücü, Konyaspor.
*****
Lescon üç... Karabükspor, Kasımpaşaspor, Manisaspor.
*****
Eskişehir geçen sene Puma giyiyordu, bu sene değiştirdi, Nike’a geçti... Gaziantepspor, geçen sene Diadora giyiyordu, Adidas’a geçti... Kasımpaşaspor Lotto giyiyordu, bu sene Lescon giyecek. Lescon’cular Diyarbakırspor’la Denizlispor düşmüştü; Karabük geldi.
*****
Adidas ve Lotto arttı.
Nike, Lescon aynı.
Puma azaldı.
Diadora kalmadı.
Geçen sene Diadora giyen hakemler de, Lotto’ya geçti.
*****
“Bakalım bu senenin şampiyon forması kim olacak?” derseniz...
Geçen sene Puma diyordum, bu seneki adayım, Nike!