Arama

Popüler aramalar

Milli formayı hiç kimse bu kadar hak etmemişti

Usta kalem Yılmaz Özdil, spor dünyasındaki son gelişmeleri kendine has uslubuyla sizler için yazdı.

Milli formayı hiç kimse  bu kadar hak etmemişti

Fenerbahçe’nin başkan adayları ufak ufak dillendiriliyor.
Biri, Ferit Şahenk.
NTV’nin sahibi.
Star’ın sahibi.
Biri, Nihat Özdemir.
Akşam’ın sahibi.
SkyTürk’ün sahibi.
Bu şartlarda nasıl “tarafsız haber” verilecek?

Federasyon Başkanı desen...
Milliyet’in sahibi.
Vatan’ın sahibi.
Federasyon aleyhine tek satır yazabilir misin?

Habertürk gazetesine bak.
Kasımpaşa devamlı manşet.
Turgay Ciner daha önce Sabah-atv’nin sahibiydi, o zamanlar Kasımpaşalı değildi, Beşiktaşlı’ydı, o zamanlar Sabah-atv’de Kasımpaşa haberi var mıydı?

Ha Lig TV, ha TRT...
İkisi de hükümetin emrinde.
Sıkıyor mu, Aziz Yıldırım lehine tek kelime söyleyebilmek?

Bu gidişle... Türk futbolunu doğru dürüst takip edebilmek için “yabancı basın”a abone olmamız gerekecek sanırım!

Milli formayı hiç kimse bu kadar hak etmemişti


60 yaşında milli olunur mu?
Oldu.

Yeşilçam’da film setlerinde çalışıyordu. Bir vesileyle Ziya Doğan’la tanıştı. “Malzemeci olmak istiyorum” dedi. Kaç senedir malzemecilik yaptığını sordular. “Hiç” cevabını verdi. Ziya Doğan, sevdi bu harbi adamı... “Yarın 10’da idman var, Şeref Stadı’na gel” dedi. Geliş o geliş.

Eşi ilk çocuğuna hamileyken, Kıbrıs’ta kamptaymış. Haber gelmiş ki, yenge doğum yapmış, erkek evlat dünyaya getirmiş. Daha 22 gün Kıbrıs’ta kalmaları lazım... Eşini telefonla aramış, “Oğlanın ismini koymayın, maçlar başlayacak, ilk gol atanın ismini koyacağım” demiş. Neticede Kıbrıs’tan dönmüşler, sezon başlamış, ilk hafta Trabzon maçı 0-0, ikinci hafta Gençlerbirliği 0-0, araya milli maç girmiş, 15 gün de öyle geçmiş, üçüncü hafta Karabük maçı, gol atmışlar ama, golü Walsh atmış iyi mi!... Devre arasında, Metin Ali Feyyaz’a yalvarmış, Allah aşkına birinize gol atın demiş, dakika 90 ikinci gol atılmış, gene Walsh iyi mi!... Ağladı ağlayacak. Metin Ali Feyyaz teselli etmeye çalışmış, “Merak etme haftaya Bursa maçı var, orada mutlaka atarız” demişler. “Boşversenize birader” demiş, “Oğlan askere gidecek, hâlâ ismini koyamadık! Aramış eşini, “Bunların gol atacağı filan yok, babamın ismini koyun” demiş. Şevki Yasin, nihayet ismine kavuşmuş.

İkinci evlat, kız... Bu defa İsviçre’de kampta. Acayip yağmur yağıyor. Futbolcularla birlikte sırılsıklam haldeyken, haber gelmiş, yenge doğum yapmış. Herkes tebrik ederken, Del Bosque yanına çağırmış, “Şu anda yağmur yağıyor, kızının ismini Yağmur mu koydun?” diye sormuş. Aramış eşini, “Yağmur” demiş.

Kore’de trafik kazası geçirmiş, hayati tehlike atlatmış, hastaneye gideceğine, takımının yanına koşmuş. 30 sene boyunca arka arkaya iki gün izin yaptığını gören yok. Sabah idman sahasına, akşama kadar... Sabah idmanı olmasa bile 7’de işinin başında... Hoca haftalık programı kapıya asıyor, bir kopyasını alıp evine götürüyor, kapıya asıyor. Hayatı yollarda, deplasmanlarda geçiyor.

Tek kelime yabancı dil bilmediği halde, yabancı topçularla adeta çocukluk arkadaşı gibi diyalog kurabiliyor; Sabahat Akkiraz, Ümit Tokcan, Arif Şentürk dinletiyor, Kemal Sunal seyrettiriyor, Türk yemekleri tattırıyor. Son 30 senede Beşiktaş’la yolu kesişen herkese emeği geçti. Kulüpten sorunlu ayrılan Toshack’ı havalimanında tek başına uğurlayacak kadar vefalı... Özel bir adam o.

Yukarıdaki satırları ve daha fazlasını, eminim, tüm Beşiktaşlılar biliyordur. Ama yine de Fanatik’in sayfalarına kazıyarak, bir kez daha hatırlatayım istedim.

Çünkü, futbol denilen hadisenin, golden, auttan, skordan ibaret olmadığına, duygulardan karakterlerden, hayatın bizatihi kendisinden oluştuğuna inanıyorum... Futbolu futbol yapan insanlardan biri, Süreyya.

Ve, Fatih Terim ustalık dönemine yakışır bir tercihte bulundu, Süreyya’yı milli takıma aldı, milli takımın malzemecisi yaptı. İşinin zirvesine çıktı Süreyya.

Yeşilçam setlerinde başlayan Siyah-Beyaz aşk hikayesinin filmidir bu.
İşini iyi yaptığında, fedakarlıkla, gönülden yaptığında... Yedek kulübesindeki, ‘figüran’ın dünya sahnesinde “başrol”e yükselebildiğini gösteren filmdir.

Yılmaz Özdil

Haberin Devamı