MENÜ

Kanun var düzen yok

GSGM İstanbul eski İl Müdürü Vedat Bayram'dan spor ailesine çok özel mesajlar var: Kanun yokken düzen vardı.

Kanun var düzen yok

“Eskiden kanun yoktu, ama şiddet de yoktu. Şimdi kanun var, ama uygulamada sıkıntı var ve dolayısıyla şiddet var. Ben Vedat Bayram olarak diyorum ki; bu haliyle sporda asayişsizliğin önlenmesi mümkün değil”

“Kimim ben? Eski milli sporcu, spor akademisi mezunu, 10 yıl öğretmen, 10 yıl Kadıköy ve 7 yıl İstanbul Müdürü... Emekliyim, ama puro içmiyorum! Köyün delisiyim, memleketim için birkaç şey söylemek isteyen biriyim”

Eskiden kanun yoktu, ama şiddet de yoktu. Şimdi kanun var, ama uygulamada sıkıntı var ve dolayısıyla şiddet var. Ben Vedat Bayram olarak diyorum ki; bu haliyle sporda asayişsizliğin önlenmesini mümkün değil. Peki Vedat Bayram kim? Eski bir milli sporcuyum. Spor akademisi mezunuyum. Mesleğimin ilk 10 yılında okullarda beden eğitimini öğrettim. 8-10 sene Kadıköy İlçesi Spor Müdürü olarak görev yaptım. Sonra 7 buçuk sene; bizzat Bakan, Vali yetkisiyle İstanbul’daki tüm sportif faaliyetleri yönettim. Şu an Sabah’ta yazıyorum. Başka yerlerde de fikrime müracaat ediliyor. Ne diye? Spor otoritesi diye. Müsaade ederseniz spor otoritesi olarak, bu kariyerle birlikte bu konuda ben de bir iki şey söyleyebileyim.

Benden bilet isterlerdi
Şimdi spor kulüplerini yönetenler veya federasyon olarak bir şeyleri yönettiğini zanneden arkadaşlar; bizim hizmet verdiğimiz tarihlerde bizden akıl alır, müsabakalara katılmak için bilet rica ederdi. İşte bu portföyle konuşuyor ve sporda asayişsizliğin önlenmesini bu pozisyonda mümkün görmüyorum. Elbette bir reçete sunacağız, ama şimdi mevcut tabloya bakalım; Aslında çok basit olan bir vaka zora sokulmuştur. Dünyada eskiden kanun olmamasına rağmen, şiddetten bu denli söz edilmezdi. Çok değil; 25, 30 sene öncesinden bahsediyoruz. Statlardaki taraftarların eşit dağıldığı zamanları düşünün. O günleri yaşayanlar, şiddete şahit oldular mı? Ben cevap vereyim: Olmadılar...
İnsanlar, ‘bir şeyler yapıyoruz’ demek için sistemi bozdular. Birileri daha iyi şeyler yaparsa bizler de mutlu oluruz. Fakat duruma bakın: Eskiden kanun yoktu düzen vardı, şimdi kanun var düzen yok. Kanun yaptık, işin sahibini ortadan kaldırdık. Eskiden genelgelerle çözülüyordu işler. Mesela eskiden İstanbul Valisi’nin genelgesine göre yazılı tedbirler alınırdı.
Maçtan bir gece önce tribün liderleri toplanırdı; onlarla konuşulur kavgalar önlenirdi.

GSGM’yi babam bitirmedi
Şimdi bu işler yazılı olarak yapılıyor, durum ortada. Mehmet Atalay ve ekibi sistemi bozdu. Bu kanun çıktığında arkadaşımız Genel Müdür’dü zaten! Altyapı hazırlanmadan federasyonları özerkleştiren arkadaşlar; çıkardıkları kanunla işin uygulayacısını ortadan kaldırdılar. Bu kanun, garip bir kanundur. Uygulanması mümkün olmayan bir kanundur. Federasyon da yetersiz. Yetkilileri; bu işin adamı, profesyonelleri değil. İyi bir kanunda görev dağılımı vardır. Sorumluluğun nereden başlayıp nerede biteceğini bildirmeyen, bir saatte hazırlanan kanun yanlıştır. Bakın; Gençlik Spor
İl Müdürlüğü şimdi hiçbir yerde yoktur. Koskoca Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nden bahsediyoruz! Oysa ki beraber çalışılması gerekir. Bu kanunda böyle bir fasıl yok. Bunu yapan babam değil.

Şu an mecliste bu konuyu konuşmak için toplanan komisyon var. Toplanan komisyonla ilgili basına yansıyanlar ise asıl konuşulması gereken şeylerin tamamen dışındadır. Sizce önemli olan protokol tribününe giren birinden otopark parası alınması ya da alınmaması mı; yoksa yeni önerilerin konuşulması mı? Otopark daha önemli ki, şiddeti değil bunu konuşuyorlar. 7 yıldır ‘sistem çökmüştür’ diyorum. Fakat ‘tık’ yok. Bakın; Denizlispor-Fenerbahçe maçında 45 dakika elektrik faciası yaşandı. Jeneratör var, devreye sokmayı bilen yok. Allah’tan stadın eski elektrikçisi kahveden kalkıp stada gidiyor da saatlerce sürecek skandal, 45 dakikada bitiyor! Basit bir konu, ama önemli: Bu skandalın nedeni, federasyonun bu hususları bilmemesidir. Benim kimseyle şahsi hesabım yok. Bizim dönemimizdeki sistemle şu anki sistem arasındaki fark da ortada. Kimse ‘Vedat Bayram karalama yapıyor’ demesin. Bakın tabloya: Eskiden dünya üçüncüsüydük şimdi değiliz. Elemelere bile gidemiyoruz. Eskiden 12 Dev Adam efsanesi vardı. Süreyya Ayhan’ı çıkarttık. Eskiden her gün ‘şu tesis yapıldı’ haberleri okurduk. Şimdi bir tane var mı? Biz; Türkiye’ye ilk kez Devlet Spor Müzesi ve Bilgi Bankası yaptık; şimdi nerede?

Başbakanımız demedi mi ‘Amerika dahil bütün sistemleri araştıracağız’ diye? Sayın Başbakanımız yorulmasın, ben Amerika da dahil bütün sistemleri araştırdım. Amerika, Finlandiya, İspanya, Çek Cumhuriyeti... Aklınıza neresi geliyorsa araştırdım. Ve bu raporu bir yıl önce tamamladım. Ben söylüyorum, ama sen dinlemiyorsun. Akademisyenlerle bir araya geliyorum, kitap yazıyorum, okumuyorsun. Mehmet Atalay dahil, benim kimseyle şahsi sorunum yok. Ben bu mesleği biliyorum. Yaptığım işlerle ilgili tam 2 bin sayfa haber var. Kitap haline getirdim. Ben ekonomiden anlamam, ama spor idaresinden anlarım. Bunun eğitimini aldım.

Ben burada otururken; başka bölümden mezun olan bir adam gelecek ve Türk sporunun içine edecek! Ben de susacağım öyle mi? Susmam... Atalay’ın yerinde babam da olsa susmam. Türk sporu başarılı mı oldu son dönemde? Ben diyorum ki bu adam Türk sporunun içine tükürdü. ‘Olimpiyatlarda başarısız olduk’; bunu TC’nin başı söyledi. Ama mühendise mühendislik yaptırmazsanız, memleket bu hale gelir. Sonra ne istiyorlar? Memlekette sporun içine tükürsünler, Vedat Bayram sussun. Susmam...

Çözüm önerilerimize gelelim. Benim de içinde bulunduğum sporda asayişsizliğin önlenmesi genelgesini kanun şekline getirdiler, hata yaptılar. Güvenlik toplantılarında sadece karşı seyircinin nereden alınacağı, nasıl götürüleceği, polislerin nerede görev alacağı planlanıyor. Uygulamaya gelindiği zaman ise kimlerin ceza vereceği gibi hususlar boşta bırakılıyor. Bu kaos, bu boşluktan doğdu. Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün bu hususta yetkisi kalmadı. Sebebi de federasyon. Futbolda çıkan sorunların temeli, federasyondan kaynaklanmakta. ‘Müthiş bir kurumsallaşma var’ diyorlar; ama emekli olan elektrikçi gelmese Fenerbahçe-Denizlispor maçının saatlerce yarıda kalacağını görmüyorlar. Bu mu kurumsallaşma?

Biz, federasyonun yerine zamanında görev yaptık. Benim onlardan bir talebim söz konusu değil, ama yaptıkları işi doğru yapmıyorlar. Söyleyince de kızıyorlar. Gidiyoruz, makamlarında konuşuyoruz. Eksikleri söylüyoruz. Tespitlerde bulunuyoruz. Ama sonuç yok. Antrenörlere
10 milyon Euro vererek iş çözülmez ki! Statların bakımıyla, zeminiyle ilgileneceksiniz. Sorun şu: Seyircinin yaptığı taşkınlık sonrası Fenerbahçe ya da Galatasaray’a cezayı vali mi verecek? Ya da kim verecek? Yeni yasada, bu işin sahibi belli olmalıdır. Şu kavgalarda şu takip etmelidir denmelidir. Kanunda cezayı verecek şudur diyor, ama bunları oraya kim ulaştıracak, bu da belirlenmelidir. Maalesef kanunlarda bunların tamamı eksiktir.

Ben GSGM’ye bir şey söylemiyorum; Atalay için söylüyorum. Çünkü bu kanun, onun döneminde çıkmıştır. Kanunu çıkaranlar, TBMM’de yetkili kişilerdir. Ama bu konuyla ilgili yetenekli, yeterli değillerse nereden bulacaklar doğruyu? Bir önceki kanunu takip ede ede gidecekler elbette... Genelgeyi beraber çıkardık; 2000 senesinde. Vali asayişsizliğin önlenmesini istedi. Sonunda bu genelge kanunlaşmış biçimde çıktı. Ama bu kanunda Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün sıfatı yok. Spor geçmişi olmayanlar bir şeyler yapmaya çalışıyor.

O halde GSGM neden var? Asayişsizliğin önlenmesiyle ilgili kanun bu; ama hentbol, voleybol vs ilgili neden bir şey yok? Başlangıçta kariyerimi aktardım; buna rağmen kimse destek istemiyor.
Biz iktidarda olmadığımız için mi yoksa iktidarımız olmadığı için mi sorulmuyor? Bas bas bağırıyoruz, destek verelim diye. Almıyorsunuz, ama işi de çözemiyorsunuz. Bırakın, çözümü gösterelim.

Ben 47 yaşımda emekli oldum. Baktım iş tıkandı gitmiyor. Yerimde oturabilirdim, oturup puromu yakabilirdim. Fakat rahat batıyor! Köyün delisiyim ben. Yanlışları göstermek istiyorum. Çünkü bu memleketin çocuğuyum. Hiçbir göreve talip değilim, ama bu işleri yapacak biri lazımsa da ben giderim. Başbakan’a açık mektup yazdım. Başbakan geçenlerde sporla ilgili yetkilileri topladı, açılım mevzusunu konuştu. Sonra sadece Fenerbahçe çıktı, Batman’la maç yaptı. Bir de Revna Demirören, Elazığ’da çalışma yaptı. Peki ya başka? Koskoca Başbakan sizi toplamış, siz neden bir çalışma yapmadınız?

Bomba çok bu ülkede. Bakın, Beden Eğitimi dersleri kaldırılıyor. Çıkıp da ‘beden dersleri kaldırılıyor’ diyen adamın spordan hiç anlamadığını söylerim ben. Çünkü ‘Beden Eğitimi’ dersine ‘Beden’ diyor, ikisi başka şeyler. Bu çakma bir sistem. Yunus Akgül’ün, futboldaki anarşinin önlenmesiyle ilgili Federasyon Başkanı’na söylediklerini destekliyorum. Kanunun işletilememesi hususuna katılıyorum. Ama “Beden dersleri zaten askeri dönemlerden kalma derslerdir. Faydası yoktur” sözlerini de yanlış buluyorum. ‘Koç’luk sistemi diye bir şey yoktur. Bunun adı ‘Olimpiyatlara sporcu yetiştirme’dir. Bu proje, 1997’de ‘İstanbul Hazırlık ve Düzenleme Kurulu’ tarafından, altında Başbakan ile birlikte bizim de imzamızın olduğu projedir. Spora yönlendirme projesidir bu. GSGM’nin il koordinesinde, Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi hocalarına yaptırılan bir sistemdir. Şimdi yeni bir şey yapıyormuş gibi ortaya çıkmak doğru değil.

1997’de İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık Düzenleme Kurulu’nda hayata geçirildi bu proje... 5 bin genç 1 yıl içerisinde tarandı. Uygun olanlar bir üst seviyeye çıkarıldı. 40 dakikalık Beden Eğitimi dersi var. 10 dakika soyunma, 10 dakika giyinme, geriye kalıyor 20 dakika. Bu süre neye yeter? Beden Eğitimi dersleri, son iki saatte blok olmalıdır. Çakma projelerle çözüm olmaz. Bilime arkanızı dönerek sorunları çözemezsiniz. Sınıflarda 1 saatlik derslerde; topu ortaya atıp geri çekilerek uluslararası sporcu yetiştiremezsiniz. Önce çocukların boyuna, genetik özelliklerine, fizik kas gruplarına, anasına babasına bakacaksın; sonra hangi spora eğilimli olduğunu ortaya çıkartıp yönlendireceksin. Bunun adı da ‘koçluk sistemi’ değildir. ‘Sporcu yönlendirme projesi’dir. Bulgaristan böyle yapar mesela. Haydar Doğan benim sporcumdur. Voleybol takımlarının pasörleri benim öğrencilerimdir.

Hiç sporla iç içe olmamış, amatör kulüpler dahil hiçbir kulüpte yöneticilik yapmamış biriyle; Köln Spor Akademisi’nden mezun olan, hayatı spor yöneticiliğiyle geçmiş bir adam arasında en az 100 fark vardır. O yüzden doğru sisteme bir an önce geçilmeli. Spor Bakanlığı yeniden kurulmalıdır. Genel Müdür 4 tane olmalıdır. Müsteşarlar birbirinden ayrılmalıdır. Genel müdürlerden biri tesislere bakmalıdır,
biri spora, biri idari-mali işlere, diğeri de gençlik hizmetlerine bakmalıdır. Bütün sportif faaliyetler tek çatı altında toplanmalıdır. Son sözlerim de şu: Ben spora katkı sağlamak istiyorum, kendime koltuk aramıyorum. Bu işin kralını yapıyordum zaten, şimdi yardım etmek istiyorum. Öneriler bende. Karıncadan medet umuyorum.

Haberin Devamı
YORUM YAZ