Arena'ya da Saracoğlu'na da bin basar!
Fanatik.com.tr editörü Hakan Ateşler Barcelona - Benfica maçını Nou Camp'ta takip etti.

Barcelona'ya inip, otelime gider gitmez odama bile çıkmadan eşyalarımı resepsiyona bırakıp Nou Camp'a ulaşmak için metronun yolunu tutuyorum. Barselona'nın müthiş metro ağı sayesinde yaklaşık yarım saatte şehrin bir ucundan öteki ucuna geçip, uzaktan dev bir uzay üssünü andıran stada ulaşıyorum.
UEFA Ofisi'nden, rezerve edilmiş olan biletimi alıp hemen içeri giriyorum. İlk 20 dakikayı kaçırdığıma üzülürken, bir şeyin eksik olduğunu hissediyorum. O eksiklik, kimsenin üstümü aramamış olması... Cebimde bir ton bozuk para, telefonum, fotoğraf makinemle içerdeyim. Maç başlamış devre bitiyor. Oynamamasına rağmen yaklaşık 40 bin kişilik seyirci 'Messi' diye bağırıyor. İkinci yarıda ısınmaya çıkmasıyla birlikte büyük bir alkış kopuyor, oyuna girerken ise daha büyüğü...
Messi, Barça taraftarı için bir Aziz olmuş adeta. Ona faul yapıldı mı verilen tepkiler, bir diğer Barça'lı futbolcuya yapıldı mı verilmiyor. Maçı fazla anlatmaya gerek yok. Yedeklerde çıktığı maçta zor anlar yaşasa da Katalanlar işi daha önceden garantilemenin verdiği rahatlıkla oynuyorlar. Bu oyunu, bu stadı görünce aklıma bizim yöneticilerin yıllardır yaptıkları Şampiyonlar Ligi demeçleri geliyor. Sadece gülüyorum.
İkinci yarı oldukça sıkıcı geçtiğinden etrafa göz atıyorum. Japonlar dışında herkes maçı izliyor. Uzakdoğulular'ın tek işi Messi. Top ona geldi mi bir anda ayağa fırlıyorlar. Taç olsa sesli biçimde tepki veriyorlar. Sürekli fotoğraf çekiyorlar, çektiriyorlar. Katalanlar, turistlerden bıkmış durumda. Onların sürekli ayakta dolaşmasından dolayı maç izleyemiyorlar. İngilizce bilmedikleri için de "Kardeşim bi' otur da maç izleyelim" gibisinden bir tepki veremiyorlar. Sadece kendi dillerinde bağırıyorlar. Japonlar, o tepkinin onlara verildiğinden bile habersiz.
Maç sonu ben de Japonlar gibi hatıra fotoğrafı çektirmek için sahaya yakın bir yere iniyorum, görevliler de bıkmış bu durumdan. Ama bir yandan da Japonların hakkını yemeyelim, "Git" dedin mi ikiletmeden hemen gidiyorlar. Ben ise zannedersem Türk olmamdan dolayı ısrarla deniyorum. Ağlayan bebek-süt misali istediğimi alıyorum. Oradaki dev cüsseli görevli "Lütfen fotoğrafını çek ve git" diyor kibarca. Kibarlıktan asla ama asla ödün vermiyorlar.
Çıkışta 10 dakika dolmadan dışardayım. Metro desen boş, yollar desen boş. Nerede o Dolmabahçe, Mecidiyeköy (şimdi Seyrantepe) ve Kızıltoprak trafiği... Binlerce insan 'scooter' olarak bildiğimiz motosikletlerine binmiş gidiyor ve anında yok oluyor. 20:45'te başlayan maç keşmekeşi en geç 23:30 civarı sona eriyor. Bizde 21:45'te başlayan maç, adeta sabaha karşı sona eriyor.
Bu arada arazisinin değeri yüzünden stadın yıkılacağı söyleniyor. Denizin altı doldurularak, başka bir yere yeni bir stat inşa edilecekmiş. Ne zaman olacak, göreceğiz.
Katalanlar ile tek ortak yanımız, çekirdek. Onlar da bizim gibi maç öncesi ve esnasında sürekli çekirdek çitletiyor. Çöplerini de bizim gibi yere atıyorlar.
Sonuç bölümünde ise şunu söylemekte fayda var. Evet, Camp Nou 100 yıllık ve eski ama Arena'dan da Saracoğlu'dan da çok çok daha modern. Kimse kusura bakmasın. Merak etmeyin bakmazlar da zaten...
Hakan Ateşler / Fanatik.com.tr