Sezer Özmen: Burası bambaşka!

Sezer Özmen, 23 yaşında... 2007 yılında Beşiktaş’a geldi. Ardından burada A2 Takım’da forma giydi. Kiralık dönemi de dahil olmak üzere 5 sezon Çaykur Rizespor’da oynadı. Geçen sezon Samsunspor’a kiralandı. Bu sezon başında da, geçen sezon Fransa 1. Ligi’nden düşen ve tekrar Ligue 1’e çıkmayı hedefleyen Metz’e, 2018’e kadar imza attı.

Şu an Ligue 2’de 19 puanla lider durumda olan Dijon’un 1 puan gerisinde olan Kırmızı-Beyazlılar’da Sezer, savunmanın değişmez isimleri arasında yer alıyor. Teknik direktör Jose Riga’nın en güvendiği oyunculardan olan başarılı stoper, Fransa’da yaşadığı tecrübeleri, Türk futbolunun gençlere bakış açısı ve hedefleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Şimdi söz hayallerini gerçeğe dönüştürmek konusunda son derece kararlı olan genç oyuncuda;

‘Lizbon istedi, hoca bırakmadı’

“Metz’e geldiğim için çok mutluyum. Sezon benim için gayet iyi başladı. Avrupa’da ülkemi temsil etme şansı elde ettim. Fransa’da 2. Lig’in en iyi takımında oynuyorum. Hedefi, yeniden Ligue 1’e çıkmak olan bir kulüp. Kafamda hep yurt dışında oynamak vardı. Daha önce Sporting Lizbon’dan teklif almıştım. Ama o dönemde Rize’deki hocam Mehmet Özdilek, ayrılmama izin vermemişti. Belçika’dan da ciddi teklifler geldi. Bu sezon başında ise Metz’den teklif geldi. Beni uzun süredir takip ediyorlarmış. Maç kasetlerimi izlemişler, teknik ekip de beni beğenince, transferim gerçekleşti.”

‘Nefes nefese kaldım...’

“4 maçtır burada direkt oynama şansı buluyorum. Burada çok mutluyum. 23 yaşında ve Türkiye’ye göre genç bir yaşta Avrupa tecrübesini yaşadığım için ayrıca sevinçliyim. Profesyonellik anlamında Türkiye’den daha önde olduklarını söylemem gerek. Özeleştiri yapmak gerekirse, Metz’te idmanlara başladığımda ısınma bittikten sonra nefes nefese kalmıştım. Burada herkes işine odaklanmış durumda. Hoca düdüğü çaldığında disiplin üst seviyede. Pas çalışmasında bile herkes birbiriyle diyalog halinde. Metz, 2. Lig’de en çok taraftara sahip takım. Bu açıdan şanslıyım. Beşiktaş, Çaykur Rize ve Samsun’da oynarken de tribün desteği gayet iyiydi.”

‘Gereken şans verilmiyor’

“2009 yılında U17 Dünya Kupası’nda 17 Yaşaltı Milli Takımımız’la çeyrek finale kadar çıkmıştık. Diğer ülkelerde o dönem forma giyenler, şimdi daha üst seviyedeler. Buradaki en önemli fark, bizlerin o yaşlarda doğru harfleri yan yana getiremememiz ya da derdimizi anlatamamamız. Adamlar 16-17 yaşında ‘Çık oyna’ diyor. Biz 20 yaşını geçiyoruz, hâlâ genç sayılıyoruz. Bakın Semih ağabeye (Semih Şentürk) yıllarca ‘Genç Semih’ olarak hatırlanıyor! Bizlere gereken şans verilmiyor.”

‘En iyisi olmak istiyorum’

“Fransa’da kendimi geliştirmek, eksiklerimi tamamlamak amacındayım. Özel idmanlar da yapıyorum. Ekstra çalışmalara çok önem veriyorum. Ben de kendi pozisyonumun en iyisi olmak istiyorum. Örnek aldığım isim Gerard Pique. Milli takıma gelirse... Ümit Milli Takım’dan sonra yaşım geçince, A2 ya da A Milli Takımımız’da henüz forma şansı bulamadım. Ancak hedefim, elbette aday kadroya çağrılmak.”

‘Mecburen Fransızca öğreniyoruz’

“Metz’e ilk geldiğimde Fransızca bilmediğim için kulübün tercüman konusunda bana yardımcı olacağını düşünüyordum. Türkiye’de yabancılar tercümanla çalışıyor. Ancak kulüp yetkilileri bana, ‘Şaka mı yapıyorsun, burada böyle bir şey yok. Fransızca’yı öğreneceksin’ dediler. Biz de mecburen öğreniyoruz (Gülerek). Takım arkadaşlarım da bu konuda bana yardımcı oluyor.”

‘Yol gösterici sistem yetersiz’

“Genç oyunculara yol gösterecek bir sistem, ülkemizde yetersiz. Altyapılarda oyuncu yetiştirecek hoca sayısı çok az. Beşiktaş’tayken çok değerli isimlerle çalıştım. Bilgi ve birikimi olan insanlara yeterli değeri vermiyoruz. Bakın Barcelona’ya oyun sistemleri, en küçükten en büyüğe kadar aynı. 5 sene sonraki hocasını bile altyapıdan çıkartabiliyor.”

Çağrı Davran