MENÜ

Formula 1 - Avusturya GP'si Sonrası Güç Dengeleri

Formula 1 dünyasının en önemli isimlerinden biri olan Fırat Keskin, "Formula 1 - Avusturya GP’si Sonrası Güç Dengeleri" yazısıyla birlikte sizlerle.

Formula 1 - Avusturya GP'si Sonrası Güç Dengeleri

Avusturya GP’si, bir önceki hafta yapılan Styrian GP ile aynı pistte yapıldığı için çok büyük sürprizler ortaya çıkarmamasına rağmen belirgin farklar yaratan takımlar da oldu.

Haberin Devamı

Bu nedenle güç dengelerini her iki yarışı da gözeterek ve iki yarış arasındaki farkları da inceleyerek yazacağım. İki yarışın aynı pistte olması, ortaya çıkan güç durumunu ve araçların performanslarını incelemek açısından bize de güzel bir fırsat sundu.

Ortaya çıkan bazı ayrıntılar, bundan sonraki yarışları değerlendirirken de bize fikir verecektir.

Red Bull

Red Bull sezonun mutlak favorisi. Her yarış daha da güçleniyorlar. Bunun nedeni, mevcut arabaya devamlı güncellemeler getirmeleri. Güncellemeleri üreten ve uygulayan mühendisler, güncellemeleri uygulandıkları ilk yarışta maksimumu hemen alamazlar. Zaman içinde pilotlardan gelen geri bildirimlerle güncellemeler daha iyi anlaşılır ve onlardan alınan verim artar. Sonuç olarak Red Bull son üç yarıştır getirdiği güncellemeleri anladıkça araba daha da hızlanacaktır.

Haberin Devamı

Sıradaki yarış olan Silverstone pistinin Mercedes’e daha uygun olduğu bir gerçek. Ama bu gerçeğin bile Red Bull’u çok zorlayacağını düşünmüyorum. Belki Red Bull, Avusturya kadar dominant olamayabilir. Ama mutlaka Mercedes ile rekabet edecek bir sürate sahip olacaktır.

Böyle düşünmemin nedeni, Red Bull’un Fransa’da gösterdiği performans. Fransa da Mercedes’in geleneksel olarak hızlı olduğu bir pistti ama yarışı Red Bull kazandı. Dolayısıyla bu sezonki en önemli konu şu: Artık Mercedes pisti diye bir yer kalmadı. Red Bull tüm pistlerde güçlü, tüm pistlerde yarış kazanacak bir arabaya sahip. Şehir pistlerinde, yüksek yere basma kuvveti gerektiren pistlerde, daha düşük yere basma kuvveti gerektiren pistlerde, lastik ısıtmanın mesele olduğu veya lastiklerin aşırı ısınma eğilimine girdiği pistlerde, yüksek rakıma sahip pistlerde, sıcak havalarda veya soğuk havalarda. Red Bull için fark etmiyor. Red Bull her pistte güçlü.

Mercedes ise daha zorlu bir araba, biraz nazlı. Mercedes, ancak eskiden çok güçlü göründüğü pistlerde Red Bull ile mücadele edebilecek performans ortaya koyabiliyor.

Silverstone, sezonun Red Bull lehine bittiği yarış olabilir. Mercedes, kendisine uygun bir pist olan Silverstone’a güncellemelerle gelecek. Tüm bunlara rağmen Red Bull Silverstone’da direnebilirse, sezon bitmiştir diyebiliriz.

Haberin Devamı

Bu arada şunu da eklemek isterim: Mercedes çok güçlü bir güncelleme paketiyle ortaya çıksa bile Red Bull karşılık verecektir. Çünkü hem hazırda bekleyen ve henüz araçlarına takmadıkları parçalar var hem de yeni güncellemeler üzerine çalışmaları var.

Bunu Red Bull yöneticileri de açıkladı. Ancak onlar açıklamasalar bile Formula 1’in değişmez kuralı, rakibe göre güncelleme getirmektir. Bir takım açık farkla önde olduğunda, fabrikasındaki güncellemelerin tamamını arabasına takmaz. Kimse, açık farkla önde olduğunda tüm tasarım sırlarını ortaya dökmek istemez. Red Bull, Mercedes’in kendilerine yaklaştığını hissettiği anda güncellemeleri getirecektir.

Bu sezonu Mercedes kazanamaz, sadece Red Bull kaybedebilir.

Mercedes

Mercedes geleneksel olarak Avusturya’da yetersiz kalıyordu. 2018, 2019, 2020’deki ilk yarışta Mercedes bu pistte zorlandı. Özellikle 2019 yılında, yüksek rakım ve yüksek sıcaklıklar birleşince Mercedes’in turbo verimliliği düştü ve yeterli performansı alamadığı motoru nedeniyle Red Bull’un gerisinde kaldı.

Haberin Devamı

Fakat bu sene McLaren’ın performansı, Mercedes motorunun yüksek rakımda Honda’ya karşı eskisi kadar geride olmadığını gösterdi. Gerçi Norris’in, Hamilton’a 20 tur boyunca DRS’ye rağmen direnebilmesi, McLaren’ın biraz daha üst motor modlarını kullandığını gösteriyordu. Aynı şekilde Norris’in sıralamalarda Verstappen’dan sadece 0,048 saniye geride kalması da Honda’dan üst motor modlarını kullandıklarını gösteriyordu. Ama sonuç olarak, yüksek rakımda Honda ile Mercedes motoru arasındaki farklar kapanmış gibi.

Mercedes, yeni kurallarla birlikte sorunlu bir araba haline geldi. Taban kesiklerinin yasaklanması, en çok uzun dingil mesafesine sahip Mercedes’i ve Aston Martin’i etkiledi. Arka tarafın dengesizleşmesi, dar şehir pistlerinde ve geleneksel pistlerin yavaş virajlarında bir sorun olarak hissedilmeye başlandı. Yavaş virajlardaki handikapları, Avusturya’nın ikinci sektöründe Red Bull’un 0,4 saniye gerisinde kalmalarına neden oldu.

Haberin Devamı

Yarış içinde Hamilton’ın, Norris’i 20 tur boyunca takip etmesi, yarışın kopmasında önemli bir parametreydi. Ama yarışın kopmasında en önemli neden, Mercedes’in yavaş olmasıydı. Nitekim Hamilton, Norris’i geçtikten sonraki 10 tur boyunca hızlanmasına rağmen, Verstappen ile olan fark 2,0 saniye daha arttı. Yani Mercedes, tur başına 0,200 saniye daha yavaştı.

Elbette bunda Hamilton’ın, Norris’in arkasında lastiklerini yıpratmasının da etkisi vardı. Ama bu etkiyi çıkarsak bile Red Bull, Mercedes’ten tur başına en az 0,150 saniye daha hızlı demektir. Bu arada, Verstappen’ın önde giderken kendisini çok zorlayarak bu farkı açtığını da düşünmüyorum.

Mercedes için son şans bence Silverstone. Bunun nedeni, Silverstone pistinin Mercedes’e geçmiş sezonlardaki uygunluğu ve Mercedes’in güncellemelerle gelecek olması. Mercedes’in İngiltere’ye getireceği güncellemeler bence iki noktaya odaklanacaktır.

Odaklanılacak ilk nokta, arabanın arkasındaki dengeyi artırmaya yönelik difüzör güncellemeleri olabilir. Bu sayede, arka tarafın dengesiz olması nedeniyle sert ayarlamak zorunda kaldıkları arka süspansiyonları daha yumuşak ayarlayarak yavaş virajların çıkışında daha iyi çekiş yakalamayı hedefleyebilirler.

Odaklanılacak ikinci noktaysa sürüklenmeyi azaltmak üzerine olacaktır. Bunun nedeni de yine arka taraftaki dengesizlik. Mercedes, arka taraf dengesiz olduğu için daha büyük arka kanatla dengeyi sağlamaya çalışıyor. Daha büyük arka kanat, daha yüksek sürüklenme (rüzgar direnci) demektir. Sürüklenmeyi azaltmak için arka motor kapağını küçültmek isteyebilirler.

Ne olacağını bir hafta içinde göreceğiz.

McLaren ve Ferrari

Ferrari, sezon boyunca çok az güncelleme getirerek performansını artırdı. Bu durum, mühendislerin arabayı anlama yönünde çok önemli adımlar attıklarını, bu arada da arabanın yapılan değişikliklerle uyumlu hareket ettiğini göstermesi bakımından çok değerli.

Yani simülatör verileri, mühendislerin arabayı anlama şekilleri ve arabanın davranışı birbiriyle uyumlu. Temmuz ortasında, yani büyük bir aksilik olmazsa önümüzdeki hafta bir güncelleme paketi getirecekler. Bu sayede McLaren’a daha da yaklaşabileceklerini düşünüyorum.

Bu güncelleme paketi, sezonun son güncelleme paketi olması açısından önemli. Bundan sonra rüzgar tüneline önümüzdeki senenin arabasını sokarak 2022 sezonuna hazırlık yapacaklar.

Ferrari’nin sorunu aerodinamik olmaktan ziyade mekanik. Motor gücü anlamında gerideler ve bu durum özellikle motor gücü gerektiren pistlerde yarış performanslarına olumsuz yansıyor. Silverstone da bu anlamda zor geçebilir.

Avusturya’da, McLaren ile ilgili en şaşırtıcı gerçek, yarış tempolarıydı. Performanslarını nispeten yüksek motor modlarına bağlasam da lastik kullanımı konusunda da kendilerini geliştirmişlerdi. Bu gelişimin, gelecek yarışlarda Ferrari’nin aleyhine çalışan bir duruma dönüşebileceğini düşünüyorum.

Arabada sadece çok küçük bir taban güncellemesi yapmalarına rağmen attıkları dev adım, aynı Ferrari gibi arabayı daha iyi anlamakla ilgili. McLaren; güvenlik aracı, yağmur vs gibi herhangi bir dış destekten fayda sağlamadan sıralamada Red Bull’a, yarışta Mercedes’e meydan okudu. Eğer Norris ceza almasaydı, bu yarışı ikinci bitirebilirdi.

McLaren, yarışta lastiklerini eskiye göre daha uzun süre hayatta tutabildiği için iddialı konuma gelebildi. Ancak lastikler eskidikçe, McLaren’ın performansı öndeki iki takıma göre daha çok düşüyor. Bunun nedeni, McLaren’ın aerodinamik olarak Mercedes’ten ve Red Bull’dan daha kötü bir araba olması. Fark eskisi kadar çok değil ama hala gerideler. Formula 1’de, arabaların lastiklerindeki kauçuk miktarı azaldıkça arabaların aerodinamik özellikleri ve mekanik yol tutuşları, performansta daha etkin bir rol oynuyor. Bu nedenle McLaren lastiklerini hayatta tuttuğu sürece, onlardan kazandığı kimyasal-mekanik yol tutuşla iyi performans gösterdi. Ama lastikler düşmeye başladığı anda daha zayıf aerodinamik yapısı nedeniyle Mercedes’e geçildi.

Yarıştan önce yaptığım tahminde, Mercedes’in, McLaren’ı kolayca geçebileceğini söylememin nedeni de buydu. Ama McLaren sadece bir hafta içinde lastiklerini daha iyi kullanmanın yolunu bularak hem kendilerini hem de beni şaşırtmayı başardı.

Hem Ferrari hem de McLaren büyük adımlarla öndeki takımlara yetişiyorlar. Şimdi nispeten küçük ama en zor adım kaldı. Umarım seneye o adımı atarak Mercedes-Red Bull hanedanlığına zorluk çıkarabilirler.

Alpine ve Aston Martin

Her iki takımı da çok önemsiyorum ve gelecekte söz sahibi olacaklarını düşünüyorum. Aston Martin, devasa fabrika yatırımları ve önemli mühendis transferleriyle önümüzdeki senelerde koşacakları başarıların alt yapısını hazırlıyor.

Alpine ise Sauber ile anlaşmaya çalışıyor. Böylece Red Bull-Alpha Tauri gibi bir “B” takıma sahip olmak istiyorlar. Bu yapılanmadaki amaç, geliştirme çalışmalarının bir kısmını Sauber üzerinden ilerleterek büyük takımlarla daha kolay rekabet edebilmek.

Alpine, onuncu sırayı almasına rağmen yarış temposu aslında Ferrari ile benzerdi. Alpine’in onuncu sırayı almasının nedeni, starttı. Alonso, startta Leclerc ve Ricciardo’yu geçti. Ama ilk virajda, pist dışını kullanan ikili yine Alonso’nun önüne çıkmayı başardı. Bir sonraki virajdaki karambolde Raikkonen de Alonso’yu geçince bir anda işler sarpa sardı.

Alpine’in motor gücü eksikliği ve Raikkonen daha düşük yere basma kuvveti ayarı nedeniyle Alonso, Raikkonen’i 32 tur boyunca geçemedi. Bu durum, yarıştaki kaderini de belirlemiş oldu. Bence Alpine, şu anda Aston Martin’den daha iyi bir yarış arabası. Aston Martin, yavaş virajlarda ve yüksek hızdaki ani yön değişimlerinde Alpine’e göre çok yavaş.

Orta hızlı virajlardaysa iki takım arasında eşitlik var. Sadece yüksek hızlı, uzun virajlarda ve düzlüklerde Aston Martin daha güçlü. Aston Martin’in özellikle düzlüklerde daha hızlı olmasının nedeniyse Mercedes motoru. Yani aerodinamik bir etkiden bahsedemeyiz.

Sonuç olarak Alpine, aerodinamik kalite ve süspansiyon kalitesi olarak yavaş yavaş önündeki takımlara yaklaşıyor. Ama motor gücü sorunları nedeniyle işleri zor.

Aston Martin ise aynı Mercedes gibi çok fazla pist seçiyor. Ayarlaması zor bir diva.

Yazıyı çok uzatmamak adına diğer takımlara önümüzdeki yarışlarda biraz daha fazla yer ayıracağım. Alfa Romeo, Williams ve Haas taraftarlarından o anlamda özür dilerim.

Fırat KESKİN

YORUM YAZ