Volkan Demirel: 2 senedir sırtımızda iftira yükü taşıyoruz
Volkan Demirel konuğumuz... Fenerbahçe ve Türkiye Milli Takımı'nın '1 numarası'na sorduk, '10 numara' yanıtlar verdi...

"3 Temmuz süreci benim için ‘üstümüze iftira atılan’, ‘bazı şeylerin üzerimize yıkıldığı’ bir dönem, bir süreçtir. İki senedir sırtımızda bunun yükünü taşıyoruz. Bu ağırlıkla mücadele ediyoruz. Bizler, Fenerbahçe’nin futbolcuları olarak, yeşil sahanın üzerinde o şampiyonluğu nasıl kazandığımızı bildiğimiz için, hiçbir zaman bu sürece inanmadık.”
Mustafa Denizli’nin “Muslera’nın elleri küçük” sözü aklıma geldi. Çaktırmadan göz ucuyla baktım; 100 kiloluk bir adamım, kafam da büyüktür hani... Fakat adamın elleri benim yüzümden büyüktü! Sahadaki duruşu, yürüyüşü, konuşması falan biraz iticiydi! Ukala gibiydi sanki... Bunu yüzüne söylemedim tabii ki! Fakat ‘Merhaba’ dedim, soru sordum, anlatmaya başladı. Kırk yıllık dostmuşuz gibi ev sahipliği yaptı. ‘Değilim öyle, samimiyim’ dedi, inandırdı. ‘3 Temmuz’ dedik, önce öfkelendi sonra gülümsedi; “Alıştık artık” dedi. ‘Salzburg’ dedik, “Eleyeceğiz” dedi. ‘Galatasaray’ dedik, “Yeneceğiz” dedi. Endirekt falan değil, direkt bir adammış meğer ki... Volkan Demirel konuğumuz... Fenerbahçe ve Türkiye Milli Takımı’nın ‘1 numarası’na sorduk, ‘10 numara’ yanıtlar verdi...
Bugün Salzburg ile çok önemli bir maça çıkacaksınız. Ancak izin verirsen, biraz geçmişe dönerek başlamak istiyoruz. Elbette 3 Temmuz’dan! 3 Temmuz süreci senin için ne ifade ediyor?
3 Temmuz süreci benim için ‘üstümüze iftira atılan’, ‘bazı şeylerin üzerimize yıkıldığı’ bir dönem, bir süreçtir. İki senedir sırtımızda bunun yükünü taşıyoruz. Bu ağırlıkla mücadele ediyoruz. Bizler, Fenerbahçe’nin futbolcuları olarak, yeşil sahanın üzerinde o şampiyonluğu nasıl kazandığımızı bildiğimiz için, hiçbir zaman bu sürece inanmadık. Özellikle de ben, her şeyi en geride, kalede yaşadığım için neyin ne olduğunu biliyorum, görüyorum. Ben zeki bir insanım, futbolu da iyi biliyorum. Öyle olmasa buralara kadar gelemezdim zaten. Bu süreç ne kadar sürerse sürsün, sonucunda hangi karar verilirse verilsin; ben kendi yaşadıklarıma inanacağım. Oynadığımız zor maçları gözönünde tutarak, hiç unutmayarak, hep kendi bildiğim ve aslolan doğrulara inanacağım.
Her Fenerbahçeli artık hemşehri
Bu süreç nasıl geçti ya da geçiyor Fenerbahçe camiası için?
Tekrar ediyorum; bu süreç benim, bizim, Fenerbahçe’nin üzerine atılan bir iftiradır. Her kötü günde insanlar birbirlerine daha fazla sarılırlarmış. Bizim de bu süreçte Fenerbahçeliliğimiz pekişti. Taraftarlarımız daha önce de kulübüne çok bağlıydı. Ben tribünlerden geldiğim için Fenerbahçe taraftarlığının ne olduğunu iyi bilirim. Küçüklüğümde kavradım çünkü bu gerçeği. 3 Temmuz’dan sonra futbolun dışına çıkan bir birliktelik oldu. Şöyle izah edeyim; Ben Artvinli’yim. Ben bir Artvinli hemşehrimle nasıl içten, sıcak ve samimi olabiliyorsam, Fenerbahçe taraftarlılığı da böyle oldu. Artık hemşehri gibi Fenerbahçeliler. Kötü şeyler yaşadık, kâbus gibi günler geçirdik ama her kötü gün, bizi birbirimize biraz daha çok bağladı.
Bu davada da tecrübe kazandık!
Kolay değil elbette, her yeni başlayan güne ‘bugün ne olacak’ sorusuyla, endişesiyle başlamak. Nasıl geçti iki yıla yaklaşan bu süreç?
Ağabey, biz önce çok yadırgıyorduk. Her maçtan önce bir karar açıklanması ya da her maçtan önce ortaya atılan yepyeni asılsız iddialar falan... Fakat zaman geçtikçe tecrübe kazandık! Yaşaya yaşaya tecrübe kazandık yani. Ben ilk sene çok kafama takıyordum, ikinci sene ise yaşananları takmamaya başladım. Yaşadıkça bu konuda da olgunlaşmaya başladık! Önceleri hep düşünürdüm; Nasıl olacak, ne olacak, Fenerbahçeliler atılan bu iftira sebebiyle yaşananların yükünü omuzundan nasıl atacak diye. Şimdi kafamız çok daha rahat. Hakkımız olan Şampiyonlar Ligi’ne kalmak istiyoruz. Hayat devam ediyor.
Aziz Başkan’ı anlatmak güçtür...
Bu sürecin başaktörü elbette Başkan Aziz Yıldırım... Fenerbahçe Kaptanı olarak onun hakkında neler düşünüyorsun?
Transferim gerçekleştiği günden beri benim Başkanım’la aram çok iyidir. Zaten Aziz Başkan, biz futbolcuların gözünde çok başka yere sahiptir ve bu durumu anlatmak çok güçtür. O, futbolculara, oğulları gibi davranır. Biz de baba sıcaklığından öte davranırız kendisine. Şuna çok eminim ki, dışarıda farklı bir algı var, ama biz içerideki yüzünü çok iyi biliyoruz. Dışarıya göre sert bir mizacı var gibi görünüyor, olabilir; ama bizler nasıl biri olduğunu çok iyi biliyoruz.
Futbol bu... Hep tepeye gidemezsin!
Geçen sezon özellikle ligin ikinci yarısında çok eleştirildin. Performasındaki düşüşün nedeni olarak omuzundaki sakatlık gösterildi.
İlk yarıda iyi oynadığım zamanlarda omuzumdaki ağrılar daha çoktu. İkinci yarı daha da azaldı aslında! Onlar sadece yazılanlar çizilenler. Futbolcuların hayatlarında düşüşler yaşanabilir. Her zaman tepeye doğru gidemezsin. Arada sırada aşağı doğru da inersin! Bunu da yaşamak lazım zaten. Geçen sezon ona denk geldi, ama ben yine de çok kötü bir performans gösterdiğimi düşünmüyorum. Böyle düşünenler olabilir, onlara da saygı duyuyorum.
Ben böyleyim! Ağzıma geleni anında söylerim
Her konuşman Fenerbahçe taraftarları arasında slogan oldu. Tişörtlere basıldı. Konuşmadan önce ‘şöyle bir iddialı cümle kurayım’ diye düşündüğün oluyor mu?
Hiçbir hazırlığım yoktur benim. Ağzıma geleni konuşmaya, yüreğimde hissettiklerimi en samimi haliyle söylemeye çalıştım bu güne kadar. Ben söylemek istediklerimi hiç saklamam. Bu ailemde de böyle, takım içinde de, basın toplantılarında da... Hep açıksözlü davrandım. Neler hissettiysem, ağzımdan en açık haliyle açıklamalarıma yansıttım. Belki de bu samimiyet nedeniyle taraftarlardan hep olumlu geri dönüşler aldım.
Milli forma giyen futbolcu, Fenerli diye ıslıklanır mı?
3 Temmuz süreci garip bir kutuplaşmaya neden oldu. Herkes karşısındakine ‘benden’ ya da ‘benden değil’ gözüyle bakıyor. Bakın, Avni Aker’de Milli forma altında Salih ıslıklandı, küfür edildi.
Çok yanlış bir davranıştı bu. Bu gencin nerede ıslıklandığının ya da hangi takımdan olduğunun ne önemi var ki? Sonuçta bu ülke için hizmet ediyor. Maalesef hep bir saf tutma alışkanlığımız var. Genel doğrulara bile; saf tuttuğumuz cephelerden bakarak, yanlış diyebiliyoruz. Kıskançlık ve çekememezlik her alanda oluyor. Milli takım diyorsak, herkesin Türk bayrağı altında toplanması lazım. Herkesin bu bilinçle statlara gelmesi lazım. Holiganizm o kadar hortladı, renklerin farklılığı o kadar ayrıştı ki, istenmeyen görüntüler ortaya çıkıyor.
Ben, Egemen kadar çalışan oyuncu görmedim
Çalıştığın en profesyonel futbolcu hangisi?
Kesinlikle Egemen Korkmaz... Ben bu kadar çalışan bir oyuncu daha görmedim. Biz Kartalspor’da da beraber oynadık. 12-13 senedir tanıyorum. Orada da öyleydi, şimdi de öyle. Hani insan biraz değişir diye düşünürsün, ama aynı adam... İnanılmaz çalışıyor. Her zaman kendisine bakar, yemesine içmesine de dikkat eder. Gerçek bir profesyonel...
‘Galatasaray bu süreci yaşasa ben ağzımı açmazdım’
Fenerbahçe’nin 3 Temmuz sürecinde ‘ezeli rakip-ebedi dostlarınız’ olan kulüplerden sürekli açıklamalar geldi, geliyor. Bu süreci onlardan herhangi biri yaşasa, sen konuşur muydun, yorum yapar mıydın? Duruşun nasıl olurdu?
Ben asla yorum yapmazdım, konuşmazdım. Bu benim karakterimle alakâlı aslında. Ben hiçbir zaman, karşımdaki insanın açığını, zayıf yönlerini yakalamaya çalışmam. Sırf futbol için değil söylediklerim... Türkiye’de genel anlamda söylüyorum bunu; kim işini iyi yaparsa, kim sivrilmeye başlarsa, ona karşı bir kampanya başlatılır. Dikkat çekmeye başladığın anda, sana karşı bir kıskançlık başlar hemen. Bu her alanda böyle. Ben hiçbir zaman karşımdaki insanın kötü zamanında onun üzerine gitmem. Çünkü yarın benim de başıma gelebileceğini düşünürüm. Sonuçta kimsenin ne zaman ne olacağı belli olmaz!
Ameliyat olsam bu kadar iyi olmayabilirdim!
Omuzunda bir sakatlık vardı geçen sezon. Ameliyat olmak istemedin. Şimdi ne durumdasın?
Ameliyat olmak istemiyorum değildi aslında gerçek olan. Ameliyat olsaydım da omuzumun tamamen iyileşmesi söz konusu olmayacaktı. Onun da bir riski olacaktı. Ayrıca o sezonu kapatacaktım. Buna rağmen tamamıyla geçtiği anlamına gelmeyecekti. Yine çıkma riski var olacaktı. Diğer omuzumda da buna benzer bir sakatlık yaşamıştım. Onun tedavisinden tecrübeliyim. Bu tedaviyi bu omuzuma da yapmayı tercih ettim ve şimdi hiçbir sıkıntım yok.
‘Yemin ederim ki, üzülmek bile Fenerbahçe ile güzel’
Fenerbahçe’de 12. yılın... Şampiyonluklar gördün, son haftada kaybettiğin şampiyonluklar da oldu son haftada kazandıkların da... Sonrasında 3 Temmuz’u yaşadın. Yani bir futbolcunun yaşayabileceği her travmayı tattın! 12 sene önceye dönsek ve ‘Volkan, sen bunları bunları yaşayacaksın’ deseler, yine ‘Fenerbahçe’ der miydin?
İlk geldiğim sezon Galatasaray’ı 6-0 yenmiştik, ama sezonu altıncı tamamlamıştık. Sonrasında bir de Aragones döneminde ilk iki dışında kalmıştık. Geride kalan bütün sezonlarda ilk iki içinde olduk. 4 şampiyonluğum var. 2 kez de son maçta kaçırdık. Sorunun ikinci kısmına gelince... Fenerbahçelilik bana çocukluğumdan kalan bir miras. Ben eğer burada, yani futbolcu olarak kalede olmasaydım, kesinlik statta, tribünde taraftarlarımızın arasında olurdum. Bu sevinci ya da hüznü, sahada olmazsa tribünde yaşardım. Çünkü babamdan, dedemden gelmedir benim Fenerbahçeliliğim. Bu forma altında yaşadığım her şey benim için çok gurur ve onur verici. Fenerbahçe ile sevinmek güzel, ama üzüleceksem de Fenerbahçeli olarak üzülmeyi tercih ederim. Çünkü üzülmek bile Fenerbahçeli olunca güzel. Yine ‘Fenerbahçe’ der miydim? Bu kadar sözden sonra herhalde yanıtımı vermişimdir, ama tekrar edeyim; Sonsuza dek Fenerbahçe...
Zafer Büyükavcı / Can Gebetaş