Aziz Yıldırım'ın savunması
“Ezber bozacağım” dedi ve bozdu... Savunmasına nihayet başlayan Aziz Yıldırım'ın ilk günkü açıklamaları kamuoyunu sarstı. Fenerbahçe Başkanı, ezeli rakiplerden savcılara, UEFA'dan medyaya kadar geniş bir yelpaze üzerinden yola çıktı, çok ses getirecek ifadeler kullandı...

ATATÜRKÇÜ FENERBAHÇE'Yİ YOLUNDAN ÇEVİRME GAYRETİ
Bu karalamaların nedeni; Fenerbahçe’nin 100 yıldan bu yana sürdürdüğü temiz, ülkesever ve Atatürkçü biz Fenerbahçeliler’i yolundan çevirme gayretinden başka bir şey değildir.
GALATASARAY'A:
Galatasaray tarafından teşvik primi verildiği her yerde konuşuluyordu. Ama kimse konuyu incelemiyordu. Bugün konu kısmen de olsa gündeme geldi. Bize dolandırıcılıktan iddianamede suçlama yapan Savcı Mehmet Berk, Denizli maçıyla ilgili görevsizlik kararı vererek dosyayı Çağlayan Adliyesi’ne göndermektedir...
Galatasaray-S.Graz maçını da hep beraber tekrar tekrar seyredelim. O toleranslı şike nasıl yapılır, 22 oyuncunun nasıl şike yaptığını ibreti alem için tekrar görelim. Galatasaray’ın Malatyaspor’lu oyunculara verdiği arabaları, Bursaspor kalecisine teklif edilen şikeyi, Ankaragücü’nü 8-0 yenmesini yeniden irdelemek lazım. O zaman temiz futbolu anlarız. Son iki yıl içinde Galatasaray’ın Gökhan Ünal, Mehmet Topuz, Ali Turan, Ufuk, Sezer Öztürk’ü; bu yıl da Kayserispor’dan Amrabat’ı sözleşmeleri devam ederken; takımıyla arasını bozarak transfer yapma girişimleri, o hafta oynayacakları her rakibin en iyi oyuncularına talip olma geleneği niye suç kapsamına alınmamaktadır? Manisaspor’lu Yiğit ile Antalyaspor’lu Necati’yi de Galatasaray’la oynayacakları maçtan önce
oynatmayarak maçtan sonra transfer etmektedirler.
Bizde olunca suç, diğer takımlara sıra gelince hiç konu bile edilmemektedir.
SADRİ ŞENER'E:
Fenerbahçe’nin oynayacağı müsabakalarda görev alacak hakemlerin Fenerbahçe aleyhine karar vermemesi için girişimlerde bulunduğum söylenmektedir. Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, yöneticisi Nevzat Şakar ile gazeteci Gökmen Özdemir arasındaki diyaloglar, hakem atamalarını kimlerin yaptırdığını göstermektedir. Benim aleyhimize karar vermemesi için hakemlerle ilgili girişim yaptığım söyleniyor; halbuki benim böyle bir icraatım olmadığı açıkça görülmektedir. Ancak; ben Metris’te yatmaktayım, onlar ise bu konularla ilgili suçlanmıyorlar bile. En önemlisi ise, ben hakemlerle ilgiliyim diye dinlemeye alınıyorum, başkaları alınmıyor. (Bu konuşmaları Yıldırım tapelerle belgelendiriyor).
KAMUOYUNA:
Fenerbahçe koca bir çınardır, ben de bu çınarın bir yaprağıyım. Tüm baskılara rağmen camia tek bir yaprağın bile koparılmasına izin vermeyecektir.
Ve buradan müjdelerim ki, Fenerbahçe’nin bu tavizsiz yürüyüşü bundan böyle sadece sportif olaylarla sınırlı kalmayacak, her türlü sosyal, ulusal ve yönetsel konularda Fenerbahçe taraf olarak gereken yeri alacaktır.
SAVCI BERK'E:
Daha önce de söylediğim gibi; soruşturmayı yürüten ve iddianameyi hazırlayan Savcı Mehmet Berk’i Fenerbahçe Spor Kulübü’ne ben üye yaptım. Üyelik formundaki kefilleri ise Şekip Mosturoğlu, Tamer Yelkovan ve Serkan Acar’dır. Kefillerinden ikisi Metris’te benimle beraber hapis yatmaktadır. Serkan Acar da tutuksuz yargılanmaktadır. İddianamede Savcı Mehmet Berk, Fenerbahçe Spor Kulübü’nde başarının sadece kupa ve şampiyonluklarla ölçüldüğünü söylemektedir. Savcı, görülen o ki, büyük bir çınara benzeyen Fenerbahçe Spor Kulübü’ne üye olduğunun maalesef farkında değil. Savcı Mehmet Berk, emniyete sağlam deliller bularak kendisine getirmesini istemek varken hukukun dışına çıkarak ucuz kahramanlığa soyunmuştur.
SAVCI ÖZ'E:
Bizlerle ilişki kurmak suç olsa, Zekeriya Öz, Mehmet Berk gibi savcıların da örgüt üyesi olması gerekirdi. Zekeriya Öz beni uyarmalıydı suç işliyor olsaydım. Öz ile samimiyetim bunu gerektiriyordu. Benimle gezeceksin,
yemek yiyeceksin, gelip sarılacaksın, sonra beni içeri alacaksın...
'EVET BEN ÖRGÜT KURDUM!'
Bu karamaların nedeni; Fenerbahçe’nin 100 yıldan bu yana sürdürdüğü temiz, ülkesever ve Atatürkçü biz Fenerbahçeliler’i yolundan çevirme gayretinden başka bir şey değildir. Fenerbahçe Cumhuriyeti, boşa söylenmiş bir slogan değildir. Fenerbahçe Cumhuriyeti, her şeyin üzerinde Atatürk ve Türk gencini tutan ve sembolize eden bir nitelemedir. Şike ve teşvik ile karalanamaz. Kimse ve hiçbir makam, Fenerbahçe’ye ve Fenerbahçe Yöneticisi’ne çıkar amaçlı suç örgütü ve üyesi diyemez. Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler’e kimsenin mafya deme hakkı, cesareti ve yetkisi olamaz. Siz ne kadar mahkum ederseniz edin, ne şekilde yargılarsanız yargılayın Fenerbahçe’yi ortadan kaldırma imkanına sahip değilsiniz. Yaptırdığım spor alanları, stadyumlar,
antrenman sahaları, TV’ler, radyolar, lokaller örgütse, ‘evet’ ben örgüt kurdum.
- Duruşma salonu havasız kalınca kapılar açıldı, o sırada taraftarın tezahüratları yankılandı...
- Aziz Yıldırım’ın avukatı Yasemin Merçil, “Süre kısıtlı. Özetleyerek savunma yapmak zorunda kalacak. Şu ana kadar 3 maçı anlatabildi, zor bir ikilem” dedi.
- Mahkemeye 1 gün ara verildi. Duruşmalara Yıldırım’ın savunmasıyla perşembe devam edilecek.
İŞTE A’DAN Z’YE YILDIRIM’IN SAVUNMASI
NEDEN, NİÇİN, KİM?
Savunmasında çarpıcı sözler sarfeden Aziz Yıldırım, “Hukuka aykırı bu uygulamalar, bizleri, ‘neden, niçin ve kim tarafından’ sorularını sorma noktasına getirmiştir” diyerek göndermelerde bulundu
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen şike davasında savunmasına başlayan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’dan çok çarpıcı sözler... “Önemle ve ısrarla belirtirim ki, bu operasyon, Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’a karşı yürütülen bir operasyondur” iddiasında bulunan Yıldırım, “Aşağıda çok daha ayrıntılı olarak değineceğim üzere, işbu süreç tarafımızdan endişe ile izlenmiş ve bu süreçte yaşadıklarımız yüzünden adalete olan inancımız sarsılmıştır. Ve daha da ötesi söz konusu bu hukuka aykırı uygulamalar bizleri, ‘neden, niçin ve kim tarafından’ sorularını sorma noktasına getirmiştir” diyerek, yaşananların siyasi olduğu imasında bulundu. Yıldırım sözlerine şöyle devam etti; “Her ne kadar huzurunuzda Fenerbahçe’nin değil, sadece şahısların yargılandığı gibi bir algı yaratılmaya çalışılsa da, yargılanan bu şahısların Fenerbahçe’nin başkan ve yöneticileri olduğu, bu şahıslara isnat olunan her asılsız eylem nedeniyle Fenerbahçe Spor Kulübü’nün sorumlu tutulacağı gerçeği unutulmamalıdır. Hatta Spor Hukuku’nu bir kenara bırakıp neredeyse saha kapama cezasını dahi özel yetkili mahkemeye terk etmeye çalışan ve polis fezlekeleri ile savunma isteyen bir federasyonun varlığı göz önüne alınırsa, Fenerbahçe’nin bu asılsız iddialardan zarar görmediği ve görmeyeceği düşünülemez. Bu yüzdendir ki, bugüne kadar ısrarla talep ettiğimiz husus, yargılamanın her aşamasında yer alan tüm iddia ve isnatların Fenerbahçe Başkanı ve yöneticileri ile temsil ettikleri kurumun büyüklüğüne ve ciddiyetine yakışır nitelikte olması gerekliliğidir.”
Nazım Hikmet’in dizeleriyle
Aziz Yıldırım, savunmasında dünyaca ünlü ozanımız Nazım Hikmet’in bir şiirini de kullandı. “İsteğimiz, ‘Bırakın adalet yerini bulsun. İsterse kıyamet kopsun’ yönündedir. Bu aşamadaki sözlerime son verirken, ozanın şu öğütlerini hatırlatmak isterim” diyen Yıldırım, ardından Nazım’ın şiirini okudu:
Dünyadan memleketinden insandan
umudun kesik değil diye,
ipe çekilmeyip de
atılırsan içeriye,
yatarsan on yıl on beş yıl
daha da yatacağından başka
sallansaydım ipin ucunda
bir bayrak gibi keşke
demeyeceksin
yaşamakta ayak direyeceksin.
Belki bahtiyarlık değildir artık
boynunun borcudur fakat
düşmana inat
bir gün fazla yaşamak.
Ne tesadüftür ki...
“16 Şubat 2011’de Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü GALATASARAYLI NAZMİ ARDIÇ, ‘Organize Suç Örgütü liderliğini Olgun Peker isimli şahsın yaptığı suç örgütünün eylemlerinin ve yapısının tüm yönleriyle deşifre edilebilmesi amacıyla iletişim ve kayda alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır ’ diyerek dinleme kararı almak için Beşiktaş ’taki Özel Yetkili Savcılığa müracaat etmektedir. Ne tesadüftür ki, Galatasaray Kongre üyesi Savcı Zekeriya Öz hemen aynı gün 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’ndan ’suç örgütü kurmak ve buna bağlı olarak örgütün faaliyetleri’ diyerek benim için 3 aylık dinleme talebinde bulunmuştur. Hemen ertesi gün Mahkeme Hakimi de ‘suç işlendiğine dair kuvvetli şüphe bulunduğu, talep edilen tedbirin CMK 135/6 maddesine ilişkin olması, ancak başka surette delil elde etmek mümkün bulunmadığı değerlendirildiğinden telefon dinleme kararının alındığını’ ifade ederek dinleme yetkisini Emniyet’e vermiştir. Bu durum, tamamen şahsımın ve Fenerbahçe Spor Kulübü’nün hedef alındığı bir organizasyonla karşı karşı kaldığımızı göstermektedir Bu tamamen bir organizasyonun olduğunu bize göstermektedir.”
Trabzon, son 1 ayda dinlenmeye başlandı
“Bu soruşturmada, tüm kulüplerle ilgili fiziki takip ve iletişim dinleme kararı aynı anda alınsa ve uygulansaydı, o zaman bunun şike ve teşvik operasyonu olduğunu kabul ederdik. Ancak Trabzonspor kanadı bile son 1 ayda dinlenmeye başlanmıştır. Bu soruşturmanın Fenerbahçe Spor Kulübü ile Aziz Yıldırım’a yapılmış bir operasyon olduğu gün gibi aşikârdır. Türk Sporunu ele geçirmek isteyen bir grup bu operasyonu organize etmiştir. Emniyetin hazırladığı fezlekede ’suç örgütünün klasik çıkar amaçlı suç örgütlerinde görüldüğü şekilde adliye içerisinde bağlantılarının bulunduğu ve kamu görevlileri ile ilişkilerini iyi tutmaya çalıştıkları anlaşılmıştır’ diyerek (Yargıtay ve Danıştay üyelerine yemek ve forma olayına istinaden bu tespit açılmıştır) Yargıtay ve Danıştay üyelerine de suçlama getirmektedirler. Eğer bizlere bu bakış açısıyla suçlama getirilirse Emniyet’teki bu kişilerin bilmesi gereken bazı konulara zoraki açıklık getirmem gerekecektir. Fenerbahçe Başkanı’nın sosyal ilişkilerinin olmaması gerektiğini düşünmek ve hatta yukarıda ismi zikredilen Hakim ve Savcıları töhmet altında bırakacak şekilde ima yoluyla suç isnat etmek kanundan önce bizlerin ahlak anlayışına uygun düşmemektedir. Bu yargı mensuplarının, en az bu soruşturma ve iddianameye imza atanlar kadar saygın olduğu unutulmamalıdır.”
Topal yürür ama gideceği yere er geç ulaşır
Savunmasına “Adalet topaldır; ağır ağır yürür fakat gideceği yere er geç ulaşır” sözlerini hatırlatarak başlayan Aziz Yıldırım, soruşturma sürecinde evrensel hukuk kuralları ve masumiyet karinesinin ayaklar altına alındığını ileri sürerek, “Anayasa güvencesindeki tüm haklarımız açıkça gasp edilmiştir. Gizlilik kararları ihlal edilmiş; avukatlarımızın dahi alamadığı tüm bilgi ve belgeler özel hayatın gizliliği kuralı çiğnenerek basına açıkça servis edilmiştir. Tüm kamuoyunun, sadece polisin istediği ve kendine göre değerlendirip sunduğu tapeleri gün be gün takip etmesi sağlanmış; böylece Aziz Yıldırım ve arkadaşları toplum önünde itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştır. Hukuka uygun olmayan delil ve yöntemlerle alınan dinleme ve fiziki takip kararlarıyla, kanunlarda olmayan suçlar ihdas edilerek, hakkımızda kanıtsız ve asılsız iddialar düzenlenmiştir. Ve bu iddialar öyle yerlere taşınmıştır ki, Fenerbahçe Başkanı ve yöneticileri yasadışı örgüt kurmakla suçlanmış; bu örgütün kuruluş amacının ise Fenerbahçe ’yi şampiyon yapmak olduğu açıkça gerekçe olarak gösterilmiştir. O kadar ileri gidilmiştir ki, bu örgütün silahlı suç örgütü olduğu öne sürülerek soruşturmanın özel yetkili mahkemelerce yapılması için en uygun hukuki zemin tüm hukuksuzluklarla yaratılmaya çalışılmıştır. Ancak bu iddianın arkasında duramayacağını anlayanlar, yargılamanın özel yetkili mahkemelerce yapılmasını sağlamak ve yeni bir hukuksuz gerekçe haksız ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü suçlanmasında bulunmaktan kaçınmamışlardır” dedi.
Kendime ceza verme yasası
“İddiacılar, şubatta kurduğum sözde ‘örgüt’ün şike ve teşvik eylemlerinden bir süre sonra sıkıldığımı ve kendime bir de ceza verilmesini sağlamak için 6222 sayılı yasayı çıkarttığımı dahi ileri sürmüşlerdir. Bu düşünceye sahip olanlar nedense sadece Fenerbahçe’nin kazandığı maçlara ilişkin dinleme ve fiziki takip tutanaklarını kullanarak sonuca, yani amaca göre soruşturma yapılıp iddialar oluşturulduğunu açıkça ortaya koymuşlardır. Sanıklar lehine delil toplama görev ve sorumluluğu da bulunan Sayın Savcılık, her nedense Fenerbehçe’nin puan ya da puanlar kaybettiği maçlara ilişkin hiçbir bilgi ve belgeyi iddianameye koymamıştır.”
Aydınlar, ne mesaj gönderdi
Fenerbahçe Başkanı, bir süre önce istifa eden Futbol Federasyonu eski Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın, avukatı aracılığıyla kendisine Fenerbahçe’nin küme düşürülmeyeceği haberini gönderdiği iddiasında bulundu. Yıldırım, “Mehmet Ali Aydınlar, bana avukatını göndererek, Fenerbahçe’nin küme düşürülmeyeceğini söyledi. Bu mesaj, onun çelişkili davranışlarının bir göstergesidir” dedi.
Bir çete ve de Yıldırım lazımdı
Bir grubun, Türk sporunu ele geçirmeye çalıştığını ileri süren Aziz Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizler de çocukluğumuzda birbirimizi çok dövdük. En sonunda bizi karakola götürüp nasihat ettiler. Ama şimdi görüyoruz ki, bir çete lazım ve buna da Aziz Yıldırım lazım. Cebinden 30 milyon Dolar yatırım yapan adamı haksız ekonomik kazanç sağlamakla suçlamaları beni üzüyor.”
Habertürk'e büyük tepki
Aziz Yıldırım, eşgal fotoğrafını yayınlayan Habertürk gazetesine de tepki gösterdi. Gazeteyi eline alan Yıldırım, mahkeme başkanına, “Emniyette fotoğrafımı çekip gazeteye bastılar. Bizi karalamak adına, gizliliği devam eden
soruşturmaya ait her şeyi art niyetli müdahalelerle basına yansıttılar. Eşgal fotoğrafımı gazeteye basan gazetelerin patronlarının benden daha temiz olduğunu düşünmüyorum” derken, ayağa kalkarak eşgal fotoğrafını bastırdığı tişörtü gösterdi ve “Bu benim şerefimdir” dedi. Yıldırım’ın bu sözleri sonrası Habertürk’ün internet
sitesi adeta karşı atağa geçti. Site, “Tuhaf ifadeler”, “Cumhurbaşkanı’nı da hedef aldı” ve “Şike davasını siyasi davaya çevirdi” gibi taraflı başlıklar kullanınca, Fenerbahçe taraftarı gazeteyi mail ve telefon yağmuruna tutup, protesto etti. Öte yandan Habertürk’ün muhabirinin salonda fotoğraf çektiği tespit edildi. Mahkeme başkanı Mehmet Ekinci, muhabir hakkında işlem yaptırdı.
Kocaman adliyeye koştu
Mahkemenin normal seyrinde Aziz Yıldırım’ın dün itibariyle savunmasına başlaması beklenmiyordu ancak diğer
sanıkların savunmaları erken bitince öğleden sonra sıranın Aziz Yıldırım’a gelmesi kararı alındı. Bu gelişmenin
duyulması üzerine başta Ali Koç olmak üzere Fenerbahçeli yöneticiler hemen Çağlayan Adliyesi’ne yöneldi. Haberi alan teknik direktör Aykut Kocaman ile kaptan Volkan Demirel de vakit kaybetmeden Samandıra Tesisleri’nden ayrılarak Çağlayan’a geçtiler. Aziz Yıldırım savunmasına başladıktan sonra salona gelebilen Kocaman ile Volkan, yoğun izdiham nedeniyle salona girmekte zorlandı. Daha sonra içeride kendilerine yer bulan ikili, Yıldırım’ın saatler süren savunmasını salondan izledi. Kocaman ile Volkan, akşam saatlerinde idmana katılmak için Çağlayan Adliyesi’nden ayrılarak, Samandıra’ya geçti. Kocaman’ın yarın da adliyeye giderek, Başkan Yıldırım’a destek vermesi bekleniyor.
Dilerim ki, savcı vicdanen rahattır
Başkanlığa seçildiğinde Fenerbahçe’nin bütçesinin 16 milyon Dolar olduğunu hatırlatan Yıldırım, “Şimdi ise 225 milyon Dolar’a ulaştı. Bu operasyon, hisse senedi olanlara zarar vermiştir. Temenni ederim ki, başka bir amaçla bu operasyonu yapan Zekeriya Öz, vicdanen rahattır” diye konuştu.
Şenol Güneş neler söyledi
Trabzonspor ile oynayıp kaybettikleri Türkiye Kupası Final maçı sonrası, teknik direktör Şenol Güneş’in, “Merak etmeyin Başkanım, ligde şampiyon sizsiniz” dediğini ifade eden Yıldırım, “Bunu telefonda söylese suç olurdu” sözlerini sarfettikten sonra o sezon ligin son haftasında Trabzonspor ile oynadıkları şampiyonluk maçına değindi: “Egemen ile Emre kavga ederken, araya girip ayırdım. O anda Şenol Güneş geldi, “Başkanım,
45 dakika var, şampiyon sizsiniz” dedi. Bunların hiçbiri şike olmuyor ama bizim telefonda konuştuklarımız şike oluyor. Bunlar yalansa gelsin cevap versinler.”
Diyarbakır düşse şampiyon olacaktık
“İstanbul Büyükşehir Belediye ile Diyarbakırspor arasındaki maçta seyirciler sahaya inince maç tatil edildi. Futbol Federasyonu, normalde Diyarbakır’ı 3-0 hükmen mağlup sayması gerekirken, konu memleket meselesi haline gelmesin diye 1-0 Belediye lehine kabul etti. Eğer hükmen yenik sayılsa Diyarbakırspor küme düşecekti. Biz onlarla berabere kalmıştık. Böylece bize 2 puan daha eklenecekti ve şammpiyon olacaktık.”
Teşvik değil tesis parası
“Mahmut Özgener ile Olgun Peker dinleniyor. Ben de Özgener’i aradığım için dinlenmeye başlıyorum. İddianamedeki telefon tapelerinde şike ve teşvik primine ilişkin hiçbir şey yok. Başbakanımız’ın ‘Tesis yapın, futbolcular yurtdışında değil, burada çalışsınlar’ önerisinde bulunduğu gibi Bolu Topuk Yaylası’nda bir tesis yapmak için Mahmut Özgener ile konuşuyorum. Bu konuşmada paradan bahsediyorum. Söz konusu para
tesislerle ilgilidir.”
Sevdamızı engelleyemezler
“Taraftarın da dediği gibi ’Darağacında da olsak son sözümüz Fenerbahçe’ demiştim. 6 yılda ne değişmiş, hiçbir şey. Tüm Fenerbahçeliler daha da sevdalanmış, daha arzulu hale getirmişiz sevdamızı. Bu sevdayı kimse engelleyemez. Ne Metris ne darağacı. 1 Nisan 2006 ’da Fenerbahçe Dergisi’ndeki yazımda bunların hepsinin farkındayız diyorum. Bugün de tüm Fenerbahçeliler aynı düşüncedeyiz. Büyük Fenerbahçe camiası sivil toplum örgütü olarak ülkemizin geleceği için artık bir şeyler yapmanın gerekliliğini görmeli ve buna göre tavır almalıdır. Üzülmeyin, kaybettiğimiz her şey başka bir biçimde geri dönecektir diyor Hz. Mevlana.”
FİBA ve Bilyoner ne?
“Tamer Yelkovan ’la konuşmamızda ‘FİBA ile konuştun mu’ diye soruyorum. Emniyet, FİBA’yı Basketbol Federasyonu’nun bağlı olduğu Uluslararası Federasyon olarak algılıyor. Buradan 15 Trilyonluk alınacak krediyi başka manada anlaması, Şenez Erzik’le beraber yemek yediğimde Topuk Yaylası ile ilgili FİFA’dan ve UEFA’dan 500.000 Euro para almakla ilgili yaptığım konuşmayı anlamayarak sanki şike parasıymış gibi sorgulama yapmaları... İyi çalışma yapılsa FİBA’nın Factoring Şirketi olduğunu anlayarak soruşturmaya bile konmasının gereksizliğini anlayacaklardı. Hiçbir araştırma yapmadan suçlama yapmaları her şeyin kasıtlı olduğunu göstermektedir. Tutuklandığımızda gazete manşetlerinde bizim Bilyoner üzerinden iddia oynadığımız ve Bilyoner’i kapattığımız yazıldı. Halbuki ‘Bilyoner’ bir gece kulübüydü. Şampiyon olursak kutlamaları orada yapmak istiyorduk. Şampiyon olduk ve kutlamaları orada yaptık. İstanbul Emniyeti haberleri basına verdi ve kamuoyu oluşturmaya çalıştı. Emniyet hayali suç yaratmaya, yanlış bilgilerle basını da kendisine alet etmeye çalıştı.”
Trabzonlular’a soruyorum
“Buradan Trabzonspor Başkan ve yöneticilerine sormak istiyorum. Geçen yılki lig maçından önce kendi futbolcularına, yönetim kurulundaki yöneticilerine, Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu veya sporcularından hiç kimse şike teklif etti mi veya şike teşebbüsünde bulundu mu? Böyle bir girişim içinde bulunmadığımızı açıkça ben beyan ediyorum. Eğer bunun aksi bir olay varsa Trabzonsporlular’ın açıklamasını arzu ediyor ve bekliyorum. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak biz isteseydik geçen yıl şampiyon olurduk. Nasıl mı? Anlatayım. (EK-9/A Bursasporlu Ozan İpek isimli oyuncunun beyanlarının video görüntüsü)”
BU ÜLKEYE ŞİKEYİ GETİRENLER!
Mahkeme heyetine Galatasaray-S.Graz maçını izleten Aziz Yıldırım, “Bugünlerde adaletin bekçileri olanların, bu ülkeye şikeyi, teşviki getirdiğini unutmayalım” suçlamasında bulundu
Savunmasında her konuya değinen Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın suçlamalarından ezeli rakipleri Galatasaray da payını aldı. Galatasaray ile Avusturya’nın Sturm Graz takımları arasında 7 Kasım 2000 tarihinde oynanan Şampiyonlar Ligi grup maçının videosunu mahkeme heyetine izletmesi dikkat çekiciydi. Sözlerine, “Galatasaray-Stumgraz maçını da hep beraber tekrar tekrar beraber seyredelim” diyerek başlayan Yıldırım, “O, toleranslı şike nasıl yapılır. 22 oyuncunun nasıl şike yaptığını ibreti alem için tekrar görelim” dedi. Fenerbahçe Başkanı daha sonra şunları söyledi: “Galatasaray’ın Malatyasporlu oyunculara verdiği arabaları, Bursaspor kalecisine teklif edilen şikeyi, Eskişehirspor kalecisi Zalad’a, Ankaragücü’nü 8-0 yenmesini yeniden irdelemek lazım. O zaman temiz futbolu anlarız. Denizli’ye ne kadar teşvik primi verildiğini bir bürokratın ağzından dinleyelim. Bugünlerde adaletin bekçileri olanların bu ülkeye şikeyi, teşviki getirdiğini unutmayalım. Ancak konu şike ve teşvik meselesi değildir. Bugün konu Türk sporunu ele geçirme operasyonudur. Fenerbahçe’ye anlam veren kupaların şampiyonlukları değil, kupalara şampiyonluklara anlam veren Fenerbahçe’dir.”
2006’yla ilgili herkes konuşmalı
“2006 yılındaki şampiyonluk hikâyesi de ne yazık ki acıdır. Türkiye’de federasyonlar eliyle şampiyonlukların, düşmelerin tayin edildiği yıldı. Denizli’deki Denizlispor-Fenerbahçe maçı 16 dakika durduruldu. Sahaya konfetiler atılarak maçın devamlı oynanması önlendi. Oyuncularımızın konsantrasyonu bozularak maça motive olmaları bu şekilde önlenmiş oldu. Denizlispor kümede kaldığı halde bu 16 dakikada bir yıl boyunca göstermediği, yapmadığı mücadeleyi sahaya koydu. Acaba neden? Kamuoyuna son 6 maç incelensin dedik. Her türlü dedikodu yapılıyordu. Galatasaray tarafından teşvik primi verildiği her yerde konuşuluyordu. Ama kimse konuyu incelemiyordu. Bugün konu kısmen de olsa gündeme geldi. Bize dolandırıcılıktan iddianamede suçlama yapan Savcı Mehmet Berk, Denizli maçıyla ilgili görevsizlik kararı vererek dosyayı Çağlayan Adliyesi’ne göndermektedir. Maçtan önce Denizli Başkanı Ali İpek çantaların ortada gezdiğini, sezon sonunda neler olduğunu açıklayacağını söyledi. Ama Denizli ligde kalınca sustu. Bugün bunları açıklamanın zamanıdır. Şike ve teşvik temizliği yapılacaksa herkesin konuşması gerekir. Ali İpek, Can Çobanoğlu, Yusuf Şimşek, Galatasaraylılar, herkes konuşmalı. Yalan söyleyerek değil gerçekleri söyleyerek konuşmalılar.”
Hangi faaliyetler?
“Eskişehirspor Teknik Direktörü Bülent Uygun’la ilgili daha önce açıklamalar yapmıştım. Maalesef bu iddianame hep varsayımlar üzerine kurgulanmış iddialar manzumesidir. Diğer takımların oynadığı müsabakalarda da örgüt lehine olacak şekilde şike faaliyetleri içersinde bulunduğu söylenmektedir. Bu takımlar hangileridir ve hangi şekilde şike yaparak Fenerbahçe Spor Kulübü lehine faaliyetler içerisinde bulunmuştur? Bunun açıklığa kavuşturulmasını İddia Makamı’ndan istiyorum. Hayali olan şeyler değil, gerçek olan konular veya kişiler belirlenirse, ancak o takdirde gerçek konularla ilgili açıklamalarımızı yapabiliriz.”
Hastalık şifreli konuşma olursa!
Ey İstanbul Emniyeti, Ey Organize Şube! İnsanların hastalıklarıyla ilgili dahi konuşmalarını siz şifreli deyip suçlarsanız büyük hata edersiniz. Aşağıdaki tapeyi iyi okuyalım. (06.04.2011 tarihli, saat 17.02’de, Aziz Yıldırım ’ın İlhan Yüksel Ekşioğlu ’nu aradığı görüşme (Tape 2020)- EK-20) Burada da açıkça görülmektedir ki hastanede MR cihazına giriyorum. Anestezi ile yapılan işlemlerden sonra eve giderken İlhan Ekşioğlu ile konuşuyorum. Sersem tavuk gibi olduğumu, eve gidip dinleneceğimi belirtiyorum. Telefondaki konuşmada iyi olduğumu, vaziyetlerin iyi olduğu şeklinde görüşmeleri suç unsuru olarak kamuoyuna sunuyorlar. Allah bizi iftiralardan korusun.
Mezar taşında ne yazacak!
İddianamede yer alan Kıbrıs’a kaçacağına ilişkin iddiaları reddeden Aziz Yıldırım, “3 Temmuz’dan sonra Kıbrıs’a kaçacağım iddia edildi. Benim mezar yerim bile bellidir. Başucunda da, ‘Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı’ yazacaktır. Bundan daha büyük onur var mıdır? O yazanlar, bunu bilemezler. Her gün basında, bu soruşturmayla ilgili Emniyet ve Savcılık, bilerek bilgi kirliliği yarattı” diye konuştu.
Herkesin ailesi var
Başkan Mehmet Ekinci’nin, Aziz Yıldırım’a, “Perşembe günü (yarın) diğer sanıkların savunmasına geçeceğiz. Cuma günü talepleri alacağız. Savunmanızı özetleyiniz. Burada diğer sanıklar da var. Onların da aileleri var. Onlar da savunma yapmak istiyor. Zamanımız kısıtlı” demesi ise duruşmadaki ilginç ifadelerdi. Nitekim Başkan Aziz Yıldırım da savunmasındaki sayfaları hızlı hızlı geçti.
Trabzonlular'a soruldu mu?
Karabük’te yerel televizyonda çalışan Mustafa Çevik, bir haber kaynağının, Karabük kalecisi Bülent Ataman’ın, kulüp binasında aleni olarak, ‘Emenike şerefsizi adam değil. Bu gelen teşvik parasından tek kuruşu ona
verdirmeyeceğim’ diye bağırdığını kendisine söylediğini anlatmaktadır. Bülent Ataman ve Çevik’in, savcılığa çağrılıp, ifadesi alınmış mıdır? Trabzon Başkanı ve yöneticilerine, Çevik’in ifadelerinden dolayı herhangi bir
soru soruldu mu? Herkes her işi yapacak ama her şeyden bizler sorumlu olacağız. Adalet, demek böyle oluyor.”
Ekinci: Güzel işler yaptınız
Yıldırım savunma yaptığı sırada araya giren Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, “Fenerbahçe’ye büyük yatırımlar
yaptınız, bunlar güzel şeyler. Teşekkür ederiz. Ama savunmaya gelin, savunma için başkaları da var bekleyen. İleride geniş savunmanızı yaparsınız. Ama yine de siz bilirsiniz” dedi. Ekinci’nin daha sonra, “Savunmanızda eksik kalan yerler olursa avukatlarınız tamamlar” demesi üzerine Yıldırım, “Hayır efendim, ben tamamlarım. 100 senelik kulübü sıfırlıyorum, bunun hesabını veremeyecek miyim” dedi. Bunun üzerine Ekinci, “O zaman avukatları neden tutuyorsunuz?” diye sorunca, Yıldırım da “TCK-CMK işlerine baksınlar diye tuttum” yanıtını verdi.
İspatlasınlar, kendimi ölümle cezalandırırım
“Fenerbahçe Yönetim Kurulu ve Fenerbahçeliler devletten bir kuruş almadan Şükrü Saraçoğlu’nu yapmıştır. Bu stadın ardından devlet eliyle Türkiye’de statlar yapılmaya başlanmıştır. Devletin de spora bakış açısı değişerek ülkenin her yerinde stat projeleri devreye sokulmaya başlanmıştır. Telekom Arena için devlet 600 trilyon TL para harcamıştır. “Bu stat bu ülkeye yapılıyor” diyerek Fenerbahçe Yönetimi olarak yapılmasına hiçbir olumsuzluk göstermedik. Bugün de; Arena, kullanan kulübe yılda 60 milyon Dolar’a yakın gelir sağlamaktadır. Kayseri’deki stadı da Kayseri Belediyesi yapmıştır. Bundan sonra yapılacak statlar da devlet eliyle yapılacaktır. Fenerbahçe kendi bütçesiyle Dereağzı Tesisleri’nde basket salonları, boks salonu, atletizm pisti, çim antrenman sahaları yapmıştır. Olimpiyatlarda görev alan sporcuların yüzde 40’ının Fenerbahçe Spor Kulübü bünyesinden çıkan sporculardan olması Dereağzı Lefter Küçükandonyanis Tesisleri’nin önemini göstermektedir. 100 metre engellide Avrupa Şampiyonu olan kızımız Nevin Yanıt, Boksta dünya şampiyonu olan Gülsüm Tatar gibi değerler hep bu tesislerden yetişmişlerdir. En çok üzüldüğüm de ekonomik çıkar sağlayan bir örgüt lideri olarak yargılanmamdır. Kendi kaynaklarından 30 milyon Dolar’ı sevdası Fenerbahçe için harcayan bir insanın bu şekilde suçlanması ayıptır. Ayıptan öte insafsızlıktır. Fenerbahçe’nin 1 lirasını zimmetime geçirdiğim ispatlanırsa, kendimi ölümle cezalandırırım. Ancak bana bu suçu öngerenlerde de ahlak varsa görevlerinden istifa etmelerini beklemek en tabii hakkımdır.”
10 milyon Dolar akla uygun mu?
“İddianamenin ne kadar yanlı ve ‘kişiye özel suç yaratma’ kastıyla düzenlendiğinin bir diğer göstergesi de, tarafımıza yüklenen TRANSFER ŞİKESİ suçlamasıdır. ‘Kanunda tanımlanmayan suç’ vasfında olan bu kavram, ne iç hukukumuzda, ne de UEFA, FIFA ve CAS karar ve düzenlemelerinde mevcut değildir. Kendinden menkul birkaç spor hukukçusunun makalelerinde geçen bu kavram ve suç tipine dayanılarak, iddianame tanzimi hukuksuzluğun en açık kanıtıdır. Sözleşmesi devam eden futbolcuların hangi koşullarda transfer yapılacağı Profesyonel Futbolcu Transfer Talimatının 19/6 md.de açıkça yazılmıştır. Bu nedenlerle sözleşmesi devam eden bir oyuncuya ‘Transfer’ teklifi ‘Şike’ suçunun aradığı menfaat unsuru olamaz. Kısacası “Transfer Şikesi” işlenemez suç vasfındadır. Kaldı ki kulübünde bir müsabakanın sonucunu bir futbolcuyla etkilemek için yaklaşık 10 milyon Dolar tutarındaki transfer vaadini kullanmaya kalkması akla, mantığa ve hayatın olağan akışına uygun değildir.
Ucuz kahramanlık
“Yönetici arkadaşlarımla hiçbir zaman şifreli konuşma yapmadık. Çünkü suç olabilecek davranışların içinde bulunmadık. İşin enteresan tarafı dinlendiğimizi bilmediğimiz halde suç isnat edilecek hiçbir konuşma yapmadığım açıkça görülmektedir. Çünkü suç sayılacak hiçbir eylemin içinde bulunmadım. Daha önce yüz yüze anlatılmış olan hareket planı çerçevesinde hareket ettiğimiz söyleniyor. Suç işlenecek herhangi bir bilgi ve belgeyi bulamayınca bu şekilde suçlamak ne kadar kolay oluyor. İddia Makamı ’nın bu varsayımlar üzerine iddianameye konuları bu şekilde yazması hukuk yönünden hepimiz için üzücüdür. Savcı Mehmet Berk, Emniyet’ten sağlam deliller bularak kendisine getirmesini istemesi varken kendisi de hukukun dışına çıkarak ucuz kahramanlığa soyunmuştur.”
11